“Bu milletin başka ordusu mu var”
Balyoz Davası’nda 16 yıl hapis cezasına çarptırılan Dr. Kurmay Kıdemli Albay Aytekin Candemir’in Hasdal Askeri Cezaevi’nden yolladığı 7 sayfalık mektup, diğer muvazzaf ve emekli subaylardan gelenler gibi sitem dolu.
En ağırına giden, “bu milletin ordusuna mensup subayların” -haklarındaki iddialar TCK’nın 147. maddesi ile 3713 sayılı Terörle Mücadele Yasası’nın 5. maddesinde geçtiği için- “terörist” suçlamasıyla karşı karşıya kalması olmuş Aydemir’in.
Yazdıkları, “davanın ve kararların adil ve hukuki olduğu yönünde algı yaratmaya girişenlere” cevap gibi. Ha bir de kararın hemen ardından “Adil bir yargılama olmadı diyemem” diyen dönemin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’e...
Aydemir, “Ülkemizde, askerle bir hesaplaşma sürecidir aldı başını gidiyor. Bazıları ortada olmayan fiiller ve sahte belgelere göre askere hesap sorulmasını ister ve beklerken, kimileri de ’askere yapılanları en hararetli kim alkışlayacak yarışması’sürdürmekte... Tamam da, darbe ve darbeler süreci ile hesaplaşıyoruz derken, bu yargılamanın evrensel hukuk kurallarına uygun ve gerçekten adil olduğunu konusunda başta bizim ve toplumda herkesin ikna edilmesi gerekmiyor mu?” diye soruyor.
“Askeri vesayete son verecek bir ibret yaratma misyonu” uğruna yapılan ve ayrıntılarını daha önce bu sayfada belki onlarca kere yayımladığımız “hukuksuzlukları” anlatıyor detaylarıyla;
- Soruşturma safhasında savcılık makamınca şüpheli/sanıklar lehine olan bilirkişi raporlarının saklandığını,
- Şüpheden sanık yararlanır ilkesinin görmezden gelindiğini,
- Kimilerinin Türkiye’de olmadıkları
dönemde toplantı ve plan yapmakla suçlandığını,
- Kovuşturma aşamasında savunmanın istediği tanıkların çağrılmadığını, aralarında eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneraller Yaşar Büyükanıt ve İlker Başbuğ ile şimdiki Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Bekir Kalyoncu’nun da bulunduğu 31 tanığın ise sanıklar lehine olan ifadelerinin dikkate alınmadığını,
- 1’inci Ordu Plan Semineri’ne “Gözlemci” olarak katılan general ve subayların “Balyoz Darbe Planı ve paralelinde hazırlandığı iddia edilen Suga, Çarşaf, Oraj vs.”nin seminerde görüşülmediğini beyan ettiklerini,
- Savcılık mütalaasında “şüphelilerin plan semineri adı altında bir araya geldikleri ve darbe planını görüştükleri” nin ifade edilmesine karşın, plan seminerine katılan 162 kişiden sadece 49’unun Balyoz’da yargılandığı, ceza alan diğer 280 kişinin seminere katılmadığını,
- Aralarında OrtaDoğu Teknik Üniversitesi, Yıldız Teknik Üniversitesi, Boğaziçi Üniversitesi, İstanbul Teknik Üniversitesi, Amerikan Arsenal Consulting ve Cyber Diligence Şirketleri ile Alman Gramberg Vogel’in de bulunduğu kurumların hazırladığı, “dijital verilerin sahte olduğunu” ortaya koyan 33 bilirkişi raporunun, 1500’ün üzerindeki maddi hatta, aykırılık ve çelişkinin görmezden gelindiğini,
- Sanıkların avukatların olmadığı ortamda konuşmaya zorlandığını,
- Delillerin değerlendirilmesi aşamasının geçiştirildiğini,
- Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, mevcut kanunlar ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin eşitlik, tarafsızlık, adil yargılanma hakkı, tavırlı önyargılı olmamak, nesnel gerçekleri görmek/ona göre davranmak ve masumiyet karinesi gibi en temel haklara riayet edilmediğini,
Ve bütün bu “hukuksuzluklara” karşılık sadece “birbiri ile çelişen 2 TÜBİTAK Raporu, Polis Raporları ve Tutanakları” nın dikkate alındığını bildiriyor.
Sonuç;
Aydemir’e göre “Balyoz” ile “Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Muharebe Gücü etkisiz hale getiriliyor!”
Devamını onun kaleminden okuyalım:
“Özellikle Mavi Vatan dediğimiz çevre denizlerimiz ve açık denizlerde çıkarlarımızı korumak ve kollamakla görevlendirilmiş Deniz Kuvvetlerimiz tamamen etkisiz hale getirilmiştir.
Bu milletin gözbebeği TSK’yı hedef almış bir komplo var ortada ve bu çok açık, ne kadar acı değil mi?
Türkiye bugün maalesef; eşine, bir üçüncü dünya ülkesinde dahi rastlanmayacak, olmayacak bir biçimde sahtecilik yapan düzmece dijital veriler hazırlayarak Ordusuna tuzak kuran çetenin izini sürmektense, subaylarımızın söylediklerini, haykırışlarını ve çığlıklarını duymayarak ve içeri atarak, tecrübeli ve birikimli, liyakatli personelimizi, Ordumuzu ve Donanmamızı heba etmek yolunda süratle yol almaktadır.
Soruyorum...
Bu Millet’in başka Ordusu, başka Donanması mı var?”