Böyle bir ülkede gözyaşı diner mi!
Devletin altı bin polisi, Abdullah Gül’ün kızı evlenecek diye yağmur, çamur, gece gündüz gün 24 saat çalıştırılıyor. “Bir aksilik olur!” endişesiyle bütün izinleri iptal ediliyor. Yetmiyor, 15 milyonluk İstanbul’un metrosu, düğün için özel tarifeye geçiyor, metro CNR durağında durmuyor, sistemden bu durakta faydalanma ihtiyacı duyanların hakkı, devlet eliyle gasp ediliyor.
İl Sağlık Müdürlüğü ‘Seyyar Hastane’ kuruyor, yol boyunca arabalar, bomba detektörleri ile aranıyor, şehre ait MOBESE kameralarının bir bölümü düğün emrine veriliyor. Biz bu filmi daha önce bir kez daha, Başbakan Erdoğan’ın kızı evlenirken görmüştük. Onun bir fazlalığı vardı, kraliyet ailesine elden teslim etmek için düğün davetiyesini, Ürdün’e devletin uçağı ile götürmüştü.
Devletin, yani 75 milyon vatandaşa ait olan bu hakkı, özel işini görüşürken devletin mumunu söndürüp, kendi mumunu yakan Hz. Ömer(r.a.)’i örnek aldığını iddia edenlerin kullanıyor olması canımızı acıtıyor. Bu ne israf, bu ne saltanattır böyle! İnternethaber’den Nazım Alpman dikkatimizi çekti de, fark ettik: Hükûmet, akaryakıt için ek vergi planlamış. Akaryakıta uygulanan her vergi döner dolaşır 75 milyon insanın cebinden çıkar, soframızdan bir zeytin eksiltir, lokmamızı biraz daha küçültür. “İhtiyaç varsa vergi de olacaktır” diyenleriniz olabilir, haklılardır da.
Nitekim akaryakıta uygulanacak yeni vergiden Hükûmet 40 milyon YTL ek gelir bekliyormuş. İyi de, aynı Hükümet, ANA, ATA ve GAP jetlerine ek olarak bir uçak daha satın alacakmış ve onun fiyatı da tam 67 milyon YTL imiş. Sen kızının davetiyesini devletin uçağı ile dağıt, sonra bütçede açık var diye akaryakıt vergisine zam yap, 40 milyon gelir sağla, sonra o 40 milyonun üzerine 27 milyon daha koy, üç uçağa ve bir helikoptere ek dördüncü bir uçak daha satın al. Lütfen araştırın, Fransa’yı yönetenlerde, İtalya, Almanya, İngiltere’yi yönetenlerde böyle bir saltanat var mı?
Nerde, “Belki haram karışmıştır!” endişesiyle devletin sokaklara yaptırdığı çeşmelerden bile su içmeyen Bişri Hafi’ler, nerede bizimkiler! Nerede, “Niçin bir ev yaptırıp orada yatmıyorsun!” diyenlere, “Kudüs Haçlı işgali altındayken ben nasıl başımı yastığa koyar, uyuyabilirim!” diyen Selahaddin Eyyubi’ler, nerede Filistin’de, Karabağ’da, Irak’ta, Afganistan’da Haçlılar milyonlarca Müslüman’ın malına mülküne el koymuşken devletin imkânlarını özel uçak koleksiyonu yapmakta kullananlar? Mübarek vücuduna üzerinde yattığı hasırın izleri çıkan Hz. Muhammed(s.a.v)’de Devlet Başkanıydı, bizimkiler de.. O da Hz. Fatıma’sını evlendirdi, bizimkiler de..
Meselenin özü şu...
Bizimkiler, devletin malını, bir tuhaf kullanıyorlar.
Hani, “Babalarının malı gibi” diyeceğim amma, inanınız, “Babalarının malı gibi” de değil. Çünkü babalarından yüzlerce milyar dolar servet kalsa ve bir o kadar da kendileri kazansalar asla özel işlerinde kullanmak için üç uçak bir helikoptere ilaveten bir uçak daha satın almazlar. Nitekim dünyanın en zengin insanı Bil Gates’in de bizimkiler kadar uçağı yok, yanılmıyorsam Koç ve Sabancı’nın hiç uçakları yok.. Yapılan israf ve düşülen gösteriş zaviyesine bakınca insanın, yoksul bir ülkenin vatandaşı olarak, bir şeyler kurtarabilmek için, “Ne olur, milletin malını milletin malı gibi değil de babanızın malı gibi kullanın!” diye dua edesi geliyor.
İşte biz bu “israf kafası” ve “gösteriş belâsı” yüzünden Osmanlı’nın yıkılışına şahit olduk ve üzülerek ifade edelim ki, aynı hastalık Türkiye Cumhuriyeti’ne de sirayet etmiş, balık baştan kokmuş, yetmemiş, tuz da kokmuş.
Bu ülke öyle kötü yönetildi ki, şu anda, her yedi günde bir, tam bir milyar dolar borç faizi ödüyoruz.
Borç değil, borç faizi!
İhracat 100 milyar doları aşmış, sevindiğimiz bu. Söyleyin Allah aşkına, Türkiye’den başka bir ülke var mı, ihracat gelirlerinin yarısı sadece borçlarının faizine gitsin!
Böyle bir Türkiye’de işte böyle düğünler olur..
Böyle bir Türkiye’de bütçe açığını kapatmak için akaryakıta ek vergi konur, 40 milyon gelir sağlanır, o 40 milyona 27 milyon daha ilave edilip Başbakanın üç uçağına ek dördüncü bir uçak daha satın alınır..
Böyle bir ülkenin düşmanları azmaz mı?
Böyle bir ülkede gözyaşı diner, böyle bir ülkede sefalet biter mi!