Çarşı pazar ve dernekten siyaset manzaraları
Demir asa demir çarık” dolaşıyorum Kocaeli’nin çarşı pazarını ve derneklerini. HEPAR’ı ve kendimi tanıtıyorum kitapçıklarla, bildirilerle, sözle. Bu yazıyı yazdığımda seçime 26 gün vardı ve ben 5 bin kişinin elini sıkmıştım. Şimdi bu çalışmalardan ilginç anekdotları paylaşacağım siz değerli okurlarla.
Gölcük-Değirmendere pazarı... Yaklaştım bir tezgâha, baktım Yeniçağ var adamın elinde. Arkadaşlara “Bakın bakın, bu arkadaş bizim gazeteyi okuyor” dedim, kendimi tanıttım. Memnunluğu yüzüne yansıdı o pazarcının. Tanıtım setimizi uzattım, tam ayrılıyordum “Abi” dedi “Köşenizde tanıttığınız o kitapların çoğunu alıp okudum, biliyor musun?” Şaşırdım ama öyle mutlu oldum, öyle kıvandım ki...
Karamürsel Pazarı... Biraz ilgisiz gibiler buranın pazarcıları, moralim bozukça bugün. Bir hanımefendi yanaşıyor yanıma o sırada “Hoş geldiniz Cazim Bey, ne tesadüf, dün gece evde sizden söz ettik, buralara gelmez mi acaba dedik, bugün karşıma çıktınız” diyerek, siliyor o moral bozukluğumu, yerine geliyor keyfim ve çalışma azmim.
Körfez Azerbaycan Kültür Derneği... Bu yüzleri, bu gözleri ben Kars’tan tanıyorum, Baku’da görmüşüm. Ne ki bu sözler onların değil, fena kulis yemişler mütegallibeden.
-Sizi seviyoruz ama aşılacak bir baraj var, aşabilir misiniz?
-Alınmazsan bir şey diyeceğim dostum?
-Buyur buyur...
-Mekke müşrikleri de Hazreti Peygambere “Sen 3 yılda 70 kişi yanına çekebildin, bizim barajımıza takılmaya mahkûmsun” diyorlardı.
Şaşkın adamcağız, kroke... Bir başkası atılıyor oradan...
-Oyumuz zayi olur diye korkuyoruz...
-Senin oyun ne zaman zayi olmadı, de hele?
-Beyefendi bize diyorsun da senin oyun hiç zayi olmadı mı?
-Benimki de oldu...
-Eeee...
-E’si şu: Biz oyunuzu zayi etmemek niyet ve kararındayız, sabıkamız da yok, sicilimiz tertemiz... Bizi deneyeceksiniz, ne kaybedersiniz, çok çok, bir de biz zayi ederiz oyunuzu...
Dernek Başkanı Turgut Caferoğlu, DP’den Belediye Meclis üyesiymiş, AKP’ye geçmiş. AKP’lilerin yalnız seçim döneminde değil, her dönemde vatandaşla iç içe olduğundan dem vurup muhalefet partilerinin tembelliğini gündeme getiriyor, bizi de ima yollu küçümsüyor. Zaloğlu Rüstem’le Hazreti Ali hikâyesini anlatıyorum ona da. Zaloğlu demiş ki Hazreti Ali’ye “Allah sana aslanım dedi, bana bir kedim deseydi, görürdün neler olacağını”. Onların imkânları bizde olsaydı, neler olurdu neler...
Evet, hâl ve gidiş böyledir kısaca... Kesemdeki son kuruşa, ayağımdaki son dermana kadar gezeceğim, anlatacağım. Dua edeceğim Yüce Tanrı’ya “İmkân ver bana, ilham ver” diye. Aldığım ilhamla yeni sunumlar, taktikler deneyecek şaşırtacağım ezberlerini oynayanları... Seçime 25 gün kala, Osman Paşa’ya “İttifaka katıl” çağrısı yapan o ekran baykuşu gibilere inat, HEPAR bu seçimin sürpriz partisi olacak, kritik eşiği geçecek, dost düşman herkes “Bu maya tuttu” diyecek.
Bu böyle biline...