Bu bir savaş ilânıdır (15 Ağustos 2007)
Ülkeyi, ’başörtüsü-demokrasi-laiklik’ üçgenine kilitleyenler, 1940’lara kadar esir ve mazlum milletlerin gözbebeği olan Türkiye’yi, bir ’şamar oğlanı’durumuna düşürdüklerinin hâlâ farkında değiller; yazıklar olsun!
Hani Sudan’da açlıktan ölmek üzere olan bir çocuk ve hemen yanı başında çocuğun ölmesini bekleyen bir akbaba fotoğrafı vardı ya, Türkiye sanki fotoğraftaki o çocuk gibi çevresi ’ölse de yesek’ diye akbabalarla çevrilmiş bir ülke. Türkiye’nin kimseden bir talebi yok amma herkesin Türkiye’den bir talebi var, söylemek istediğimiz bu. Bir kere Avrupa ve ABD dahil bütün Batılı ülkeler Türk insanının dini diyaneti ile uğraşıyor. Müslüman olacaksan “ılımlı” olacaksın diyorlar; kardeşim sana ne? Ben sana “Hıristiyan olacaksan Evangelist olmayacaksın!” diyor, diyebiliyor muyum?
Yine Avrupa’sından ABD’sine kadar bütün ülkeler geliyor, “Kıbrıs’tan askerini çek!” diyorlar. İyi de kardeşim Fransa’nın, İngiltere’nin, İtalya’nın ve diğer Avrupa ülkeleri hatta Japonya’nın bile Afganistan’dan Irak’a, Darfur’dan pek çok Afrika ülkesine hemen dünyanın her noktasında askeri var, Türkiye sizin askerinizle ilgili bir talepte bulunuyor mu? Hayır bulunmuyor, öyleyse Kıbrıs’taki Türk askerinden hadi Yunan ve Rum rahatsız, peki size ne oluyor? Yine Amerika’sından Avrupa’sına kadar bütün ülkeler ikide bir, “Ermenileri kestin, Ermeni soykırımı yaptığını kabul et bakalım!” diye başımızın etini yiyorlar. Peki Türkiye niye, “Ermenistan, Karabağ’dan 800 bin Türk’ü göçe zorladı, binlercesini katletti, topraklarına el koydu, siz de Ermenistan’ın bu Türk katliamını tanıyın!” diyor mu, demiyor, diyemiyor. Yani herkes Türkiye’den bir şey istiyor, doğudan batıya her devletin Türkiye’den istediği bir şey var amma Türkiye’nin bunlardan hiçbir talebi yok, olmuyor; bu şamar oğlanlığı değildir de nedir?
Yalnızca bunlarla kalınsa iyi..
İtalya’sından Fransa’sına, İngiliz’inden ABD’sine kadar herkes “Fener Patrikhanesi’ne devlet içinde devlet olma hakkı ver!” diye tutturuyor? Yahu şu anda dünyada bir milyarın üzerinde insan her an, susuzluk, ilâçsızlık ve açlıktan ölebilir, gözün bir milyarın üzerindeki bu acıyı, bu utanç verici tabloyu niye görmüyor? ABD’deki her inek için verilen günlük 2.50 dolarlık sübvansiyon Afrika insanının yüzde 75’inin günlük geçiminden daha fazla, sen İstanbul’daki Patriği devlet başkanı yapacağım diye çırpınacağına, önce bu meseleyle ilgilensen daha iyi olmaz mı?
Dahası var...
Onlarca Avrupa ülkesi Avrupa Parlamentosu denilen ve Türkiye’yi hiç ilgilendirmeyen bir oluşumda tutuyor, “Türkiye’nin GAP’ı AB’ye devredilsin, Türk sularının kullanımında İsrail’in de söz hakkı olsun!” diye karar alıyor, alabiliyor. Bu, Türkiye’yi şamar oğlanı olarak görme değildir de nedir? Türkiye hangi ülkenin suları hakkında şöyle olsun böyle olsun diyebilir? Hiç biri hakkında diyemez, amma elin oğlu Türk suları için diyor, hatta aynı mihraklar Boğazların uluslar arası bir kurum tarafından yönetilmesini de teklif ediyor, yetmiyor, NATO toplantılarından ABD Silahlı Kuvvetler dergilerine kadar pek çok uluslararası ortamda Türkiye’nin parçalanmış haritaları dolaşıyor. Yani birileri vatanımızın bir kısmını biz Türklerden alıyor Ermenistan’a veriyor, Barzani’ye veriyor, hızını alamıyor, bir de Karadeniz’de Pontus devleti kuruyor..
Misyonerleri içimize salıyorlar, Türkiye’yi karış karış dolaşıp etnik haritalar çıkarıyorlar, PKK’nın yapamadığını yapmak için bir bölgemize gidiyor, “Türklerle ayrı yönlerinizi öne çıkarın!” propagandaları yapıyorlar.
Türkiye kimsenin topraklarını bölen haritalar yayımlamıyor.
Türkiye, gidin kafirleri Müslüman edin diye ceplerine milyar dolarlar koyduğu imamlarını hiçbir ülkeye göndermiyor.
Daha acı olanı ise, Sudan’da açlıktan ölmek üzere olan çocuğun başında, “Ölse de yesem” diye bekleyen akbaba misali “Şu ülke bir parçalansa da bir pay de ben kapsam!” diye sabırsızlanan dünkü Sevr’cilerin bugün de bu topraklarda birçok Ali Kemal’ler bulabilmeleri..
Ve...
Ülkeyi yönetenlerin de kendilerinden işte böyle ahlâksız taleplerde bulunanlara onların işlerini kolaylaştırır ve akbabalara hak verir davranışlar sergileyebilmeleridir...