Birileri gene Derviş yemini kullanıyor
Bugün istemeden, içerideki bazı siyasi gelişmelere gene yer vermek zorunda kaldım. Biliyorum, merak ettiniz. Konu, Kemal Derviş. Sanki AKP iktidarı öncesi, koalisyon hükümetinin yıkılmasında ve Ecevit’in iktidardaki partisinin parçalanmasında rol alan kişi, o değilmiş gibi geçmişi unutarak, adam gene sahnede. Hiç mi akıllanmıyor, aynı sahte yemi yutuyor bizimkiler. Ha diyebilirsiniz, o Bülent Ecevit’in partisi, Demokratik Sol Parti idi. Şimdi ise CHP olayın içinde. Bence, bugün DSP yok, ama oradaki birçok kişi, Rahşan Hanım da dâhil, şimdi CHP’de. Kafa aynı kafa. Tarih, tekerrürden ibaret. CHP’nin, son yıllardaki ilk hatası da değil.
Gençler hatırlamaz. 15 yıl kadar önce Kemal Derviş, Washington’da Dünya Bankası’nda çalışırken, aniden Başbakan Ecevit tarafından hatırlanıp Türkiye’ye çağrıldı. Ne hikmetse o yıllarda, akşam yediği yemeği hatırlamayan Ecevit, Derviş’i hatırlayıp, Merkez Bankası Başkanlığı için davet mektubu yazdı. Ancak Derviş bu teklifi kabul etmedi ve bu kez bugün teklif edildiği gibi, Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı olarak, dışarıdan atandı. Uluslararası Para Fonu IMF, zorda olan Türk ekonomisi için, yeni ve şartları zor olan bir ekonomik plan yapmış ve uygulanmasına başlanmıştı. Gerçekte Derviş bir plan yapmamış, IMF’nin hazırladığı planı uygulamıştı.
IMF planına yol açan ekonomik krizin o tarihlerde patlaması, bir başka garabet. Sanki görünmez bir el, bu durumu hazırlayıp, CHP-MHP-ANAP koalisyonunu bozmak için bir düzen kurmuştu. Bu işte Sabancı ailesinin katkısı var mı, o da bir başka soru. Ben Sakıp Sabancı ile Derviş’in bir araya gelişini hatırlıyorum. Sabancı’nın Türkiye dönüşü konuyu Başbakan’a aktarıp, Kemal Derviş’i önerdiği, o tarihlerde yazıldı çizildi. Daha sonra Derviş, koalisyonun bozulmasına, İsmail Cem’in partiden ayrılıp, Hüsamettin Özkan ile Yeni Türkiye Partisi’ni kurmasına yardımcı oldu, kendisi partiye katılmadı. Daha sonra, 2001 yılında, CHP’den milletvekili oldu ve 2005’te istifa edip, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Başkanlığına geçti.
Benim kendisiyle ilgili bakanlığı sırasında, bazı izlenimlerim var. Mesela Kemal Derviş, Washington’da temaslarda bulunurken, biz elçilikteydik. Ankara’dan arayan, Başbakan Ecevit’in Özel Kalem Müdürü, Bakan Derviş ile temas kuramadıklarını ve nerede olduğunu bilemediklerini söyledi. Bülent Bey, telefonu alıp, Derviş’i görürsem kendisini aramasını söylememi de istemişti. Şaka gibi. Başbakan, bakanının, nerede olduğundan habersiz. Oysa ekonomiden sorumlu Kemal Derviş, o sırada Beyaz Saray’da, Amerikan Ulusal Güvenlik Danışmanı ile görüşme yapıyordu. Ne alaka değil mi?
Bu görüşme sonrası Kemal Bey’in, Türkiye’ye görevli gönderildiği, izlenimi oluştu bende. Daha sonraki gelişmeler, bu öngörümü doğrular nitelikteydi. Kemal Bey, koalisyon hükümetini parçaladı ve AKP iktidarının önünü açacak olayları hazırladı. Aslında Türk ekonomisi, Kemal Derviş olmadan düze çıkacak pozisyona zorla da olsa, gelmişti. Bunu ve Kemal Bey’in yarattığı sorunları, zamanın Devlet Planlama Müsteşarı, Akın İzmirlioğlu’ndan dinleyin. MHP o dönemde, olayın farkındaydı, ama CHP içindeki gruplar, Derviş’i destekledi.
Şimdi parti, iktidara gitmeye hazırlanırken, yıllar önceki hata yeniden tekrarlanıyor. Belli ki Washington, Ankara’da gene bir operasyon hazırlıyor. Yollanan diplomat sayısı, son görüşmeler, hep bunlara işaret ediyor zaten. Sevgili okurlarım, 1980’li yılların başında, Amerikan ulusal arşivlerinde, 6 ay süren araştırma yapmıştım. Araştırma sırasında, resmi yazışmaları, Ankara ile Washington arasındaki, 1950’li yıllardan itibaren yollanan telgrafları okumuştum. O zaman belgelerden, konular ve oynanan siyasi oyunların, her on yılda bir, tekrarlandığını anladım. Şimdi 15 yıl öncesi oynanan oyun, yeniden oynanıyor. Siz benim yerimde olun da, gelin kızmayın.
Son söz, Yemen konusu. Arkadaş koşturarak, bir zamanlar birlikte altın ticareti yaptığı İran aleyhine açıklamaları ardından, derhal Washington’u arayarak, Obama’ya yandaşlık yaptı. Acaba, Nisan’da Washington’a gelip, huzura kabul mü amaç? Telefon konuşması ardından da, Orta Doğu’da konuşabildikleri, tek hükümet ile de arayı bozdu. Ben aslında, Arap ordusuna katılmasını da beklerdim, ama sesi çıkmadı. Neyse, yanlış yaptırıyor, ama herkes onu seçerek daha büyük yanlışlar yapıyor.