Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Özcan YENİÇERİ
Özcan YENİÇERİ

Çelişki ve riyakârlık!

Başbakan Erdoğan ile Cumhurbaşkanı Gül’ün yaptığı söylenen Çukurambar görüşmesine yönelik üretilen senaryolar büyük tepki almıştır. Belgeye ve bilgiye değil de tahmin, zan ve takıntıya dayalı olarak üretilen bu tür haberler toplumsal güvensizliğin artmasına büyük katkı sağlamaktadır. Bugün ülkede herkes birbirinden ve geleceğinden kaygılıdır.
Zaman gazetesinden Ahmet Selim haklı olarak bu durumu eleştirerek şunları söylüyor: “Zanlar, vehimler, yakıştırmalar, varsayımlar, korkulu ve öfkeli tepkisellikler, saplantılar, senaryolar; bizim düşünce hayatımızın çerçevesi olacaksa, öyle olduysa ve olmaya devam edecekse; çözüm tasavvuru ve düşüncesi üretme yeteneğimiz ve şansımız tamamen tükenmiş demektir”.
Bu sözlere aklıselim sahibi kimse itiraz edemez. Ancak bu tür söylemlerin yalnızca kendi taraftarları için söylenmesi doğru değildir. Karşıt görüş ya da anlayışta olan insanlar hakkında yapılan tezvirat, zan, itham, iddia, aşağılama ve karalama karşısında sükûta gömülenler, aynı şey kendi yandaşlarına yapıldığında kıyameti koparmaları inandırıcılıktan uzaktır. İktidar yanlısı gazetelerin “Ergenekon” iddianamesinde şu veya bu biçimde adı geçen insanların hakkındaki -henüz iddiadan öte anlam ifade etmeyen- iddialarla ilgili olarak söylemediği söz, yüklemediği suç, atmadığı iftira kalmamıştır. İddianameden uygun malzemeler alınıp hiçbir izan ve insaf ölçüsü tanımadan yorumlar yapılmaktadırlar. Suçlu-suçsuz, ilgili-ilgisiz, iftira-gerçek demeden sözü edilen iddianameye giren herkese mahkeme kararını bekleme lüzumu duymadan kriminal vaka muamelesi yapılmaktadır.

“Kara propaganda”
İktidar ve yandaşlarına karşı yapılan haksızlıklara ise yargısız infaz ekibi anında tepki göstermektedir. Örneğin; “Ergenekon” iddianamesinden çıkan bir belgede Başbakan ile Org. Büyükanıt arasında geçtiği öne sürülen ve gerçek olmadığı anlaşılan bir diyaloğu Milliyet gazetesi “Hayali Konuşmalar” manşeti altında vermiştir. Buna karşı Başbakanlık’tan yapılan açıklamada bu durum “karalama senaryosunun gündeme getirilmesi”, “kara propaganda”, “dezenformasyon” olarak nitelendirilmiştir.

Ancak fotoğrafın bir de diğer yanı var. “Ergenekon” iddianamesinde yalnız Başbakan hakkında değil birçok masum insan hakkında benzer, inanılmaz, belki de birçoğu temelsiz olan iddialar var. İktidarı destekle görevli medya, iddianamedeki bu tür belgelerle ilgili olarak inanılmaz iddialar, isnatlar, ithamlarda bulunmaktadır. “Bizimkilere” yapılan iddialar “kara propaganda” olarak nitelendirilirken başkaları hakkında aynı iddianamede yazılanların “gerçeğin ta kendisi” olarak değerlendirilmesi hem bir çelişki hem de müdhiş bir riyadır. Her ikisi de suizannı günah sayan İslam dinine aykırıdır.

Ya tutarsa mantığı!
Her Allah’ın günü iktidar yanlısı medya iddianamedeki iddialardan birisini veya birkaçını cımbızla seçerek gazete ve televizyonlara taşıyor. İnanılmaz iddialara, muhteşem abartılar ilave edilerek halkın sağduyusuna servis yapılıyor. İddialar, kanıtlanmış ve kesinleşmiş doğrularmış gibi kamuoyuna sunuluyor.

Bununla da yetinilmiyor, bütün rakipler, karşıtlar, muhalifler, milliciler, sömürge karşıtları, bağımsızlık yanlıları, milli devlet ve üniter yapı savunucuları çeteyle ilişkilendiriliyor. Sapla saman karıştırılıyor, armutla elma toplanıyor. Üstadın dediği gibi aslında “Baba katili” ile baba aynı safta toplanıyor. Bütün bu iftira ve ithamlar bile bile yapılıyor.

Elbette aslı olmasa da “ya tutarsa” mantığı üzerine kurulmuş sansasyonel haberler müşterisi olduğu sürece üretilmeye devam edecektir. Ancak bilinmelidir ki, hayal, tahmin ve vehimle hareket etmek göle yoğurt çalmak gibidir. Nasrettin Hoca’dan sonra da göle çok maya çalan çıkmıştır ama bugüne kadar gölün maya tuttuğuna kimse şahit olmamıştır. Bulgudan, olgudan, somuttan, kanıttan değil zihinlerin içindeki önyargı şablonundan hareket ederek karşıt düşüncedekileri peşinen mahkûm etmek neredeyse gelenek halini almıştır. Herkes iddia ne olursa olsun, kanıt olarak ortaya konulanlar ne kadar uyduruk olursa olsun görmek istediğini görüyor, söylemek istediğini söylüyor.

Dini, insani ve ahlaki hassasiyetleri olanlar bilmelidir ki dürüstlük, gerçeklik ve insafa herkesten çok onların dikkat etmesi gerekir. Çünkü riya ve çelişkiyi gerçek iman kaldırmaz...

Yazarın Diğer Yazıları