Böyle muhalefet dostlar başına

Geçen hafta yaşanan dış politika rezaletini Türkiye’de basın, derinlemesine irdelemek istemedi. Aslında Altan
Öymen’in dediği gibi “Doğan Grubu da Erdoğan Grubu” yapıldıktan sonra benim beklentim de saflık.
Erzurum’da Başbakan Erdoğan ile dış politika sihirbazı, komşularla sıfır sorun politikasının mimarı Davutoğlu’nun Türk halkına yaşattığı utançtan söz ediyorum. Erzurum’da düzenlenen toplantıda elin Rum’u hem de benim evimde, ülkemde, utanmadan Türk askerini işgalcilikle suçladı. Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı Erdoğan da cevap veremedi veya vermek istemedi.
Türkiye başbakanıyım diye esip gürleyen, herkesi dava eden kişi kalkıp Papandreu’ya, Türk askeri adaya bir diktatörün zulmünü sona erdirmek ve adaya barış getirmek için gitti diyemedi. Acaba Türk askerine arka çıkmak mı istemedi, anlayamadım.
Rum lider, kalktı, Yunan ordusunu yıkıp savaş alanından silen Başkomutan Mustafa Kemal’in İstiklal Savaşı tohumlarını attığı konferansların ikincisini gerçekleştirdiği Erzurum’da yaptı bu hakareti. Evet, Erzurum Kongresi’nin yapıldığı Erzurum’da. Televizyonda izliyorum, Erdoğan, Papandreu’ya, “Siz eşinizi getirirsiniz diye ben de hanımı getirdim, getirseydiniz dağ havası alırdı” diyor. Düşünün, Papandreu’nun karısını Türkiye’ye getirip getirmeyeceğinden son ana kadar Başbakan’ın haberi yok. Bu kadar yıldır burada dış gezilerde, karşı heyetin kaç kişi ve kimler olacağını önceden bilindiğini gördüm. Bu yalnız burada değil, tüm Batı ülkelerinde de böyle. Devletlerde böyle oluyor, aşiretlerde ise bizimki gibi.
Bu arada ne hikmetse Erdoğan var gücü
ile Doğu Anadolu’daki kuvvetli milliyetçilik duyguları üzerine gidiyor. Dikkat edin, Erdoğan’ın konuştuğu konulara. Erzurum, Kars’ta sempati yarışı.
Davutoğlu’nun komşularla sıfır sorun politikası da gördüğünüz gibi, tersine çalışıyor. Aramızda sorun olmayan komşu kaldı mı? Yunanistan ile sorun var. Bulgaristan’la da öyle. Ermenistan desem biliyorsunuz ekleyecek bir şey yok. Ama AKP hükümeti Türkiye’nin düşmanları ile şimdi can ciğer kuzu sarması. Apo’ya yıllarca yataklık yapan Suriye, PKK’nın yeni barınağı Kuzey Irak Kürt bölgesi. Ne kadar güzel bir barış ve kardeşlik ortamı değil mi?
Başbakan konuşmalarında iktidarı sırasında yapılan yolları anlatıyor. Yol yapıldı ama nedense bu yollar üzerindeki trafik kazalar ve can kaybında bir değişim yok. Türk halkı en modern telefonları kullanıyor ama kafa Orta Doğu ve Arap kafası. Kural tanımayan, birbirine saygısı olmayan yeni bir ulus var ortada.
Bir Başbakan ve Cumhurbaşkanı düşünün, aracın arka koltuğuna oturttukları Afgan ve Pakistanlı liderlere şoförlük yapıyor. Aynı duygu ve davranışı ne hikmetse Turgut Özal’da da görmüştük, bayılırdı araba kullanmaya. Şimdi düşünüyorum da ABD Başkanı Reagan, Bush, Clinton, oğul Bush ve Obama’nın kendisini korumakla görevli gizli ajanları (Secret Service) indirip makam aracını kullandığını 30 yıl içinde ne gördüm ne de duydum. Bir kere korumalar buna izin vermez. Bu kişiler tatildeyken kendi arabalarını tabii ki kullanırlar, bundan doğal bir şey olmaz ama devletin resmi makam aracını asla.
Şimdiki tanımlama için hanımlardan özür dileyerek, Türkiye’yi makyajı ve dış görünüşü muhteşem ama iç çamaşırları kirli kadınlara benzetiyorum. Özetle, yani cila muhteşem ama içi hiç de öyle değil. Özellikle son yeşil iktidar aldı başını ülkeyi gerisin geriye götürüyor. Yolsuzluk ve adaletsizlikle dolu, özgürlüklerin olmadığı bir ülke.
AB’ye girmek diyor Başbakan ama gerçekten girmek istiyor mu, sanmam. Zaten Türkiye’de izlenen politikalar, geçimsiz dünyanın en güzel fakat geçimsizkadınına benziyor. Böyle bir kadınla kim birlikte olmak ister ki? Ne yazık şu anda Türkiye dışarıdan böyle görülüyor veya gösteriliyor.

Yazarın Diğer Yazıları