Çanakkale’de 77. Arap alayından kaçanlar çadırlarda nargile içiyordu!

Çanakkale’de 77. Arap alayından kaçanlar çadırlarda nargile içiyordu!

YENİÇAĞ/DERİN BAKIŞ

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, 9 Eylül 2024’te başlayan okullarda ilk dersin konusunun Çanakkale’den Gazze’ye Vatan Savunması ve Bağımsızlık Mücadelesi” olması talimatını verdi.

Tarihi o kadar güzel belirlemişler ki, “9 Eylül”!

Tam da İzmir’in düşman askerinden kurtulduğu gün!

Emperyalist güçlerin Anadolu topraklarındaki son ümitlerinin de bittiği o gün!

“Çanakkale’den Gazze’ye bağımsızlık ruhu ve vatan sevgisi” diyorlar!

Gerçi bunu demekle de yetinmiyor, Türkiye’nin bağımsızlığında Gazze’ye mana yüklüyorlar!

Mesela Yeni Şafak yazarı Yasin Aktay!

Aktay diyor ki; Filistin cephesinin çöküşünde “Yahudilerin ayarttığı bir avuç Arap bedevisinin” ihanetinden çok daha belirleyici olan İttihatçı bazı Osmanlı subaylarının ihanetleriymiş!

Gazze ruhunu sahiplenmeyenin Çanakkale ruhundan da haberi yokmuş!

Başka neler diyor biliyor musunuz Aktay!

Çanakkale’de, Filistin, Irak, Hicaz, Yemen Cephelerinde bu milletin, Hilafet ordusunun bir parçası olarak yüzbinlerce Arap, Kürt, Hintli Müslüman şehit olmuş!

ÖNCEDEN ÇANAKKALE’DE FİLİSTİNLİLER DE SAVAŞTI DİYORLARDI!

BUNUN DOĞRU OLMADIĞI RAKAMLARLA ORTAYA ÇIKINCA, ŞİMDİ CEPHE BAZLI SAYMAYA BAŞLADILAR!

ÇANAKKALE’DEKİ 57 ŞEHİDİN SADECE 53’Ü KUDÜS VE GAZZELİYDİ!

Atay ayrıca diyor ki; Çanakkale ve Filistin cephesinde bize karşı İngilizlerin safına geçmiş Yahudiler de varmış ama bu ihanet üzerinde durulmamış hiç!

İttihatçı subayların bazılarının ihanetini Yahudilerle bağlamaya çalışıyor Aktay!

Diyor ki, “İhanet etmelerinin arkasındaki saik, Yahudilikleri mi, ırkçılıkları mı, gözü dönmüş makam düşkünlükleri mi”!

Çanakkale’de Filistin’de bize ihanet eden Yahudilerin “hatırı sayılır” bir nüfusta olduğuna dikkat çeken Atay, ihanet eden Arapları ise, “Bir avuç” olarak tanımlıyor!

Hatta Atay diyor ki; “Bugün bile ihanetlerinden dolayı suçlayıp kızdığımız Arap rejimleri onların Siyonist düzeninin bir parçasıdır”!

Arap rejimleri, Siyonist bir düzenin parçası ise, “Şeriatla yönetilen İslam devletleri” de Siyonist düzenin bir parçası mı demek istiyorsunuz?

Neyse, insan çalakalem yazınca böyle oluyor işte!

Peki Atay’ın anlattığı Filistin cephesinde durum neydi?

Gelin onu da emekli Tuğgeneral Naim Babüroğlu’nun aktarımından öğrenelim.

Babüroğlu, Birinci Dünya Savaşı dönemini en iyi anlatan Falih Rıfkı Atay’ın Zeytindağı kitabından aktarıyor!

Halep’ten ötesine Türk’ün ve Türkçe’nin geçmediğini aktaran Atay şöyle yazıyor:

“Biz Kudüs’te kirada oturuyoruz. Halep’ten bu tarafa geçmeyen şey, yalnız Türk kâğıdı değil, ne Türkçe ne de Türk geçiyor… Floransa ne kadar bizden değilse, Kudüs de o kadar bizim değildi. Sokaklarda turistler gibi dolaşıyoruz… Ticaret, kültür, çiftlik, endüstri, binalar her şey Arapların veya başka devletlerin… Türkleşmiş hiçbir Arap görmedikten başka, Araplaşmamış Türk’e az rasgeliyordum…

Osmanlı’da Müslüman azınlık olmanın Türk olmaktan daha faydalı olduğunu aktaran Atay, “Suriye, Filistin ve Hicaz’da: ‘Türk müsünüz? Sorusunun birçok kereler cevabı ‘Estağfirullah!’ idi. Bu kıtaları ne sömürgeleştirmiş ne de vatanlaştırmıştık. Osmanlı İmparatorluğu buralarda, ücretsiz tarla ve sokak bekçisi idi. Eğer medrese ve şuursuzluk devam etmiş olsaydı, Araplığın Anadolu yukarılarına kadar gireceğine şüphe yoktu” diye aktarıyor!

Hani Yenişafak’ta Aktay, Çanakkale’de Filistinliler de savaştı diyor ya, bakın, Falih Rıfkı Atay nasıl yazıyor:

“(25 Nisan sabahı) Arıburnu önlerinde deniz yüzlerce gemiyle örtülmüştü. Top sesleri aralıksız devam ediyordu. Vadi, cepheden gelen yaralılarla dolmaya başladı. İlerimizdeki 77. Arap alayından kaçan çok sayıda Arap erinin çadırda saklandıklarını ve nargile içmekte olduklarını gördük…”

Asıl gerçek, tarihi belgelerde yazıyor!

Günlük siyasete alet edilmeye çalışılanlara itibar etmeyin!