Boraltan Köprüsü yalanı...

Önce Nahçıvan Üniversitesi öğretim görevlisi Iğdırlı Sözer Akyıldırım'ın yazdıklarının bir bölümünü okuyalım:

"Yıl 1944, hangi ay olduğu meçhul, BORALTAN diye bir köprü varmış. Hem de ARAS nehri üzerinde, 2 si kadın 146 Türk Aydını (Azeri Türkü), karşıya geçmişler...

Karşı taraf, Iğdır mı? Belli değil, ama geçmişler, zalim Stalin ve kızıl ordunun elinden kaçmışlar

Anavatan Türkiye'ye sığınmışlar.

İşin dramatik kısmı asıl burada başlıyor. Sıkı durun. Sınırı geçen 'GARDAŞ'larımız Türk toprağını eğilerek, secde ederek öpmeye başlıyorlar... Askerlerimiz ve soydaşlarımız ağlaşarak kucaklaşıyorlar...

Ankara'ya telgrafla haber veriliyor. Bu gelen konuklarımızı ne yapalım?

Ankara'daki gaddar hükümet, 'Tez elden bunları, iade edesiniz' diye emir buyurur.

Karakol komutanı, gelen kardeşlerimize durumu açıklar. Kardeşlerimiz acı ve feryat içinde yalvarırlar ''Ne olur bizi siz öldürün, Ruslara vermeyin''... Emir kesindir. Çaresizlik içinde, gelenler iade edilir, BORALTAN Köprüsü'nden ölüme yürüyüş başlar...

Hikâye içinizi ezdi mi, yüreğiniz burkuldu mu? Ben de üzülmüştüm ve 'kahrolsun zalimler' demiştim.

Hikâyemizin sonunda 146 gardaşımız tanklar altında çiğnenerek katledilirler. Olayı naklen izleyen karakol komutanı gördüğü manzara karşısında dayanamayıp intihar eder...

Elmas Yıldırım, "Dönek Gardaş" adlı bir şiir yazar.

*

Ben iki yıldır köprüyü arıyorum bulamadım. Aras üzerinde bulunan üç köprüden hiçbirinin adı BORALTAN değil,

1- Serdarabat Köprüsü- Ermenistan, Türkiye sınırında, teyit ettirdim, eski ismi ne? Eskisi de yenisi de Serdarabat'tır denildi.

2- Alican Köprüsü-1895 yılında yapılmış, Ermenistan-Türkiye sınır köprüsü, diğer ismi Malkara Köprüsü'dür.

3-1992 yılında açılan Dilucu, Hasret Köprüsü Nahcivan-Türkiye

4. köprü, kayıp kıta Atlantis gibi ortada yok...

*

SONUÇTA: Kardeşim bu olayı kim gözleri ile gördü, kim tanıklık etti. Belgesi var mı? Yok. Eğer varsa, bunlar Dışişleri Bakanlığı, Genelkurmay Başkanlığı, İçişleri Bakanlığı veya Türk Tarih Kurumu'nda olmalı, somut bir bilgi sunulursa tüm kamuoyundan özür dileyeceğim, aksi takdirde 73 yıl boyunca insanları kandırdığınız için bu yalanları anlatanlar özür dilemeliler...

Mültecilerin iadesi ile ilgili yazışmalar tutanaklar var, Boraltan palavrası ile o yıllara ilişkin ATASE'de kayıtlar yok.

Meclis tutanakları var, orada da Tiknis(Kalkandere) Köprüsü'nden söz edilmekte."

Evet artık sazı bizim ele almamızın zamanı geldi.

Bu olayın aslı, esası, tüm ayrıntısıyla Celal Bayar'ın torunu Prof. Dr. Emine Gürsoy Naskali ile Liaisan Şahin'in birlikte yazdıkları "Stalin ve Türk Dünyası" (Kaknüs Yayınları) adlı kitapta anlatılmaktadır. İşin ayrıntısını meraklısına bırakarak özetleme yapalım:

Türkiye'ye sığınan Türk kökenliler, Yozgat Mülteci Kampında tutulmuşlardır. 1945 yılında Hükümetin talimatı ile bu Türkler, Sovyetler Birliği'ne iade edilmek üzere trenle Kars'a sevk edilmişlerdir. Sevk edilen Türk sayısı 1100 kişidir.

Bu 1100 kişi bugün Akyaka İlçesi Doğukapı dediğimiz Kızılçakçak sınır kapısından Sovyetlere teslim edilirler. Öyle tankla ezme diye bir olay yoktur, ancak bu Türklerden bazılarının kurşuna dizildiklerine dair ciddi tanıklıklar bulunmaktadır.

E peki Boraltan diye bir yer yok mu? Var. Var da Iğdır sınırları içinde İran-Türkiye sınırında.

Yazarın Diğer Yazıları