Bu kadarı Vatikan'daki papa seçiminde olmaz

Kastamonu mitingi...
***
Camiye tesettüre hakaret ettiler. CHP adayı Allah’ın ayetine sinir bozucu diyor. Allah-u Teala’ya dil uzattı. Diyor ki, statükocuların Allah’ı Ankara’dadır. Hâşâ diyorum, Sübhanallah diyorum. Allah mekândan ve zamandan münezzehtir diyorum. Rabbimin mağfiretine sığınıyorum. Yaratan’a saygısızlıktır, benzetmesini bile yapamazsın. Müslümanlardan özür dilesin.
***
Amasya mitingi...
***
İtikadımıza ters konuşuyor. Hata yapmaktan Allah’a sığınırım. Ne diyor biliyor musunuz, statükonun Allah’ı Ankara’da oturuyor diyor. Teşbihi bile mümkün değil. Kendisi Alevidir. Benim sevdiğim kadar Hacı Bektaş-ı Veli’yi sevemez, istismarını yapar. Bir zamanlar dedim ki, Alevilik Hazreti Ali’yi Kerremallahu Veche sevmekse, ben Alevilerden daha çok Aleviyim. Allah’a şirk anlamına gelen, Yaratan’ı böyle edepsizce ağzına alana susmam. Bizim erkanımız, ahlakı Muhammedi ve edebi Ali’dir. Bu ülkede ezan CHP sayesinde okunuyor diyor. Ezanı, Tanrı Uludur diye okutan bunlar yaaa... CHP’li belediye camiye hakaret içeren sergiye ev sahipliği yapıyor. Milletvekili adayı, güya bilimkadını, Allah’ın ayetine sinir bozucu diyor. Behey kadın, biraz izan sahibiysen, vasiyetnameni yaz, de ki, böyle böyle, utanç vericidir, ben böyle bir tabutla kalkmak istemiyorum de, dürüstsen bunu yap. Allah ıslah etsin. Güzel bir söz var, et tekrar-u ahsen velev kane yüz seksen, güzeli tekrarda 180 kere bile olsa fayda vardır.
***
Osmaniye mitingi...
***
Bu canı veren Allah. Bu canın sahibi Allah. Demir ağlarla öreceğiz inşallah. Ayaklarımız yere basıyor evelallah. Dualarınızın himmetiyle güçlüyüz.
Allah yar ve yardımcımız olsun. Bu millet Cumhuriyet’ten eskiyiz diyenleri niye iktidara getirmiyor, neden, çünkü benim milletim, hani güzel söz vardır ya, Müslüman bir sokulduğu delikten bir daha sokulmaz...
***
Bırak demokrasiyi...
Vatikan’daki papa seçimlerinde bile “kutsal” bu kadar kürsüye taşınmaz.
***
Bi de şu var...
***
Halk arasında yaygın şekilde kullanılan “statükonun Allah’ı” gibi ifadelerin, elbette siyasiler tarafından miting meydanlarında kullanılması yanlıştır. Ancak, vazgeçtik siyasetten... “Bu statta Galatasaray’ın bir Allah kuruşu yok” lafını kim söyledi? Alex de Souza mı?
Yılmaz Özdil/Hürriyet

+++

Ahmet Tezcan
sen bir müfterisin

Sen bir müfterisin Ahmet Tezcan!
Yalancının
tekisin.
Çamurcusun.
Almışsın eline bir çamur, internet sitelerinden ve televizyon ekranlarından o çamuru bana bulaştırmaya çalışıyorsun.
Delilsiz, belgesiz, dayanaksız sallıyorsun da sallıyorsun.
Seni mahkemeye falan vermeyeceğim, buna değmezsin.
Sadece anlayabileceğin ve gayet alışık olduğun bir dille meydan okumakla yetineceğim:
“Seni iddianı ispata davet ediyorum.
İspatlayamazsan şerefsizsin ve alçaksın.”
Ahmet Hakan / Hürriyet

+++

GÜNÜN SÖZÜ
The Economist dergisi Türk ekonomisinin aşırı ısındığı uyarısında bulunmuş.
Zengin için fark etmez, neticede yanan yine gariban vatandaş olur...
Haldun Ertem

+++

Perşembenin gelişi açılımdan belliydi
Bundan 22 ay önce, “Demokratik açılım adlı ünlü taviz paketi açılırken toplumun aklı başında kişileri görünen köyü haber verdiler... Dediler ki:
- Terörü bitirmeden teröristle pazarlık yaparak barışı sağlayamazsınız.
- Terörle müzakere değil mücadele etmek gerekir...
- Terör tehdidi altında atacağınız her adım karşı tarafça taviz olarak kabul edilecektir. Vereceğiniz her tavizin ardından yeni talepler gelecektir. Talepleri karşılayamadığınız anda pusuda bekleyen terör yine azacaktır.
AKP’nin hem politikası yanlıştı hem süreci yönetemedi. Durum bugün açılımın yapıldığı 2009 yılı Temmuz’undan çok daha gergin ve kritiktir.
30 Nisan tarihinde Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan habere bakalım:
”Avukatlarıyla görüşen terör örgütü lideri Abdullah Öcalan BDP, DTK ve Kandil’e çağrıda
bulundu:
“Öyle konuşmakla olmuyor. Kendinize güveniyorsanız işte Yemen’deki, Tunus’taki örnekleri görüyorsunuz, ben sizi tutmam, Gücünüz yetiyorsa hazırlığınızı yaparsınız, demokratik özerkliği kurar, hayata geçirirsiniz...”
Resmen bir isyan ortamındayız...
Terör sorununu çözme işini Kandil dağından başlatmadıkça başarıya ulaşmanın imkanı yoktu. Ancak dostunuz ABD izin vermedi. Sizin çok başarılı dış politikanız da onları iknaya yetmedi. Açılım diye açtığınız paket zaten boştu. Üstüne Habur skandalı gelince Türk halkını ayağa kaldırdınız, işin olacağı varsa olmamasını garantilediniz.
Sizin bir Güneydoğu politikanız yoksa, ABD’nin ağzına bakıyorsanız, terör örgütüne kah cesaret verip kah geri çekilerek, kah ileri giderek sadece tahrik siyaseti güdüyorsanız... Sonuç da elbet bu olacaktı.
Melih Aşık / Milliyet

+++

SİZDEN GELENLER

Denizler Amerika’ya karşı Vietnam Bağımsızlık Mücadelesini hararetle desteklediler. Aynı yıllarda Samsun’dan Ankara’ya Mustafa Kemal adıyla yapılan yürüyüş en büyük ve en önde Türk bayrağıyla 23 Nisan günü eski meclis binası önüne gelindi ve İstiklâl Marşı ile eylem sonuçlandı.
Mahkemelerde Denizler, Amerikan emperyalizmine karşı bağımsızlığı, faşizme karşı Devrim Davasını savundular. Devrimciler, mahkeme heyeti generallerini; Mustafa Kemal Atatürk’e ihanetle suçladılar. Denizler Atatürk’ün “Bursa Nutku” ve “Gençliğe Vasiyetine” sahip çıktılar. Faşist mahkemelerde Teslim Töre, Yusuf Küpeli ve Kızıldere katliamından tek sağ kurtulan Ertuğrul Kürkçü, Demirel’i “ilerici ve demokratlığın şahı” ilan ettiler. Zaten bu ruh haliyle bu gün de bunlar ABD ve AB emperyalizmine toz kondurmuyorlar.
6 Mayıs 1972’de 68’in bu üç devrimci fidanı ölüm darağaçlarında bile eğilmediler. Son sözleri “Yaşasın bağımsız Türkiye, yaşasın Kürt-Türk kardeşliği, yaşasın işçi ve köylülerin birliği, kahrıolsun Amerika, kahrolsun emperyalizm, kahrolsun faşizm ” şeklinde son buldu.
Yıllar sonra askeri savcı Baki Tuğ ve 12 Mart hâkimleri şunu söylediler. “Deniz Gezmiş ve arkadaşları pişmanlık gösterseydiler daha hafif bir cezayla kurtulabilirlerdi”. Burada gerçek tablo 68’de kitle eylemleri, 71’de ise faşizm kazanmıştı. Bu güne kadar Hakim sınıf temsilcileri ve dönekler 68 eylemlerine ve devrimcilere hep 71 eylemlerini göstererek 68’e saldırmaları boşa değildir.
Süleyman Çelikcan

+++

Anıları önünde saygıyla eğiliyoruz. Işıklarıyla geleceğe bileniyoruz. Yaşasın Tam bağımsız Türkiye...
Gazanfer Eryüksel

+++

Alimden yoksun olunca...
Türkiye’de din konusunda tam sağlıklı açıklama yapacak donanımlı din adamı yetiştiremediği gibi, Arapça bilmeden yorum yazanlarla 1400 yıl öncesinin kurallarıyla günümüzü değerlendirenlerle nasıl çözebiliriz ki?.
Keşke yüzlerce imam yetiştireceğimize ülkeyi aydınlatacak on tane âlim yetiştirebilseydik veya yetişenlere gereken özeni gösterebilseydik.
Sorgularken dini eğitimi veren kişiler kadar dini eğitimi alan kişilerde önemlidir, sorgulanmaması, öğrenmek için caba harcanmaması, araştırılmaması, körü körüne inanılması, sorgulamayan veliler kadar, yetkililerde, tepkisiz kalan toplumda sorumludur.
Sacide Erçetin

+++

Freni patlamış kamyon
Bir; kamyona yön verebilirsiniz. Çok önemli ve son derece hassas bir konu olmasına rağmen neredeyse hiç tartışılmayan “Başkanlık Sistemi”, bu yön vermenin en ideal şeklidir aslında. Çünkü; Başkanlık Sistemi, aynen ABD’de olduğu gibi yerel yönetimlerin ön plana çıkartılması ve yetkilerinin artırılması demektir. Bir başka deyişle; “eyalet sistemi” dir. Yani, Apo’nun “Demokratik Özerklik” projesidir ve Apo’nun şimdilik (!) istediği tam da budur. İkinci yol; kamyonun gidiş güzergâhının önüne kuvvetli bir set çekmenizdir ki, bu saatten sonra bu seçenek oldukça zordur, hatta imkânsızdır. Çünkü artık, el-kol çoktan kaptırılmış, fren uzaktan kumanda ile çoktan patlatılmıştır.
Sabahattin Talu

+++

Erdoğan’a uyarı
Çirkin girişim sonrası RTE halkın karşısına çıkınca ne kadar cesur olduğunu ifade etmek için Menderese sığınarak onun iki gömlekten bahsettiğini söyledi. Aslında o cümle Menderes’e ait değil Turgut Özal’a aitti. Bir de “Allah’ın verdiği bir can var” cümlesi de kongrede suikast girişimi yaptığı Özal’ın cümlesinin tıpkısının aynısıydı.
İlhan Turalı

+++

ABD’nin silah sesleri
Terör örgütü, Devletin ağır silah donanımlı, eğitimli polis gücüne baskın veriyor.
Ankara kırsalından gelen kaleşnikov sesleri Ankara’dan dinlenebiliyor...
15 Mayıs 1919’da, Amerika, Fransa, İngiltere ve İtalya’nın desteğiyle İzmir’e çıkıp Anadolu içlerine ilerleyen Yunan’ın silah sesleri de bir zamanlar Ankara’dan, Meclis’ten duyulmuştu.
O zamanlar Ankara’da Meclis vardı, lider Mustafa Kemal vardı, dert değildi, dert de olmadı...
Bugün Ankara’da neyin olduğuna herkes, hür iradesiyle kendisi cevap vermeli; ancak, yine meclis var, lider var gibisinden yanlışlara düşmeden!...
Yakup Yavuzer

+++

Halk siyaset kurumunun siyasilerin önünde yürüyor. Halk inançlı, ya siyaset kurumu, siyasiler değişecek, ya da halk onları değiştirecek. Halk devletiyle barışık milletin değerlerine saygılı siyaset adamlarını arzuluyor. Yarınlarımız, Halkı anlayan, kavrayan halkın içinden olan siyasilerin olacaktır.
Nuri Yüceer

Yazarın Diğer Yazıları