Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Hüseyin Macit YUSUF
Hüseyin Macit YUSUF

"Burası bağımsız bir cumhuriyet"

Kıbrıs sorununa çözüm bulmak amacıyla sürdürülmekte olan müzakerelerden sonuç alınmasının mümkün olmadığını söylemekten, yazmaktan usandık ve bıktık. Rumun Kıbrıs’ın tamamını Yunan yapma dışında hiçbir çözümü kabul etmeyeceğini bilmeyen yoktur. Barış meleği ve uzlaşmacı lider olarak lanse edilen Hristo-fiyasko’nun azılı bir EOKA sempatizanı ve Enosis için yemin etmiş bir siyasi olduğu da bilinmektedir. Hristo-fiyasko kendisinden önce görev almış tüm Rum liderler gibi hareket etmektedir. Faşist EOKACI’dan sonraki liderler de farklı olmayacaktır. Bu tesbiti yaptıktan sonra değil New-York Greentree, dünyanın neresinde olursa olsun ve hatta Mars’ta dahi müzakere yapsanız sonuç alamayacağınız kesindir.
2. Greentree Zirvesi de bu nedenle sonuç alınamadan bitmiştir. Mart ayı sonunda BM Genel Sekreteri Kıbrıs Özel Danışmanı Alexander Downer’in yazacağı rapor doğrultusunda BM Genel Sekreteri Ban ki Mun uluslararası konferans çağırıp çağırmayacağına karar verecektir. Downer’in rolü önem kazanınca Rum tarafındaki çeşitli siyasi odaklar, Downer üzerinde manipülasyon oyunlarına hemen başladılar. Downer’in raporunun müzakerelerde olumsuz olan tarafı işaret edeceği ve bu nedenle Rum tarafının daha şimdiden panik içinde olduğu görülmektedir. Rum yolun sonuna gelindiğini artık anlamıştır. Bu arada Hristo-fiyasko’nun görüşmecilik görevinden alınmasını isteyenler vardır. Bu aslında Rum tarafının yeni Bizans oyunları peşinde olduğunu göstermektedir. Hedef zaman kazanmaktır. Görüşmeci kim olursa olsun sonuç değişmeyecektir. Normal şartlarda Mart sonunda yazılacak Downer Raporu’nda Türk tarafı olarak çekineceğimiz bir durum yoktur. Ama normal şartlarda.. Emperyalist güçlerin dayatmasıyla hiç de hoşnut olmayacağımız bir raporla karşılaşmamız olasılık dışı değildir. Dolayısıyla önümüzdeki süreçte diplomatik yollarla rapor konusunda önemli çalışmaların, girişimlerin yapılması şarttır. Anavatan Türkiye’nin tüm büyükelçilerinin, Rum tarafının uzlaşmazlığını bulundukları başkentlerde yetkililere anlatmaları önemlidir. BM Güvenlik Konseyi Daimi Üyeleri ne yazık ki önyargılı bir şekilde şimdiden Rum tarafının yanında yer almaktadırlar. İngiltere ve Amerika dışındaki Fransa, Rusya ve Çin açıkça Rum tezlerini desteklediklerini geçen günlerde açıklamıştır. Anavatan Türkiye’deki AKP hükümeti ve Türk Dışişlerinin önümüzdeki süreci ustaca kullanması gereklidir. Kararlı olmak şarttır. Kıbrıs millî davamızın bilinen çizgisinden sapmamak gereklidir. Bu kritik süreçte geçen günlerde kaybettiğimiz KKTC Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın çizgisinde diretmek gereklidir.

***


Bana göre müzakerelerin devamı kesinlikle önlenmelidir. Müzakerelere devam edilecekse de Denktaş’ın 11Nisan 2009 tarihinde Yeniçağ gazetesindeki köşesinde “BM aktif olmalı mıdır?” yazısında belirttiği uyarılara kulak verilmelidir:
“... Ben burada BM’nin daha aktif rol alması konusuna değinmek istiyorum. BM Genel Sekreteri, Güvenlik Konseyi kararlarını uygulamakla sorumludur. Bu kararlar Rum’un lehine, bizim aleyhimizedir. En başta KKTC tanınmamakta, Rum’un 1963’de yerle bir ettiği Kıbrıs Cumhuriyeti var sayılmakta ve bu yıkımın sorumlusu da, Anayasaya rağmen, meşru hükümet addedilmektedir. Geçmişten bugüne kadar gelip geçmiş Genel Sekreterler Kıbrıs meselesinin hallinde yardımcı olamamışlarsa bunun nedeni, Güvenlik Konseyi kararları ile ellerinin bağlanmış olmasıdır. Böyle bir makamı Kıbrıs görüşmelerinde daha aktif olmaya davet etmek bence yanlıştır. Türkiye’nin milli çizgisini teşkil eden ” İki eşit halk, iki devlet ve garantilerin fiili ve etkin şekilde devamı “ konusunda Genel Sekreter, bu gerçekler doğrultusunda ağırlığını koyamaz. Şimdiye kadar koyamadığı gibi. En çok yapacağı ” kurucu devletler “, ” egemence uygulama “ gibi uyduruk deyimlerle bizi yeni bir Annan Planı formatına zorlamaktır, tabii Rumların kabul edebilecekleri değişikliklerle.
Bizim Genel Sekreterden ve Genel Sekretere talimat veren ABD-İngiltere gibi ” ilgililerden “ istememiz gereken tek bir şey vardır, o da tam tarafsızlıktır! Bu da zor bir iş değildir. Rum tarafına ” 1960 Antlaşmalarına göre Kıbrıs’ın tamamının ve özellikle Türk ortağınızın hükümeti veya idarecisi değilsiniz ve olamazsınız “ sözünün söylenmesinden ibarettir. Aksi takdirde Genel Sekreterin daha aktif rol alarak görüşmelere müdahalesi Türk haklarının Annan Planında olduğundan da gerilere gitmesine hizmetten başka bir şeye yaramayacaktır. Bilinmesinde yarar vardır.”

***


Liderimiz Denktaş’ın yazdıkları ve söyledikleri çok nettir. Çözüm muhakkak iki ayrı halk ve bunların egemen devletleri arasında olmalı, iki bölgeli, iki kesimli ve Anavatan Türkiye’nin etkin ve fiili garantisine dayanmalıdır. İçinde KKTC’nin olmadığı hiçbir anlaşmaya onay verilmemelidir.
KKTC Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın ölüm döşeğinde iken, yanında bulunan kızı Ender Vangöl’e “Hristofyas’a söyle burası bağımsız bir Cumhuriyettir” demesi yetkili her makama yön göstermeye yeterlidir.

Yazarın Diğer Yazıları