Bu İsrail’le barış olur mu?
Orta Doğu’da barışın önündeki en büyük engel İsrail’dir. ABD yarı utangaç yarı çekingen bir biçimde İsrail’e “artık barış yapsak” diyor. Türkiye ise “arabulucu ben olayım” diye bastırıyor. İsrail’in aklı fikri ise başka şeylerdedir. O, Yahudi hâkimiyetini ebed müddet kılabilmek için Filistin topraklarında yerleşip, genişlemek amacındadır. Bunun için İsrail, işgal ettiği topraklara Yahudi nüfusu ihraç etmeye ve Filistinlileri bulunduğu yerlerde askeri gücün yanında sivil gücüyle de işgal altına almaya çalışmaktadır. Filistinlilere ise “öğrenilmiş çaresizlik” içinde etkisiz öğe olarak İsrail’e tabi yurttaşlar olmaktan başka çıkar yol bırakmamaya çalışmaktadır. Filistinliler FKÖ / Hamas ayrıştırmasıyla güçten düşürülürken, İsrail mümkün olduğu kadar işgal ettiği topraklarda yaygınlaşmaya çalışmaktadır.
İsrail barıştan korkmaktadır!
İsrail, bölgede yüz yıl önce başlayan göçle kurulan kargo ve suni bir devlettir. Varlığı savaşa, çatışmaya ve gerilime bağlıdır. Orta Doğu’daki her savaş ister yenilgi isterse galibiyetle sonuçlansın, sonuçta bundan İsrail güçlenerek çıkmaktadır. Bu nedenle bölgede şu veya bu biçimde sağlanacak barış, İsrail’in kurulduğundan bu yana yürüttüğü el koyma, genişleme, işgal ve etnik temizlik faaliyetlerini engelleyecektir. Bu yüzden sağlanacak herhangi bir barışı, İsrail, İran’ın atom silahına sahip olmasından daha tehlikeli görmektedir.
İsrail söz konusu olunca!
ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden, İsrail’e yaptığı ziyaret sırasında “Her şart altında ABD, İsrail’in yanındadır!” söylemini henüz söylemişti. İsrail ise ABD’yle alay eder gibi Joe Biden bölgede iken Doğu Kudüs’te bin 600 yeni yerleşim yeri daha inşa etme kararı almıştır. İsrail’in, stratejik çıkarları söz konusu olduğunda ABD dahil hiçbir gücü takmadığı ortadadır.
Söz konusu İsrail olunca ABD hep aşağıdan alan ülke olmuştur. Buna rağmen ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, cuma günü İsrail Başbakanı Netanyahu’ya telefon ederek, ‘bizi küçük düşürdünüz’ diye sitemde bulundu. İsrail’in Washington Büyükelçisi Michael Oren da gelişmeler üzerine iki ülke ilişkilerinin ‘son 35 yılın en ciddi kriziyle karşı karşıya olduğundan’ söz etti.
Gücü İsrail’e yetmeyenler!
Bu arada Rusya, ABD, BM ve AB’den oluşan Orta Doğu Dörtlüsü, Moskova’da yaptığı son toplantıda İsrail’e, yeni yerleşim yerleri inşa edilmesiyle ilgili tüm planlarını dondurması çağrısında bulundu. Ayrıca İsrail’in Doğu Kudüs’te bin 600 yeni yerleşim yeri inşa etme planını kınadı. BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun, İsrail’e “Yıkım ve tahliyelerden de kaçının” diye açıklamada bulunarak son gelişmelerin Filistin ve İsrail arasındaki dolaylı görüşmelerin başarı umudunun çökmesine neden olduğunu vurguladı. İsrail’in Orta Doğu Dörtlüsü’nü ciddiye alması söz konusu değildir. Bu nedenle de Orta Doğu Dörtlüsü’nün yaptığı çağrıları ancak vaziyeti idare etmek için kullanacaktır.
İsrail istemediği sürece ne barış ne de savaş olur. İsrail, barış görüşmelerini vaziyeti idare etmek ve dünya kamuoyunu meşgul etmek amacıyla kullanmaktadır. Gerçek budur. Filistin savaştan, İsrail barıştan korktuğu sürece, Orta Doğu’da barış sağlamak mümkün olamaz. İsrail garnizon devletidir ve barış diye de bir sorunu yoktur. Böyle bir İsrail ile barış yapmak da mümkün değildir.