Cari açık çok yoksullaştırdı

Merkez Bankası Temmuz ayı ödemeler dengesi verilerini açıkladı.

Temmuz ayında aylık olarak;

- Cari açık 683 milyon dolara geriledi. Geçen sene aynı ayda 1.989 milyon dolar olmuştu.

- Dış ticaret açığı ise 2.984 milyon dolara yükseldi. Geçen sene 1.962 milyon dolar olmuştu.

Bir yılık ve 18 yıl 7 aylık cari açık;

- 2021 yıl 7 aylık cari açık 13.744 milyon dolara geriledi. Geçen sene 23.215 milyon dolar olmuştu. Bu sene 2021 yılı toplam cari açık 24-25 milyar dolar olur. Geçen sene 37,3 milyar dolar olmuştu.

- AKP iktidarında 2003 yılından Temmuz 2021 yılına kadar 18 yıl 7 ayda 624,9 milyar dolar cari açık verdik.

18 yıl 7 ayda cari açık 2019 yılı hariç devam etti. Mesele cari açığı azaltmak değil, cari fazla verebilmektir. Gelişmekte olan ülkeler içinde cari açık vererek gelişmesini tamamlayan hiçbir ülke yoktur. Güney Kore de cari fazla vererek gelişmiş bir ülke oldu.

Cari açık kan kaybıdır

2020 GSYH''sı 717 dolar oldu. 18 yıl 7 ayda verdiğimiz cari açık nerdeyse bir yıllık milli gelirimize eşittir. Bu demektir ki, Türkiye bir yıl başkaları için katma değer üretmiş, dışarıya gelir ve servet transfer etmiş.

Kaynak çıkışı GSYH büyümeye doğrudan yansımaz ve fakat yurt dışına kaynak çıkışı olduğu için servet kaybına neden olur. Türkiye''de de böyle oldu.

Sürekli cari açıkla yaşamak, kriz enerjisinin birikmesine neden olur. Cari açığın ekonomik ve sosyal maliyetlerinin ne kadar ağır olduğu, ülkeye göre, ülkenin döviz kazanma imkânlarına göre ve bu cari açığın finansman şekline göre değişir. Sözgelimi ABD cari açığı yönetebilir. Çünkü finansmanını da kendi parası ile yapıyor. Diğer ülkeler ve Türkiye ise dövizle yapıyor.

Demek ki cari açıkla büyüme; yarının büyüme potansiyelini olumsuz etkiliyor ve yarının servetini bugünden tüketiyor.

Cari açık işsizlik yarattı

Üretimde yüzde 40 oranında, ihracat malı üretiminde ise yüzde 70 oranında ithal girdi kullanıyoruz. Bu nedenle ithalat yaptığımız ülkelerde istihdam yaratıyoruz. Bizde de işsizlik artıyor. Atıl işsizlik oranı ortalama yüzde 25''tir. 17 milyon insanımız çalışmıyor veya çalışma imkânı bulamıyor. Beşeri sermayeyi etkin kullanamıyoruz. Dahası beyin göçü hızlandı. Bu şartlarda sittin sene gelişme beklemeyelim.

Açık dış borçları artırdı

Üretim yapabilmek için aramalı ve hammadde ithal etmek zorundayız. İthalatın finansmanı zorunlu olarak dış borçla yapılıyor. Çünkü döviz yaratmıyoruz, döviz açığımız var, ayrıca kalıcı doğrudan yabancı sermaye girişi yoktur. Bu şartlarda cari açığın önemli bir kısmı dış borca yansıyor. Ülke riski yüksek olduğu için de yüksek faizle dış borç alıyoruz. Yüksek faiz üretim maliyetlerini artırıyor. Daha fazla kaynak kaybına neden oluyor.

Mutlak yoksullaşma olur

Cari açık, ülkeden kaynak çıkışı demektir. Cari açık kısmen dış borca çevrildiği için etkisi kısa dönemde görülmez. Dış borç birikir. Ülke net dış borç ödeme durumuna gelince bu defa kaynak çıkışı olur. Servet transferi olur. Ülke yoksullaşır. Eğer anapara ve faiz olarak dış borç mürettebatının GSYH''ya oranı büyüme oranından daha büyük olursa, mutlak yoksullaşma olur.

Özetle; cari açık ekonomide istikrarın ve gelişmenin önünde engeldir. AKP iktidarı 19 senedir bu engeli göremedi veya gördü kaldırmak işine gelmedi. Bugün AKP''nin kaybında ekonomik sorunlar öne geçti.

Eğer iktidar akıllı olsaydı; dini siyasi alanda kullanmayı artırmak, hukuk ve demokrasiyi rafa kaldırmak, vesayet kaldırıyorum diye parti devleti kurarak Meclisi dışlayarak kendi vesayet rejimini getirmek yerine, cari açık sorununu çözseydi, hem bu kadar hızlı oy kaybetmezdi, hem de halk yoksullaşmazdı.

Yazarın Diğer Yazıları