Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Mevlüt Uluğtekin YILMAZ
Mevlüt Uluğtekin YILMAZ

Cazim Gürbüz edebiyatı

Edebiyat dünyasındaki yazar, yüreğinde filizlenen çiçekleri sunmalı bize. O çiçekte kendi kokusu, kendi rengi olmalı. Bir başka deyişle; gördüğünü, duyduğunu, algıladığını, kurguladığını yazarken, kesinlikle içten, gönülden, yürekten yazmalı. Edebiyata; sözün güzellik teknesinde yoğrularak aktarılması diyorsak; o halde, sözü ‘yoğuran’, sözü alımlı biçime sokan kişinin içtenliği çok önemli. Yapay süslerle bezeli, içten gelmeyen anlatımlar, güzelliğin ancak görüntüsü olabilir. Burada Rainer Maria Rilke’nin ‘gerçek’ tanımlamasını vermek yeridir. Şöyle diyor, kısa ömürle uzun yaşayan büyük şair: “İnsan en içinden bir şey verirse, o küçük ya da büyük olmaz; gerçek olur.”
İşte bu nedenle, edebiyat ürünlerinde konunun işlenişindeki içtenliğe önem veririm. Bu anlamda, Cazim Gürbüz beni etkileyen yazarların başında gelir. Onu okurken dinleniyorum. Onu okurken, ukalalığa kaçmayan bilgi aktarımından çokça yararlanıyorum. Onu okurken, doğallığın ikliminde bol oksijenli soluklar alıyorum.
Beni takip eden okuyucularım bilirler; bu değerli yazarımızın eserlerini çalıştığım her basın organında zevkle tanıttım. Elimde yine yazarımızın iki kitabı var. Kora Yayınları’dan çıkan gülmece türünde “Gelin Bizi Ayırt Edin Ulan” ile denemelerinin yer aldığı “Cennet’in Kütüphanesi”... Bu iki kitapta da Cazim Gürbüz’ün o güzel üslubuna, yalın ama sanat yüklü anlatımına keyifle tanık oluyorsunuz.
Gelin Bizi Ayırt Edin Ulan’a gülmece demek hafif kalır; ‘kahkahadan öldürmece’desek yeridir. (Ulan sözcüğü üzerine bir küçük iliştiri: Son zamanlarda “ulan” sözcüğü hakaret anlamında algılanır oldu. Oysa sözgelimi bizim Bozok yöresinde ‘ulan’sözcüğü günlük hayatın doğal bir sesleniş biçimidir. Halk arasında söze, sohbete ‘ula-ulan’ diye başlanır.) Bu eserde Kars, Erzurum yöresinden yapılan açılımla; her bölümde Anadolu insanının ‘akl-ı selim’i sergileniyor. Özellikle “Şeyhlerin Şeker Kırmaları” ve “Bir Meğallakta Duruyorsun” bölümü sade yurttaşımızın ‘ferasetini’anlatıyor. Doğrusu son yıllarda konusu gülmece olan böylesine güçlü eser okumadım. “Sene de Ey Demirler Müftü Efendi” bölümü ailece deyim yerindeyse hepimizi gülmekten kırdı geçirdi.
Bu eserin bir diğer önemli yanı ise; Erzurum, Kars, Ardahan yöresinin yerel ağzının kendine özgü o hoş tadını bize sunmasıdır; ve yine o yöre insanının kişilik özelliklerini gülmecenin ışığıyla bize yansıtmasıdır.
Diğer eser “Cennet’in Kütüphanesi”... Deneme türündeki bu çalışmasında Gürbüz, o engin birikimini sergiliyor. Bu kitaptaki sözlerin ‘özlü sözler’üzerine çalışma yapanların malzemesi olacağına ben yürekten inanıyorum. Şu sözler Cazim Gürbüz’ündür: “Her gün temize çekelim birbirimizi. Kaybımız olur da, ayıbımız olmaz böylece”, “İnsanın aklı başında, ağacın aklı kökünde”, “Arkeologla define arayıcısı arasındaki fark: İlki tarihi arar, ikincisi talihi”... Böyle pek çok özlü sözle bezeli bir güzel eser var elimizde. Bu eserin kendine özgü bir diğer farklı güzelliği ise; halk aşıklarının kendilerine verilen ‘ayak’üzerine atışması gibi, Cazim Gürbüz de bir sözcükten yola çıkıp, anlam bütünlüğünü bozmadan bir alay kafiye
üretebiliyor.
Böylesine güzel iki eseri edebiyatımıza kazandırdığı için başta değerli yazar dostum Cazim Gürbüz’ü, Kora Yayınları’nı ve Sone Yayınlarını kutluyorum.

Yazarın Diğer Yazıları