Bu yazı hayalleri olan bir vatandaşın isyanıdır
Bu yazıyı sadece bir gazeteci olarak değil aynı zamanda hayalleri karanlığa gömülmüş bir vatandaş olarak yazıyorum.
Özellikle son 3 yılda öyle bir hâle geldik ki hayal kurmak, bir şeylere umutla bağlanmak imkansız oldu.
Tabi ki bütün her şey son 3 yılda olmadı. Bunlar 20 yıllık AKP iktidarının eseri…
Ekonomiyi, siyaseti, toplumsal hayatı öyle bir şekle soktular ki yarınımızı göremez olduk.
Enflasyon aldı başını gidiyor, her şey ateş pahası. Metrobüse binerken bir 2 kere düşünmek zorunda kalıyoruz.
Henüz 3,5 ay önce evlendim. Bir gün çocuk sahibi olmayı düşünüyoruz ama bu şartlarda bir çocuğa nasıl bir gelecek sağlayabiliriz?
Akşam en çok konuştuğumuz şey geçim derdi, market alışverişleri, ay sonunu nasıl getireceğimiz…
Daha dün eşim bana “Çok streslisin, rahatla bir şekilde hallederiz” dedi. Ama ne mümkün?
36 yaşında yeni evli biri olarak ben bu kadar düşünüyorsam, 2 çocuk babası bir vatandaş kim bilir her gün neler geçiriyordur aklından tahmin edemiyorum.
Benim gençliği AKP iktidarı ile geçti. Evet, koalisyon dönemlerini de gördüm ve gerçekten 2001 krizi bile bu kadar kötü değildi.
İşin en kötüsü çöken sadece ekonomi değil.
Siyaset, toplumsal hayat, bütün sistem çöktü.
Ve iktidarın umurunda olan tek şey yeniden seçilmek… Bunun için kamuyu tarihin en büyük borçlanmasına sokmaktan bile çekinmiyorlar. Yani seçimden sonra geçecek yıllarımızı da ipotek altına aldılar.
Hiçbir zaman emekli olamayacak biri olarak söylüyorum: Artık bu sistem daha fazla yürüyemez. Bir şeylerin değişmesi lazım!
Ama nasıl?
Keskin bir siyasi anlayış gerekiyor. Bu yağma düzeni, siyasi ahlaksızlık, sürekli ötekileştiren, yok sayan, işçi düşmanı, kadın düşmanı, çocuk düşmanı bu anlayış artık son bulmalı. Ülkenin eğitimli beyinlerini yurt dışına adeta ‘süren’ bu sistemin yıkılması lazım.
MADALYONUN ÖTEKİ YÜZÜ
Şimdi gelelim madalyonun öteki yüzüne…
Madalyonun öteki yüzü de hiç iyi değil.
İktidarı yıkması gereken muhalefet adeta onlarla aynı yolda ilerliyor.
Biri çıkmış “Anayasadan Türklüğü kaldıracağız” diyor. Tamamen yasaklanması gereken tarikatlara ülkeyi tamamen teslim etmeye çalışıyor.
Biri 6 yaşında çocuğa cinsel istismarın üzerini kapatmak için “Gündemde tutmayın” diyor.
Ana muhalefet partisinin genel başkanının başdanışmanı peşmerge lideri Barzani’nin kanalına çıkmış “Özerklik gelmeli” diyor.
Peki, iktidarın saçma sapan yönetiminden bıkmış “Artık bu düzen değişmeli” diyen, yaşadığı hayata isyan eden vatandaş nereye gidecek, kime güvenecek?
Mevcut Meclis yapısı, özellikle de muhalefetin durumu ne yazık ki hayalleri olan gençlerin beklentisini karşılamaktan çok uzak. Artık herkesin kendisine bir çeki düzen vermesi lazım!
Özellikle ana muhalefet kendisine çok güveniyor “Kesin biz kazanırız” diyor ama bu şekilde devam ederlerse o kadar ‘kesin’ olabilir mi?
Bırakın başörtüsüyle falan uğraşmayı halkın gerçek sorunlarıyla ilgilenin!
Bizim hayallerimizi, umutlarımızı kendi siyasi çıkarlarınıza kurban etmeyin!
Artık, gülmek, umutlanmak ve hayallerimize ulaşmak istiyoruz ve bu seçim hepimizin son şansı.