BM ve temsilcisi Downer başarısızlığı kabullenmelidir
BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Alexander Downer, çözüm çabaları konusunda destek almak amacıyla düzenlediği resepsiyona Anavatan Türkiye büyükelçisi dışında, adada görev yapan tüm büyükelçileri davet etti.
KKTC Cumhurbaşkanı Dr. Derviş Eroğlu, Downer’in neden olduğu diplomatik skandala sert tepki göstererek davete katılmadı. Eroğlu, özel temsilcisini resepsiyona göndererek Birleşmiş Milletler’in diplomatik teamüllere aykırı davranışına tepkisini doğrudan Downer’a bildirdi.
Türk düşmanı Eokacı faşist Hristo-fiyasko’nun Anavatan Türkiye Büyükelçisi Halil İbrahim Akça’nın resepsiyona davet edilmemesini Downer’den istediği güvenilir kaynaklardan öğrenilmiştir. Tarafsız olması gereken özel danışmanın bu isteğe boyun eğerek Genel Sekreter’in sözde eşitlik üzerine kurulu iyi niyet misyonuna gölge düşürdüğü ortadadır. BM’nin sorunun başlangıcından beri Rum tarafını destekleyen politikası sürmekte ve dolayısyla da çözüme ulaşmak imkansızlaşmaktadır.
Avustralyalı arabulucu Alexander Downer’in soruna yaklaşım şekli, çözüm metodu ve uygulamadaki davranış biçimi maalesef sorunun çözümüne katkı koymaktan uzaktır.
BM’nin çözüm çabalarının başarısız olduğu apaçıktır. BM’nin başarısızlığı kabullenip, artık pes etmesi gerekirken, rota değiştirmeye çalıştığı, bu kapsamda Şubat 2013’te Rum tarafında yapılacak başkanlık seçimlerine yoğunlaşarak, şimdiden zemin hazırlamakta olduğu ileri sürüldü.
Rum tarafında yayınlanan Fileleftheros gazetesi “Aleksander Downer’ın Lefkoşa’daki Yabancı Diplomatlara Söylediklerini Açıklıyoruz” başlıklı haberinde, BM’nin, bugüne kadar yürütülen mevcut prosedürün limitini tükettiği ve yeni bir faaliyet çerçevesi aranması gerektiği görüşünde olduğunu yazdı.
New York’taki BM merkezinde bütün bunların, çeşitli senaryolar temelinde görüşüldüğüne işaret eden gazete, ancak yine de bütün bunların şu anda “plan tatbikatı” olduğunu ve “yeni yaklaşım” olarak ifade edilmediğini belirtti.
Yeni bir yaklaşım ortaya konmadan, mevcut kriterlerle sorunun çözülmediği ve çözülemeyeceği acaba ne zaman anlaşılacaktır? BM Güvenlik Konseyi tarafından alınmış Rum tarafını destekleyen tüm kararlar gözden geçirilmeden, gerekli düzeltmeler yapılmadan, adada adil ve yaşayabilir bir çözüme ulaşmak mümkün müdür? Kıbrıs sorununun çözüm zemininde değişiklik yapılması için daha ne beklenmektedir?
Downer’in Mart 2013’ten itibaren, müzakerelerin 18 ay daha devam ederek, Eylül 2015’e kadar, yani KKTC Cumhurbaşkanlığı seçiminden 6 ay öncesine kadar devam etmesini planladığı bildirilmektedir. Bu süreçte, BM’nin hazırladığı görüş birlikleri ve görüş ayrılıkları belgesinin kılavuzluk yapacağı ve sonuca varılmasının mümkün olabileceğinin kuvvetli ihtimal olduğu belirtilmektedir.
Anlayacağınız BM ve temsilci Downer sorunu gündemde canlı tutarak, ilgili tarafları çözüm konusunda ümitlendirmek istemektedir. Belirttiğim üzere mevcut zemin çözümün önünde engeldir. Tarafların çözümden anladıkları, çözüm hedefleri birbiriyle tamamen zıttır. Bu durumda tarafları ille de anlaşın diye müzakere masasında tutmanın gayesi nedir?BM çabalarının artık sonuç aldırmayacağı, başarısız olduğu ve Downer’in öngördüğü değil 18 ayın, 18 yılın dahi çözüme ulaşmada yeterli olmayacağı anlaşılmalıdır. Bu “artık son, yolun sonu, oyun bitti” diyerek, ancak devamlı yeni müzakere süreçleri yaratarak 50 yıl boşuna harcanmamış mıdır? BM’nin bu nafile süreçten vazgeçmesinin zamanı çoktan geçmemiş midir? Onlar vazgeçmezse, artık yeter diyerek bizim kuzu kuzu yeniden masaya dönmememiz en doğru, en onurlu yol değil midir?