Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Hüseyin Macit YUSUF
Hüseyin Macit YUSUF

Bu düzene boyun eğmeyeceğiz...

Son dönemde gördüklerimiz, duyduklarımız, okuduklarımız yani kısaca yaşadıklarımızın iğrençliği karşısında normal bir insanın isyan etmemesi mümkün değildir.
Kıbrıs’ta emperyalizmin ve onun uşaklarının, işbirlikçi kalleşlerin, yıllardır adada Türklüğün kökünü kazımak için yaptıklarını bilmeyen yoktur. Asırlardır Kıbrıs’ta Türklüğün devamı için, ezan sesinin kesilmemesi için verilen kutsal mücadelemiz bugün de devam etmektedir. Emperyalizm kendi çıkar ve amaçları doğrultusunda sinsi sinsi çalışmalarını yürütmektedir.
Kıbrıs Türk’ü varoluş mücadelesini ve binbir meşakkatle kurduğumuz devletimiz KKTC’nin ilelebet yaşaması için mücadelesini Anadolu’daki kardeşlerimizden aldığımız destekle sürdürmekte kararlıdır. Yıllardır ezilen, horlanan, ambargolar altında inim inim inletilen, dünyadan izole edilen, öldürülen, soykırımlarla yok edilmek istenen Kıbrıs Türk’ünün onurlu mücadelesinin kesintisiz devam edeceğinden dost-düşman kimsenin kuşkusu olmamalıdır.
Diğer taraftan emperyalizmin kurmaya çalıştığı sömürü düzeninin iğrençliği ortadadır ve bu tartışma götürmemektedir. Adına globalleşme dedikleri düzende kurdukları tekellerle dünya halklarının kanlarını bir vampir gibi emerek güçsüz düşürmek ve yok etmek temel hedeftir. Bu tehlike Kıbrıs Türk’ünün de kapısının eşiğindedir.
Geçtiğimiz hafta dostum Doğan Harman Kıbrıslı gazetesindeki köşesinde insanoğlunun karşı karşıya olduğu bu tehlikeye dikkat çekti. Harman şöyle yazdı: “Dünya artık ulusal devletler dünyası değil. Dünya artık uluslar ve devletler üstü şirketlerin hüküm sürdüğü ve her şeye yeniden şekil verdiği çok farklı bir dünya. Dünyayı artık ulusal devletler değil uluslararası şirketler yönetiyor. Ulusal devletler ve onların liderleri yerine markalar ve o markaların simgeleri ön plana çıkıyor. Uluslararası şirketler medya aracılığıyla insanların beynine öyle bir format çekmişler ki ulus ötesi şirketlerin simgeleri devletlerin, kültürlerin ve inançların simgelerinden daha saygın ve daha yaygın hale gelmiş! Bu anlattıklarımız ilk bakışta soyut ve teorik şeyler gibi görünebilir. Aslında ise son derece somut şeylerdir. Bu uluslararası ve devletler üstü şirketler ulus devletlerin yurttaşlarını bir müşteri gibi görüyor ve onları gördüğü şeye dönüştürüyor. Onlar için o insanların ulus devlet sınırları içindeki yurttaşlık hakları değil, uluslararası pazar içindeki müşteri haklarıdır önemli olan ve öne çıkan. Uluslararası şirketler bir müşteri olarak insanlarda bireyselliği ve bireysel değerleri ön plana çıkarıyor ve sürekli propaganda ile yeni bir kültür ve o kültüre ait yeni değerler yaratarak müşterilerine yeni bir dünya kuruyor. Bu gelişme insanların kültürel aidiyetiyle ulusal değerlerini yok edip yeni bir aidiyet bağı oluşturuyor.”
Harman böyle yazıyor; bu doğru tespitlere şapka çıkarılır. Ulusal değerler, milli değerler yanında manevi değerlerimizin de tehdit altında olmadığını söyleyebilmemiz mümkün değildir. İnsanlarımız milli davamızın manevi ağırlığından ve sorumluluğundan arındırılmakta ve maddeciliğe önem veren birer zavallı robot haline sokulmak istenmektedir.
Biz Kıbrıs Türkleri emperyalizmin pençesinden kendimizi kurtarmaya çalışırken binlerce Doğu Türkistanlı Müslüman kardeşimizin Çin devletinin organizatörlüğünde katledilişlerini izledik. Çin’in emperyalist ABD’den, Rusya’dan farkı kalmamıştır. Ezeli ve ebedi Türk yurdu Doğu Türkistan’da soykırıma hemen son verilmelidir. Anavatan Türkiye bu konuda ağırlığını koymalıdır. Urumçi’de ve diğer Uygur Türklerinin yaşadıkları bölgelerde olanlara ’Çin’in iç işidir; biz karışamayız’yaklaşımı yanlıştır. Katledilen her Türk kardeşimizin kanından sorumlu olduğumuzu bizi yönetenler bilmelidir. Doğu Türkistan’da işlenen vahşetin sorumlusu olan Çin’den, Türk Milleti adına Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun başsağlığı dilemesi inanılması güç bir gaftır...
Sömüren-sömürülen, ezen-ezilen saflar artık bellidir. Bu kokuşmuş dünya düzeninde yapılacak, hedeflenecek en önemli şey ezilenlerin-sömürülenlerin birleşmeleri ve adaletin hakim olacağı barış ve huzur düzeninin tesis edilmesinin sağlanmasıdır.

Yazarın Diğer Yazıları