Cehalet mi tetikçilik mi?
“Siyasal sistemi kim dönüştürecek” başlığı ile kaleme aldığı yazıda Prof. Dr. Mehmet Altan AKP hükümeti ile beraber Tayyip Erdoğan’a vermiş coşkuyu. Ahrar’ın 4 Atlısı’ndan biri olan Altan’ı okuyucularımıza uzun uzun anlatmaya gerek duymuyorum. Soyadının yani babasının sayesinde diğer kardeşi ile beraber paraşütle indiği makamları da tartışmayacağım. İdeolojik çizgide ayrılığımıza rağmen Çetin Altan’ın fikri namusundan şüphe etmem ama babaların oğulları, babaları gibi olamıyor ki. Bu yüzden Mehmet Altan’ın 12 Eylül edebiyatına kafayı fena halde taktım. Altan’ı okuyunca aklıma ünlü “neresini düzelteyim” kıssası geldi. Hikaye bu ya; Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olduğunu iddia eden adamın biri başlamış anlatmaya. Evliya öyle bir evliya ki, elinde değnek ile dereye öyle bir vuruyor ki dere açılıyor binlerce koyun karşıya geçiyor.
Dinleyiciler arasında öksüren aksıranların sayısı artınca ufak bir pot kırdığını anlayıp pişkince devam eder, ’heyecandan bir yerinde yanlış olduysa düzeltin.’Çarıklı erkan artık dayanamaz. “Birincisi evliya değil embiya, ikincisi değnek değil asa, üçüncüsü dere değil koca bir deniz. Dördüncüsü koyun sürüsü değil insan ümmeti. Daha bunun neresini düzelteyim” sözleriyle cehaletini yüzüne vurduysa da pişkin adamlar bugün hâlâ ahkam kesmeye devam ediyorlar.
Yazı, nakil ve yorumlarda mutlaka eksik taraflar kalabilir. Önemli olan niyettir. Ama ameli bozuk olanlardan iyi niyet beklemediğimiz için konuyu bilgi yetersizliği diyerek geçiştirmemek lazım. Star’da Altan’ı okuyunca değerli hocam Ünal İnanç hatırlattı. İslam tarihinde Peygamberimizin yüzlerce yıldır yol göstericiliğine bir örnek verdi. Sahabe döneminde Müslümanlara yaptığı zulumla bilinen Ebu Leheb’e kötülükler unutulmasın diye bir isim verilmek istenmiş. Yılan, çiyan, böcek gibi yüzlerce kötülüğü çağrıştıran isim önerilmiş. Ancak Hazreti Muhammed “Bütün kötülüklerdin kaynağı cehalettir. Ebu Leheb’e bundan böyle Ebu Cehil demek lazım” sözleriyle tartışmaya son vermiş.
Ünal baba bunları anlattıktan sonra “Cehaletin sınırı yok. Doktor, mühendis, doçent, profesör de olsa bazı insanlar, niyetleri baştan bozuk olduğu için cahilin önde gidenidir” diye konuya noktayı koydu.
Bir taraftan siyasal sistemi kim dönüştürecek diye sorup AKP ve Tayyip Erdoğan’a övgüler düzeceksin, öte yandan “Elinde Anayasa’yı değiştirecek çoğunluk imkanı varken bunu niye değiştirmedin” diye hesap sormayacaksın. “Halk oradaysa biz buradayız” diyen oligarşinin ayak seslerini yeniden duyuyoruz. Medyada diş göstermeye sıvananlar... Yemin törenini boykot edenler.. Cümleleri ile devletin çeşitli kurumlarına meydan okuyup “Siz oradaysanız biz de buradayız diyen bir halk var artık bu ülkede” diye bitirip vatandaşı tahrik etmeye kalkışan Altan’a ben de buradan soruyorum:
Sen neredesin?
12 Eylül’de neredeydin? Muhtıralar döneminde hangi saftaydın? Post modern darbelerde kimlere alkış tutuyordun? İkinci Cumhuriyet sandalında hangi tarafın küreğini çekiyordun? Ahrar’ın atlısında kimin kamçısı vardı elinde? Dizginler kimdeydi? Boşuna bilmemek değil öğrenmemek ayıptır dememişler. Allah öğrenme isteği olmadığı, biliyormuş gibi davrananlardan korusun hepimizi.