Bir zihniyetin anatomisi!
İman-ı hakikat ehli (!) bir gazetenin yazarı şunları söylüyor: “Ergenekon zanlıları, bugünkü cezaevi koşullarının yaşam için elverişli olmadığını iddia ederek şikâyetçi oluyor. Hatta, sağlık durumunun bozulma “ihtimalini “ gerekçe göstererek tahliye talebinde bulunanlar bile oldu. 13 bin 500 kişilik hain listesi hazırlayan ve iktidarı ele geçirdiklerinde bu kişileri idam etme planları yapan isimlerin de aralarında bulunduğu zanlılar en ufak bir şikâyette soluğu tam teşekküllü hastanelerde alıyor”. Bu satırlardan sonra yazıda bir önceki darbe döneminde yapıldığı söylenen iğrenç işkenceler, işkence görenlerin ağzından uzun uzun anlatılmış.
Bu yazı bir zihniyeti yansıttığı için irdelenmeye değer bulunmuştur. Bu yazıda verilmek istenen mesaj şudur: “Ergenkoncular” emellerine ulaşsalardı, hedef aldıkları insanlara daha önceki darbe dönemlerinde yapılan işkencelerden daha beterini yapacaklardı. Bu nedenle onların benzer muameleleri sineye çekmeleri gerekir, hâlbuki onlar sağlık durumlarının bozulma “ihtimalini” dahi gerekçe göstererek tahliye talebinde bulunmaktadırlar.
“En ufak şikâyette soluğu hastanede alıyorlar” denilen insanlar arasında beyin kanaması geçiren, siroz gibi ağır hastalıklara yakalanmış olan ve hatta içeride kansere yakalanıp tahliye edildikten beş gün sonra hayatını kaybedenler olmuştur. Yani ortada yazarın hafife alınmasını istediği gibi “ufak şikâyetler” değil insan hayatı bakımından ciddiye alınması gereken bir durum vardır.
Diğer yandan yazıda sözü edilen kişilerle ilgili olarak yapılan genellemenin ahlakı sakat bırakan bir diğer yanı daha vardır: O da yazıda ima edilen isnadın özgürlüğü elinden alınmış, kendisini savunma ve cevap verme hakkı olmayan insanlara yönelik olarak yapılmış olmasıdır. Eli kolu bağlı olan insana saldırmak mertliğin alameti olmadığını da bilmek gerekir.
Ortada henüz mahkeme süreci devam eden, iddialara muhatap olmuş ancak suçu sabit görülmemiş insanlar vardır. Bu insanlara, şu veya bu su-izandan dolayı yapılacak kötü muamelelerin makul görülmesinin istenmesi her şeyden önce vicdanı sızlatır. Kaldı ki, suçu sabit olan bir insandan bahsedilse bile ona dahi işkence ya da kötü muamele normal gibi gösterilemez!
Bir zihniyet!
Yukarıda alıntısı yapılan yazı aslında bir zihniyeti göstermesi bakımından önemlidir. Bu durum dinin, imanın, ahlakın ve insanlığın kendi tekelinde olduğunu sananların, içinde bulunduğu ruh halini göstermesi bakımından da ilginçtir.
Bu zihniyet sahipleri temelde demokrasiyi ya da insan haklarını dostlara ve yandaşlara ait haklar olarak görmektedir. Yine bu zihniyet sahiplerinin kendisinden olmayanlar için uygun gördüğü tek slogan “yaşasın cehennem”dir.
Gerçekte hiçbir gerekçe insana, insan onuruyla uygun olmayan herhangi bir muamele yapmayı haklı göstermez. İşkence ya da kötü muamele kim tarafından kime karşı yapılırsa yapılsın temel bir insanlık suçudur. Özünde işkence, işkence yapan gaddara dahi reva görülecek bir muamele değildir. Herkese hukukun öngördüğü tarzda davranmak yalnız hukukun değil insanlığın da gereğidir. Unutmamak gerekir ki, eşkıyaya bile eşkıya gibi davrananlar gerçekte eşkıyalık yapmış olurlar.