Birleşmeyiniz: Birbirinizi yiyiniz!
Sürekli geliştirmek, ilerletmek, araştırmak ile daha iyiye ulaşmak azim ve iradesinin yıkıldığı bir yerde yıkılacak başka bir şey kalmamış demektir. İnsan iradesiyle ya da iradesizliğiyle ayrılmış yollar, atılmış köprüler ve yıkılmış yapılar aynı iradeyle daha mükemmel bir biçimde yeniden yapılandırılabilir. Bu bilinçli olarak yapılmıyor ise söylenecek fazla söz yok demektir.
Ancak bilinmelidir ki olanı biteni hiç kimse olmasa da tarih not ediyor. Bu bağlamda başarısızlığa gerekçe bulmak ya da beceriksizliği ihale etmek suretiyle hiç kimse Türk Milliyetçilerinin iktidar dışı kalmasıyla sonuçlanacak bir sorumluluktan kendisini kurtaramaz. Gerçekte bir fikir, iddia ve ideal sahibi olanlar, bu değerlerini öfkeye, kine, inada, narsizme ve bencilliğe kurban etmeyecek kadar basiretli olmalılar. Aklı selim sahipleri ölümlü ve sonlu dünyada sonsuz ayrılık ve aykırılık içinde olamazlar. Toprağın üstünden daha çok altında mensubu bulunan bir hareket sahiplerinin bu konuda çok daha duyarlı olmaları beklenir.
Varlığı ve bütünlüğü dahil hemen her şeyi tehdit altına girmiş olan Türkiye’de bir olması, omuz omuza vermesi gerekenlerin birbirlerine karşı ilgisiz ve karşıt bir pozisyonda görünmesinin izahı yoktur. Bu nedenle “Türk milliyetçileri” birleşiniz diye hep yazıp durduk. Ardından da dedik ki “bugün birleşiniz aksi takdirde yarın uğruna birleşebileceğiniz bir değer kalmayacak”. Bütün feveranlara rağmen bu çağrının hiçbir yansıması olmadı.
Türk milliyetçileri için vasatın en uygun olduğu bir zaman diliminde bile sinerji ve sıçrama yaratacak bir tavır ortaya konulamıyor. Umut olmak ve bunu dalga dalga Anadolu’ya salmak dururken herkes konumunu meşrulaştırmakla meşgul olmaya devam ediyor. Sahip olunan değerler neredeyse tümüyle elden gidiyor, onu savunduğunu söyleyenler ise var güçleriyle hırs ve egolarını parlatmakla meşguller.
Anlaşılan o ki, herkese anladığı dilden konuşmak gerekiyor. Bizim de o dili konuşmamızın zamanı gelmiştir. Biz de öyle yapacağız.
Birleşmeyiniz! Ayrışınız!
Geçmiş yoktur “an” vardır. “Bu an şu demdir” düşüncesinde olanların yapacakları başka bir şey yoktur. Toplumda zaman, örgüt, alkış, ödül ve güç kimden yanaysa ondan taraf olmak gibi kusurları vardır. “Haklıyım-haksızsınız” stratejisini uygulayınız. Çünkü hiçbir konuda anlaşamamakta anlaşmanın yolu buradan geçmektedir. Önemli olan başarı ya da zafer değil rakip görünenleri yok etmektir. Adını “muhalif” koyup tehlikeli, “muvafık” koyup ajan ilan ediniz. Firavun misali yavrularınızı bebekken yok ediniz. Birer birer değil kitleler halinde lanetleyiniz. Bu davranışın tarihi ve hukuki karşıtlığından da dem vurunuz. Devlet-i Alî’nin yüce çıkarları için “kardeş katlinin caiz” olduğunu bunun Sultan Fatih’ten miras kaldığını söyleyiniz.
O nedenle birleşmeyiniz-ayrışınız, beraber olmayınız-karşıt olunuz, omuz omuza vermeyeniz-gırtlak gırtlağa geliniz. Çünkü haklı ve doğru yoldasınız. Güç elinizdeyse hak da hukuk da sizin elinizde demektir. İtişiniz-kakışınız, itham ediniz-suçlayınız ve didişiniz. Didişiniz çünkü kendi iktidarınızı başka türlü engelleyemezsiniz. Biliniz ki, Türk milliyetçiliği öfkeye, kine, inada, narsizme ve bencilliğe kurban edilecek kadar naif bir duygudur. Değerlerinizi kendi elinizle değersizleştirip etkisizleştiriniz. Ayrışın beyler ayrışın!