Çekin elinizi hayatımızdan
Köşelerde Deniz Baykal’a suikast iddiası değil de hala “o görüntüler” tartışılıyor. CHP liderini eleştiren, istifaya davet eden sert yazıların sayısı hiç az değil. Ama o yazılarda bile öncelik “kirli tezgah”ı kuranların ortaya çıkarılması
Bunu salt özel hayatın gizliliğini ihlal meselesi olarak görmeyiniz.
Hedefteki isim sıradan biri değildir.
11 milyon kişinin oy verdiği bir partinin lideridir.
Dürüst, namuslu kimliğiyle tanınır.
Yıllardır bazı medya organları tarafından ısrarla yapılan “Baykal CHP’den gitsin” psikolojik harbini yenmiş, bu savaştan galip çıkmış deneyimli bir politikacıdır. Son günlerdeki çıkışlarıyla hayli artı puanlar kazanan bir siyasetçidir.
O halde...
Bu gizli video meselesini farklı değerlendirmek zorundayız.
Evet, “birileri” herkesi gözlüyor. Bu “birileri” Ergenekon’u, Balyoz’u, Kafes’i planlayanlardır. Kafalarında hala soru olanlar, Baykal’ın videosunun nasıl çekildiğine ve medyaya servis edildiğine bakmalıdır.
Bu basit bir olay değildir. Bu bir yere gizli kamerayı koyup gizlice çekim yapma hadise değildir. Bunu kimler planlıyor; taşeronları kim?
Bunun lojistiği birkaç günde
yapılamaz.
Bunu ancak güçlü bir kurum yapabilir.
Kim bunlar?
Güçlerini nereden alıyorlar?
Bunlar herkesi çekiyor.
Biz bazılarını görüyoruz, bazılarını çektikleri kişilere gizli karanlık odalarda gösteriyorlar belki.
Kaç önemli kişi gizli kaset olaylarıyla teslim alındı acaba?
Buna demokrasi diyorlar.
Buna özgürlük diyorlar.
Buna açılım diyorlar.
Oysa...
Bunun adı faşizm.
Ne yazık ki hala birileri bunu görmemekte ısrar ediyor.
Tehlikenin farkında mısınız; biri sizi gözetliyor...
* Odatv.com
++++++
Zamanlaması dikkat çekici
Bu görüntülerin orijinal mi, yoksa montaj mı olduğu konusuna, yani içeriğine girmeden önce -hangi şık geçerli olursa olsun- bunun iğrenç, alçakça ve aşağılık bir tertip olduğunu hemen başlangıçta belirtmeliyiz.
Böyle bir tertipte ülkenin ana muhalefet liderinin hedef alınabilmiş olması, Türkiye’de siyasi mücadelenin artık tamamen “belden aşağı” yöntemlerle, pusu kurma taktikleriyle yürütüleceğinin yeni bir işaretidir.
Bu hamleyi yapanların, Anayasa değişikliklerinin TBMM’de geçtiği sırada, yani dikkatlerin artık CHP’nin Anayasa Mahkemesi’ne yapmayı planladığı itiraza ve referandum sürecine çevrilmekte olduğu bir sırada düğmeye basmış olmaları, ister istemez hareketin zamanlamasını dikkat çekici kılıyor.
Belli ki, Türkiye’de elinde muhtelif şahsiyetlerle ilgili görüntü ya da ses kaydı şeklinde veriler bulunduran bir “görünmeyen merkez” ya da
“merkezler” var.
Bu, iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi hükümetinin iftihar edebileceği bir durum değildir. Böyle bir ruh hali toplumun geniş bir kesiminin üzerine karabasan gibi çökmüşse, hükümet buna hiçbir şey yokmuş gibi ıslık çalarak bakamaz.
Hukuk devletinde hükümetlerin görevi vatandaşları bu tür korkuların cenderesinden azat etmektir.
* Sedat Ergin / Hürriyet
++++++
Alçak bir saldırı
Görüntülerin gerçekten Baykal’a ait olup olmadığını bilmemize olanak yok.
Bunun önemi de yok. Önemli olan, böyle bir şantajın yürürlüğe sokulmuş olması.
Büyük olasılıkla bu iş de “kim vurduya gidecek”.
Yapanın yanına kâr kalacak, “korku cumhuriyeti” kurmak isteyenler bir zafer daha kazanacaklar.
Kamusal kişiliklerin özel yaşamları
elbette, kamuoyunun projektörleri
altındadır. Ancak bu son olay “özel hayatın kamuoyu tarafından izlenmesi” sınıfına sokulamaz.
Bu işin sınırı, kişilik haklarının korunmasından geçer ki bu olay da Baykal’ın ve birlikte olduğu iddia edilen milletvekilinin kişilik haklarına karşı girişilmiş alçak bir saldırıdır.
Bu aynı zamanda Türkiye’de “muhalif olmanın” nasıl bedelleri olabileceğini gösteren bir örnektir.
Bir çete var ve bu çete, kendi varlığı için tehdit olarak algıladığı kişilere karşı her türlü yöntemi deniyor, kullanmaktan çekinmiyor. Telefon dinlemek, ortam dinlemek, görüntü kaydetmek ve sonra zamanının geldiğini düşündüklerinde de bunları fütursuzca kullanmak bu çete için sıradan bir iş. Savcılık, elindeki bütün olanakları kullanarak, bu örgütlü suçu açığa çıkarmak zorundadır.
Bunu yapanlar ortaya çıkarılmalı ve şiddetle cezalandırılmalıdır ki böylesi aşağılık şantajlara teşebbüs etmeyi kimse aklından bile geçirmesin!
* Mehmet Y. Yılmaz / Hürriyet
++++++
Vicdanlarını aklayamazlar
Normal değil.. İleri teknolojinin başımıza ördüğü çoraplar da değil..
Teknolojiyse her ülkede var..
Her ülkede gizli kasetler havalarda uçuşmuyor..
Her ülkede en mahrem telefon konuşmaları ortalığa saçılmıyor..
Her ülkede ülkenin önemli
siyasetçileri hakkında komplolar
düzenlenmiyor..
Kasetler piyasaya sürülmüyor..
Her ülkede internet var..
O ülkeler, interneti bel altı savaşının platformu yapmıyorlar..
Biz yapıyoruz..
Biz yaptık..
Bugün Baykal’a yapılanları, bıyık altından gülerek, timsah gözyaşları dökerek kınıyoruz, lanetliyoruz, alçaklık, kalleşlik diyenler vicdanlarını
aklayamazlar..
Yürekten söyleseler de
aklayamazlar..
Çünkü..
İnternete düşen ses kayıtlarına, videolara dayanarak yaptıkları yorumlarla internete düşmeyi meşru hale getirdiler..
Bilerek, bilmeyerek..
O gizli ele..
Gizli ellere..
Bilinmeyen merkeze, merkezlere interneti tepe tepe kullanın mesajı verdiler..
Cadı kazanı böyle yaratıldı..
Şimdi herkes sırasını bekliyor, bugün ona yarın sana!..
* Mehmet Tezkan / Milliyet
++++++
Dijital namertlik
Menderes’in aşklarını diline dolamayan basın ve siyasetçiler sanki bize olağanüstü bir ahlak dersi veriyordu.
Ama belli ki o günler artık geride kalmış. Siyaset bel altına inmiş, dijital teknoloji dijital siyasi silahlar yaratmış.
Menderes, askeri bir darbe sonunda öldürüldü. Onun için “şanslı” sıfatı kullanılabilir mi bilmem.
Ama şurası kesin. Karşısında dijital bir namertlik olmadığı için şanslıydı. Hem yaşadığı hayat hem de yaşadığı kadın açısından şanslı bir erkekti
* Ertuğrul Özkök / Hürriyet
++++++
Siyasi komplo
Lâfı fazla uzatmaya gerek yok: Deniz Baykal başına örülen bir ’siyasi komplo’ya muhataptır... Hiç kuşkunuz olmasın, bir siyasi parti liderini yakın ve uzak çevresinin gözünde kötü duruma düşürmek isteyen(ler)in amacı siyasi bir sonuç almaktır. Doğal olarak Deniz Baykal görüntüleri de siyasi bir sonuç almak için internet sitesine konuldu. CHP ve Baykal’ın mesai arkadaşları, zamanlamaya bakarak, alınmak istenen siyasi sonucun ne olduğunu tespitte zorlanmayacaklardır.
* Fehmi Koru / Yenişafak
++++++
İstifa eğilimi yok
Baykal’la yaptığım konuşmadan edindiğim izlenim, istifa eğilimi taşımadığı yönünde.
Baykal’da ve CHP Genel Merkezi’nde hâkim olan bir kanı da, bu iddiaların parti içi veya dışındaki muhaliflerin işi olmadığı. CHP’yi ve CHP’lilerin dışında, onu aşan bir girişimin söz konusu olabileceği kanaati var. Teknik inceleme sonuçlarının işin boyutlarını ortaya çıkaracağı düşüncesini dillendiriyorlar.
* Fikret Bila / Milliyet
++++++
Baykal’ın bir hukuk mücadelesi vermesi gerekir. Bu konuda herkes kendisine destek olmalıdır. Türk yargısı bu tuzağı kuran ve yayınlayan suçluları belirleyip cezalarını vermelidir.
Türkiye’nin bir hukuk devleti olduğu unutulmamalıdır.
* Tufan Türenç / Hürriyet
++++++
Kirli plan...
‘Haneye tecavüzün geldiği son noktadayız.’ Telekulak skandallarının en acımasız ve gaddar aşaması. Tavır haberi için arkadaşlarım yaratıcı başlıklar önerdiler. ‘Vakit ayarlı kaset’ bunlardan biriydi. Yine de içimize sinmiyordu. Ne yaparsak yapalım o kirli planın bir uzantısı oluyorduk. Vazgeçtik, yayın yönetmeni arkadaşlarımın bazılarından ‘Biz haberi giriyoruz’ telefonları geldi. Fark etmezdi, kararlıydık. Dileriz kimse için söz konusu olmaz ama her kimin başına gelirse gelsin gizli kamera tuzaklı haberler bizim sayfalarımızda yer almayacak, asla.
* İsmail Küçükkaya / Akşam
++++++
Çukurdakiler
Fransa’da üst üste 17 yıl cumhurbaşkanlığı yapan François Mitterand’ın evlilik dışı bir kızı olduğu ancak toprağa verildiği gün öğrenildi.
Mezarın başında 19 yaşında bir güzel genç kız dikkatleri çekmişti.
Sadece ailenin yaklaşabildiği kadar tabutun yakınında ve protokolde yer
Düşünün...
Peki...
Bu ülkede hiç mi kulağı delik gazeteci yok... Fransa’da rakibine bel altından vuracak hiç mi politikacı ve rakip parti yok.
Fransa’da dedektif, takip izleme ve
fotoğraflama yapacak polis ve gizli
servis mi yok?
Nasıl oluyor da Cumhurbaşkanı’nın özel hayatındaki bu çok özel ilişki “sır” olarak kalabilmiş.
Elbette, her ülkede olduğu gibi Fransa’da da kulağı delik gazeteci, rakip politikacı ve parti, uzmanlaşmış polis/gizli servis var. Ama orada politika yatak odası röntgenciliğiyle yapılmıyor.
Türkiye’de kimi pislik odaklarına ve bunu politika için iğrenççe kullanan çukurdakiler eminim o seviyeye çıkamayacaklar ama o seviyeden bakarak çukurdakileri göstermek için örnek yazdım.
* Güneri Civaoğlu / Milliyet
++++++
Düşünmesi gereken CHP
Baykal’ın ’komplo’olarak nitelediği ve -arkasında kim olursa olsun- komplo izlenimi de veren bu olay nedeniyle CHP Genel Başkanlığı’ndan istifa etmesini isteyenler oldu; Fatih Çekirge, Fatih Altaylı, Tufan Türenç, Güngör Mengi sert yazılar yazdı. Baykal’ın istifasını talep etmek benim işim değil. Bu da CHP’lilerin düşünmesi gereken bir iş. CHP’lilerin düşünmesi gereken bir iş, çünkü Baykal komplosunda, Baykal’ın muhatabı olduğu öne sürülen kişi de bir CHP’li; Ankara Milletvekili Nesrin Baytok.
Umarım iddialar doğru çıkmaz, ailesinde, sosyal çevresinde bu olayın açmış olabileceği tahribatı onarabilir.
Çünkü, bu iddiaların kamuyu, kamuoyunu ilgilendiren yanı, ana muhalefet partisi olarak CHP’nin çok değerli bir sandalyesini emanet ettiği kişi dolayısıyla CHP Meclis grubunu ve CHP’ye oy vermiş olanları da etki alanına almasıdır.
* Murat Yetkin / Radikal
++++++
Kurgu ekibi bulunsun
Özel hayatın gizliliğinin ihlali, kişisel verilerin yasa dışı yollarla kaydedilip servis edilmesi son dönemin en önemli tartışma konusu. Hatta “korku cumhuriyeti”nin beslendiği kaynak da burası. Ve herkes, bu tür bir senaryonun aktörü olmaya aday! Baykal’ın düşürülmek istendiği durumun, Kongre’de veya referandum için çıkacağı meydanlarda kendisini yıpratmaya dönük olduğu, AK Parti ile karşı karşıya getirmeyi amaçladığı çok açık. Üstelik, aile kavramına hassas olan, eşini ve çocuklarını siyaset dışında tutmayı başarmış, siyasi rakiplerinin mahrem alanına özen gösteren bir lider olarak Baykal’ın hedef seçilmesi de manidar. Nedeni ne olursa olsun, bu vesile ile belki de ilk kez pusudaki “kurgu ekibi”nin deşifre edilmesi ülkenin hayrına olacak.
* Okan Müderrisoğlu / Sabah
++++++
MİNİ YORUM
AKP’lileştirme
Üç gündür “arazideyim”; aynı zamanda “araziyim”. Televizyon, gazete, internet elimi sürmedim; irtibatı kestim. Telefon üstüne telefon; Baykal’a olanla ilgili ne düşünüyorsun? Kaçırdığım şey nerden baksan rezillikmiş. Beni ısrarla arayan ve açıkçası çoğu CHP’li olmayan arkadaşlarımın ortak kaygısını aktarmakla yetineyim: Türk siyaseti CHP’nin AKP’lileştirilmesini kaldıramaz, bu çok tehlikeli bir oyun...