Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Özcan YENİÇERİ
Özcan YENİÇERİ

Cami avlusundaki devlet!

Yer Kocatepe Camii avlusu. Şehit Piyade Astsubay Mahmut Özdemir, devletin zirvesinin katıldığı cenaze töreniyle son yolculuğuna yollanmak üzere toplanmış. Cenaze namazı için caminin avlusuna girmek isteyen, içinde şehit yakınlarının da bulunduğu gruba polis barikat kurarak izin vermiyor. Grubun namaza sokulmaması üzerine vatandaşlar, polisle karşı karşıya geliyor.

Cami avlusunda vatandaşların yer aldığı bölüm ile şehit ailesi, basın ve protokolün bulunduğu bölümün polis barikatıyla ayrılmasına halk büyük tepki gösteriyor. Şehidini son yolculuğuna uğurlamak için gelenlerle polis arasında itişme/kakışma ve arbede yaşanıyor. Sonuçta Türkiye’ye yakışmayan görüntüler ortaya çıkıyor. Cami avlularındaki bu görüntüler -her şey bir yana- en azından vatan için al bayrağa sarılmış şehitlerin ruhunu rencide etmektedir. Üzülerek ifade etmek gerekir ki, polis, Mehmetçikle çatışmaya girerek ölen PKK’lı teröristlerin defnedilmesi sırasında gösterdiği müsamaha ve anlayışı çoğu kez şehit yakınlarına karşı göstermiyor.

Bunun ilginç örneklerini her gün gazetelere yansıyan haberlerde okumak mümkündür. İşte böyle bir haber: Gazetelerde şehit binbaşının kamyonetle buna karşın askere kurşun sıkan teröristin ambulansla taşınan fotoğrafları yan yana basılıp, haklı olarak “Nasıl bir Türkiye olduk?” soruları sorulmaktadır. Gazetede iki fotoğraf da yan yana konulmuş ve altına şunlar yazılmış: “Şehit Binbaşı Murat Özyalçın’ın naaşını, bavullarıyla birlikte kamyonet kasasına koymak saygısızlığı henüz hafızalardan silinmezken, Tunceli’den gelen haber isyan ettirdi. Tunceli’nin DTP’li Belediye Başkanı Songül Erol Apdil, vatan evlatlarına kurşun yağdırırken öldürülen teröristin cenazesi için, belediye ambulansını tahsis etti”. Bu tablonun herhangi bir savunusu olabilir mi? Bu nasıl bir duyarsızlıktır? Birilerinin bunları açıklaması gerekmez mi?

Teröriste ambulans tahsisinin ve cami avlularında yaşanan arbedelerin her ikisi de, şehitlerin ruhunu rencide etmektedir. Bu davranışların hiçbir makul açıklaması da olamaz. Şehit cenazelerinin siyasi istismar konusu yapıldığını düşünerek, cami avlusundaki rezaletleri savunanlar yanılmaktadır. Cami avlusunda kameralı tespit yapmak, “şehitler ölmez, vatan bölünmez” sloganı atanları yakalayarak, onlara provokatör muamelesi yapmak, kamu düzenini sağlamak değil, işgüzarlıktır. Bir takım yetkililer, kendilerini o görevlere atayan hükümet erkânının, sözde cami avlusunda protesto edilmesini engellemek için bu tür işgüzarlıkları sergilemektedir. Hani ortada seçim de kalmadı ki, birilerinin şehit cenazelerini siyasi amaç için istismar ettiği masalının arkasına saklanılsın!

Cami avlusunda slogan atmak, bağırmak, intizar etmek veya ağlamak doğru davranış biçimleri değildir. Gönül ister ki bu tür sahneler hiç yaşanmasın. Şehidin başucunda onu son yolculuğuna uğurlarken metin, vakur, ağır başlı bir biçimde herkesin ilahi görevini yapması çok daha makbuldür. Ancak, şehit tabutları çoğu kez aklın ve sağduyunun yerine, duyguları geçirebilmektedir. Bu da son derece doğal bir insani haldir. Duygu ve acının yoğun olduğu bir ortamda atılan herhangi bir sloganı bahane ederek şehidine son görevini yapmaya gelen insanların üzerine güvenlik güçlerini sürmek en hafif tabiriyle haddini aşmaktır.

Askere davulla zurnayla yolladığı evladını al kanlara bulanmış, al bayrağa sarılmış bir biçimde teslim alanların bu duruma isyan etme hakları vardır. Vatan evlatlarının sağ salim aile ocağına dönmelerini sağlayamayanların da en azından buna katlanmak mecburiyetleri vardır. Güvenlik yetkililerinin bu tür yakınmalara karşı toleranslı olmaları gerekirken, şehit yakınlarının tepkilerini bastırmaya, seslerini kısmaya, hele hele onları tartaklamaya kalkmaları düşündürücüdür. Birileri cami avlularında şehit yakınlarını zapturapt altına alacak tedbirleri düşünmek yerine, terörizmi yok edecek düzenlemeleri düşünmelidir.

Devlet devletliğini cami avlusunda, şehit yakınlarına karşı değil; dağlarda terörist ve bölücülere karşı göstermelidir. Unutulmasın ki, vatanın vatan kalmasını sağlayanlar, onca olan bitene karşın hâlâ “en büyük asker, bizim asker” “Şehitler ölmez vatan bölünmez”, “Kahrolsun PKK” ve “Askere uzanan eller kırılsın” diyenlerdir.

Yazarın Diğer Yazıları