Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Mevlüt Uluğtekin YILMAZ
Mevlüt Uluğtekin YILMAZ

Çanakkale’nin minarelerini yıktınız mı?

Emperyalizmin Çanakkale Boğazı’nı geçmek için 18 Mart 1915’te yaptığı saldırının sonucunu biliyorsunuz:
10. 30’da Boğaz’a girdiler; Türk’ün o destan direnişi karşısında saat 15.00’te başlayan geri çekilmeleri 18.00’de son buldu.
Dünyanın en büyük birleşik donanması, Türk zekâsına ancak yedi buçuk saat dayanabildi!
Bu doğru. Zaferimiz kesin!
Böylesine görkemli bir zaferin abartıya gereksinimi yoktur.Yanlış bilgiyle anlatım ise, bu büyük direnişe, bu görkeme ancak gölge düşürür.
İzninizle, bu konudaki düşüncelerimi sizlerle paylaştıktan sonra; bu savaşta Türk zekâsını anlatan bir olayı da çok kısa olarak sunacağım.
18 Mart zaferinin adı “18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi” olmamalıdır. Çünkü Çanakkale Boğazı’ndaki savaş, bizim için bir ’deniz’savaşı değildir. ’Deniz Savaşı’ savaş gemilerinin karşılıklı savaşına verilen bir addır. Oysa biz Çanakkale’de, karadaki toplarımızla boğazdaki düşman gemileriyle savaştık. Bu savaşın adı “Çanakkale Boğazı Savaşı” dır. Zaferimizin adı da “18 Mart Çanakkale Boğazı Zaferi” olmalıdır.
Bir diğer yanlış da Nusret (Nusrat) mayın gemisinin mayın döşediği yerle ilgilidir.
Nusret’in Çanakkale boğazına döşediği 26 mayından söz ederken çoğunlukla “Karanlık Liman” dile getirilir. Şöyle denilir: “Nusret mayın gemimizin Karanlık Liman’a döşediği mayınlar gemileri batırdı!”
Doğrudur; Nusret’in döşediği mayınlar gemileri yaraladı, batırdı; ama Nusret Karanlık Liman’a mayın döşemedi! Ve düşman gemileri Karanlık Liman’da değil; Erenköy Koyu’nda mayın yarası aldı. Çünkü Nusret’imiz 26 mayını Karanlık Liman’a değil; Erenköy Koyu’na döşemişti!
Aslında bu yanlış o yıllarda Çanakkale Müstahkem Mevki Komutanlığı’nın yayımladığı Harp Ceridesi (Savaş Gazetesi-Savaş tutanakları, kayıtları)’inden doğuyor. (İliştiri: Bu konu resmî yayınlarda şöyle açıklanıyor: “Karanlık Liman, Admiralty haritalarında ’Kavanlık’diye adlandırılmış olan yer olup, Kumkale ile Menderes bankının en çıkık yeri arasıdır ve Boğaz’ın hemen yakınındadır. Erenköy koyu ise Kumkale’nin iki mil doğusundan başlayarak Kepez Burnu’na kadar uzayan, yedi mil boyundaki koydur” Bkz: Gnkur. Harp Tarihi Başkanlığı, “Birinci Dünya Harbinde Türk Harbi, Deniz Harekâtı”, 1976)
Şimdi Türk zekâsından kısaca söz edelim...
Durağı uçmak olsun, Korgeneral Selahaddin Adil Çanakkale Savaşları sırasında Çanakkale Müstahkem Mevki Komutanlığı’nın Kurmay Başkanı idi. Mondros Mütarekesi (Ateşkesi)’yle İstanbul’a doluşan İngilizlerden Çanakkale’yi zorlayan Queen Elizabeth’in kaptanıyla karşılaşır. Ona “Geminiz Anadolu yakasındaki tabyalarımızı tam tahrip edemedi. Niçin isabet ettiremediniz?” diye sorar. Kaptan “Boğaz’a girdiğim zaman bazı beyaz minareleri hedef için esas noktası olarak almıştım. Fakat bir süre sonra bunları göremez oldum” der. Adil Paşa, İngiliz’e “Biz o minareleri yıkmamıştık. Sadece minarelere siyah boya ile bir takım çaprazlar çizmiştik!” der... (Bkz: B. Vefa Karatay, “Mehmetçik ve Anzaklar” )
İşte, Çanakkale Boğazı Savaşı’nı yüksek teknoloji karşısındaki bu ’akıl üstünlüğü’kazandı.
Çanakkale Boğazı Savaşı Zaferi’nin en büyük payı ise, Erenköy Koyu’na umulmadık bir anda, ölümü pahasına mayın döşeyen Nusret’in Komutanı Tophaneli Hakkı Kaptan’ındır.
Görüyoruz ki; Balkan Savaşı’nda yerlerde sürünen Ordu, Çanakkale Savaşları’nda bir koca destan!
Her şeyin başı insan ve bilgiyle donanmış heyecan!
Haftaya buluşmak dileğiyle...

Yazarın Diğer Yazıları