Çankaya Ötüken’dir!
Aday, toplumu rahatlatacakmış... Aday, kadın olacakmış... Aday, bilmem kaç dil bilecekmiş...
Türkçe bilecek mi Türkçe?
Sen ondan haber ver önce!
Türkçe bakabilecek mi dünyaya; Türkçe okuyabilecek mi?
Anlayabilecek mi milletin dilinden;
15 yaşındaki çocuk kanlar içinde yatarken bir TOMA’nın gölgesinde “ileri demokrasi” mi diyecek mesela?
Bir anne ağıtlar yakarken ay-yıldıza sarılı evladına; “silahlar sustu” mu diyecek yine?
6 yaşındaki bir “ÇOCUK” un diri diri yakılmış bedeni soğumadan daha; “etek boyu”nun “tahrik edici” etkisinden bahsedip bir kere de o mu dağlayacak yüreğimizi?
***
Masör seçmeyeceğiz “rahatlatmasa” da olur;
Hatta “rahatsız” etsin mümkünse!
Bir titretsin, düşünmeye sevk etsin;
Çünkü -klişedir ‘Atatürk’ün makamı’der geçeriz ama- Bilge Kağan’ın da ‘post’unu görürsün, dikkatli bakarsan Çankaya’ya.
Cumhurbaşkanlığı forsunda, güneşi boşuna oturmamışlar herhalde o 16 yıldızın ortasına?
***
“Fors” temsil ettiği kurumun varlık sebebini, tabi olduğu misyonu bir bakışta anlayabilelim diye varsa;
“Büyük Hun İmparatorluğu’nun, Batı Hun Devleti’nin, Avrupa Hun İmparatorluğu’nun, Ak Hun Devleti’nin, Göktürk Devleti’nin, Avar Devleti’nin, Hazar Devleti’nin, Uygur Devleti’nin, Karahanlılar’ın, Gazneliler’in, Büyük Selçuklu Devleti’nin, Harzemşahlar’ın, Altınordu Devleti’nin, Timur İmparatorluğu’nun, Babür Devleti’nin, Osmanlı İmparatorluğu’nun devamıyım” diyor o fors halka!
Ve eğer öyleyse, biraz da Ötüken’dir Çankaya!
Ordubalık’tır biraz da; Kaşgar’dır, Etzelburg’dur, Belh’dir, Segedin’dir, Semender’dir, Gazne’dir, Lahor’dur, Rey, İsfahan, Gürgenç, Saray Berke, Semerkand, Kabil, Söğüt’tür...
“Cumhuriyet”in de tabii ama; asıl binlerce yıldır kesintisiz var olarak bugüne ermiş “Türk Devleti’nin başı” sayılır oturan Çankaya’da!
Cumhuriyet’e karşı-devrim için “ter döken” birinin Cumhurbaşkanı olması nasıl büyük bir hakaret ise Cumhuriyet’e,
Cumhuriyet’in kurucu ideolojisinin; Türk Milliyetçiliği’nin topluma “zorla dayatıldığını” savunan, yahut o ideolojiyi “ayaklar altına alan” birinin Cumhurbaşkanı olması nasıl bir hakaret ise,
Orası biraz da Mete Han’ın makamıdır; ve Türk Ordusunun, Kara Kuvvetleri’nin kurucusu varsayılan Mete Han’ın makamına, “milli ordumuza kumpas kurmuş, kumpasa yardım ve yataklık etmiş, kumpasçıları palazlandırmış” birinin oturması da öyle büyük bir hakarettir Türk tarihine,
“Toprak milletimindir” diyerek bir karışını bile vermeyen Mete Han’ın da olan makama, sınırların değiştirilebileceğini söylemiş, federasyona geçilebileceğini söylemiş birinin oturması en büyük hıyanettir şehitler emaneti olan Türk vatanına,
“Güneşin battığı yere kadar her yeri zapt edebilirim” diyen Uldız’ın da olan o makama, Türklüğü Orta Anadolu bozkırına hapsetmeye azmetmiş birin oturması gemdir Türk’ün bağımsızlığına, ufuklara efendilik etmesini sağlayan hürriyet tutkusuna,
Papa’ya diz çöktüren Attila’nın da olan o makama, gerekirse papaz cübbesi giymeye hazır bir “gardırop İslamcı” sının oturması,
Süleymaniye’de geçirilen o “Haçlı çuvalı”nı kukuleta gibi başının üstünde taşıyan, Iraklı Nurların tecavüzcülerinin müttefiki olan birinin oturması Çankaya’ya; en büyük saygısızlıktır ezana, Kur’an’a...
***
O “fors”, gizli ajanları perdelesin diye asılmıyorsa; Gazneli Mahmut’un, Alp Tegin’in, Selçuk Bey’in, Alp Arslan’ın, Sencer’in, Emir Timur’un, Babür Şah’ın, Cihan Şah’ın, Osman Gazi’nin makamıdır biraz da Çankaya...
Çankaya’da oturacak kişinin vizyonu;
-Piramitler ne ki- Pazırık halısında kullandığı teknikle çağının çağlarca önünde olduğunu kanıtlamış, mucizevi ellere, ilhama ve dehaya sahip bir medeniyetin gerisinde olamaz...
“Altın Elbiseli Adam” gibi gücü, kuvveti, kudreti zarafetle giyinmiş savaşçılara sahip bir ordunun Başkomutanı;
Ceberut olamaz!
Zulmetmez; “silahların eşitliği” nde mertçe savaşır;
O da “düşman”la...
Düşman olmaz vatandaşına!
“Türk Milleti’nin adı sanı yok olmasın diye”, “aç milleti tok, fakir milleti zengin, az milleti çok kılan” Bilge Kağan ve atalarının makamına;
Türk Milleti’nin adı yok olsun diye andını kaldıran, açlıktan ölen iki aylık bebeklerin, soğuktan ölen 40 günlük bebeklerin, evladını doyuramıyor diye intihar eden annelerin rızkını millete küfür eden haramzadelere yedirebilmiş biri oturamaz...
O makamın sahibi “İmralı’daki cani”nin muhatabı, “yol”daşı, “ülkü”daşı olamaz!
Ha siz şimdi diyeceksiniz ki;
“Oldu ama”!
Haklısınız;
Devletin adını değiştirmeye kalkışanını da, ülkeyi eyaletlere parçalayanını da, darbecisini de, körpecik fidanlarınızı darağaçlarında sallandıran katilleri de; kimleri gördü Çankaya;
Ama o günahların vebali; onları oraya çıkaranların omuzlarında!
Bu sefer başka...
Sorumlu siz olacaksınız ilk defa...
Partisini, cinsiyetini, eğitimini, hitabetini, kaşını, gözünü, adını, sanını hepsini bir tarafa bırakın, bir tek “ölçü” kullanın; Atatürk’ün öğütlediği gibi “başınızın üstüne çıkaracağınız zatın kanındaki, vicdanındaki cevher-i asli”ye bakın!
Ki “Devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve Milletin bölünmez bütünlüğünü, Milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacağına, anayasaya, hukukun üstünlüğüne, demokrasiye, Atatürk ilke ve inkılaplarına ve laik cumhuriyet ilkesine bağlı kalacağına, milletin huzur ve refahı, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerinden yararlanması ülküsünden ayrılmayacağına, Türkiye Cumhuriyetinin şan ve şerefini korumak, yüceltmek ve üzerine aldığı görevi tarafsızlıkla yerine getirmek için bütün gücüyle çalışacağına büyük Türk Milleti ve tarih huzurunda, namusu ve şerefi üzerine” and içerken “eser sahibi” olarak çarpılmayın!