Bu sefer tutturamadılar!
“Örümcek ağına sinekler düşer...” sözünü ömrüm boyunca önemsedim. AKP’nin “mağdur edebiyatı”na devam edebilmek için tezgahladığı oyuna düşmeyen muhalefeti kutluyorum. MHP’nin 2008 ve 2010’da ayrı ayrı verdiği önergeyi kabul etmeyerek seçim öncesinde mağduriyete sığınma taktiği direkten döndü. Takke düşü kellik cascavlak ortaya çıktı. Siyaset arenasına çıktıkları günden bu yana başörtüsünden nemalanıp, inanç sömürüsü yapan zihniyetin tutunacak başka dalı kalmadı. Üstelik TBMM’deki son tablo ayıpların en büyüğünü örtmeye de yetmiyor. CHP’li Şafak Pavey’i seversiniz, sevmezsiniz. Fikirlerine siyasi tercihine katılmasanız da fizyonomik durumu ortada. Talihsiz bir kazadan sonra protez bacakla yürüyor. İşinize gelince gece yarısı TBMM’de iç tüzüğü değiştirip muhalefetin sesini kesip, diktatoryanızı sağlamlaştırmak için her türlü oyunu yapıyorsunuz. Ama konu tamamen insani olunca verilen önergeleri reddedip Pavey’in pantolonla Meclis’e girmesini izin vermiyorsunuz!.. Ve bunun adına da ileri demokrasi adını verip insanlarımızı kandırmaya devam ediyorsunuz. AKP grubuna uzun uzun seslenmek istemiyorum. Sadece Şafak Pavey için içtüzük maddesini değiştirmemekte inat bile tarihe kara leke olarak geçmeye yeter de artar bile.
Gelelim “başımı açarak, bir daha kirlenmeyeceğim” diyen milletin vekilinin sözlerine... Bir deterjan reklamındaki “kirlenmek güzeldir” sözüyle cevap verip, polemiğe girmeye niyetim yok. Söz konusu ruhun kirlenmesiyse Allah sizi affetsin... Kirli bir ruhu temizlemek için bir kaç metrelik örtü yetmez. Bin defa hacca gitmek de temizleyemez o ruhu... Dünyanın bütün topraklarını deterjan yapıp okyanus sularıyla yıkasanız da kirlenmiş ruhu bembeyaz yapamazsınız. Ameller ve niyetler konusuna girersek hiç biriniz çıkamaz. Allah’ın emri ile örtündülerse neden daha önce yapmadıklarını sormayacağım. Parti emri ile örtündülerse Allah ıslah etsin temennisinde bulunacağım hepsi o kadar.
1980’den önce başörtüsü meselesi yoktu. 80 darbesinin getirdiği “Yeşil Kuşak Projesi”ni Türkiye’de ilk fark eden kuşak bizim yitik kuşağımızdır. Bu yüzden üniversitelerde başörtüsü eylemlerini ilk biz yaparken, Erdoğan ve şürekası seyrediyor, siyasi olarak semiriliyorlardı. Polisin copunu biz yerken meydanda hiç biri yoktu... Kafalar yasa ile örtülüp, açılmaz. Bunu büyük önder Mustafa Kemal Atatürk TBMM’de gerçekleştirmiştir. Yasaklayan bir tek yasa yoktur Gazi’nin döneminde yüreği yeten açıp okusun... Bu işin suistimalini yapmayı siyasi ideal olarak gerçekleştirenlere soruyorum. Başörtüsünü kamu alanına soktunuz. Rahatladınız mı?
Cenab-ı Allah’ın affı sonsuzdur. Bir tek kul hakkını affetmez. Bir daha kirlenmeyeceklere söylenecek çok şey var. Kız kardeşi 12 yaşından beri örtünen CHP’li Muharrem İnce, “Örtünmek dinin emridir diyor Başbakan. Peki bir tane mi dinin emri? Yetimin hakkını yememek, ihaleye fesat karıştırmamak, milletin içine nifak sokmamak dinin emri değil midir? Ölülerinizin arkasından kötü konuşmamak dinin emri değil midir?” sorularıyla devam edelim. Ve en önemlisi Müslüman’lık adına Müslüman kanı dökülmesine vesile olmak, teşvik etmek, göz yummak ne demektir? Irak’ta 1,5 milyon Müslüman öldürüldü iktidarınız boyunca, Suriye’de iki yüz bin Müslüman katledildi? Tecavüze uğrayan, sakat kalanı evini-barkını terk edeniyle on milyondan fazla komşu Müslüman’ın ahı kirletmedi mi ruhunuzu?
Siz ey “başımı açmayarak, bir daha kirlenmeyeceğim” diyenler! Bu durumda başını açanlar kirlenmiş midir? İnanç üstünde öbürünü kirli ilan edebilmek kimin haddi olabilir?
Evet muhalefet bu kez, AKP’nin her zaman oynadığı “mağdur edebiyatı” tezgahına düşmeyerek heveslerini kursaklarında bıraktı. İlk defa tutturamadılar...