'Bir yetkili' fena tutuştu

Yasemin Çongar’ın haber kaynağı olan ‘bir Amerikan Dışişleri yetkilisi’, kocasıymış. Oray Eğin, Chris Mason’un CIA ve yandaşı RAND Corporation’la bağını yazınca, yabancı damadın internetteki biyografisi buharlaşıverdi
Bir dönem Washington’da çalışan gazeteci Yasemin Çongar Mason’ın eşi Chris Mason, eşinin gazetesi Taraf’a bir açıklama yazarak kendi kendisini yalanladı! Nasıl mı? CIA’de çalışmadığını, RAND’de bulunmadığını yazmış. Bana yolladığını söylediği bu mektup benim elime geçmeden Taraf’ta yayınlandı...
Mason’ın reddine karşılık bizzat kendisinin ders verdiği okulun sitesinde yer alan biyografisi farklı şeyler söylüyor.
’Kıdemli araştırma görevlisi’ olarak bulunduğu ve ders verdiği Naval Postgraduate School’un sitesinde biyografisi var Mason’ın.
CIA’e yakın bir düşünce kuruluşu olan RAND’de ders verdiği de, CIA’in Afganistan’daki ’Paştun Kızıl Hücresi’nde görev yaptığı da bu biyografide yazıyor.
Ancak ne garip ki Naval Postgraduate School’daki bu biyografi apar topar internet sitesinden kaldırıldı. Dün, NPS’e bir mektup yazarak bu ani değişikliğin sebebini sordum ancak herhangi bir yanıt alamadım.
NPS’in ’Culture and Conflict Studies’ (Kültür ve Çatışma Çalışmaları) bölümünü Chris Mason’ın yakın arkadaşı Thomas Johnson yönetiyor. İkilinin çeşitli yayın organlarına yazdığı ortak imzalı makaleleri de var.
CIA’de çalışığı ve istihbarat operasyonlarında yer aldığı, ayrıca RAND’de ders verdiği bilgileri işte bu kadar yakından dahil olduğu bu okuldaki biyografisinde var.
Kendisinin bizzat ders verdiği okul bunları uydurmuş olabilir mi? Dahası bu okulun bölüm başkanı da arkadaşı. Böyle bir şeye inanılır mı?
Dahası neden panikle, apar topar bu biyografi yangından mal kaçırır gibi siteden kaldırılıyor? Bugüne kadar bir problem olmadı bu biyografideki bilgiler de şimdi Türkiye’de tartışılınca mı kaldırıldı acaba? Merak ediyorum...
Yoksa meşhur casus romanı kahramanı Jason Bourne gibi bir ’hafıza kaybı’ sorunundan mı mustarip Mr. Mason? CIA’de çalıştığı günleri hatırlamıyor belki de...
Söylesin bakalım Ahmet Altan, Yasemin Mason ve enişte Chris Mason: Kim yalancı?
Gelelim bir başka kuruluşa...
Chris Mason ’Center ve Advanced Defense Studies’de kıdemli üye. Bu kuruluş bugünün ve yarının güvenlik politikaları üzerine yoğunlaşıyor, bu konularda uzmanlaşmış kişileri bünyesinde barındırıyor.
Peki başka kimler var bu kuruluşta? Gelin Chris Mason’ın yol arkadaşlarını, aynı kuruluşta görev yaptığı kişilerden bazılarını tanıyalım...
Anthony Shaffer’ın biyografisi onun ’CIA, FBI, NSA gibi kuruluşların gizli operasyonlarında kilit rol oynadığını’ gösteriyor.
Jerrold Post kariyerinin tam 21 yılını CIA’e adayan ve bu kuruluşta ’Kişilik ve siyasi davranış analiz merkezi’ni kuran bir isim.
Lestor Hyman ise Clinton’ın başkanlığı döneminde Başkan Yardımcısı, Anayasa Mahkemesi Başkanı ve CIA Başkanı adaylarının geçmişini araştıran ve inceleyen bir hukukçu.
Yolu CIA’den geçen bu kişiler yani ’bizim çocuklar’ Chris Mason’la aynı çatı altında çalışıyor.
Bu arada neyse ki Chris Mason bir dönem Dışişleri’nde çalıştığını reddetmiyor. Bir aralar Washington’dan yolladığı haberlerde eşi Yasemin Mason ’Bir Dışişleri yetkilisi’ ya da ’Dışişleri’nden bir kaynağa göre’ gibi ibareler kullanırdı. Bu kaynak da evdeki koca olsa gerek!
Aslında bu işleri, Dışişleri’nde görevli biriyle evli olup gazetecilik yapmanın nasıl işlediğini en iyi bir başka Taraf yazarı bilir...
Nasıl ki Yasemin Mason kocasının uzmanı olduğu Afganistan’a gidip oradan yazılar yazdı... Amberin Zaman da kocası Ermenistan’daki Amerikan Büyükelçiliği’nde çalıştığı için sıkı bir Ermenistan hayranı oldu, hatta Ermenilerden ’özür’ kampanyasına da destek verdi...
Keşke Amberin Zaman ’diplomat kocayla’ gazeteciliğin nasıl işlediğini anlatsa da biz de öğrensek!
l Oray Eğin / Akşam

* * *

Nazlı’nın kullanma kılavuzu
Nazlı Ilıcak geçen hafta NTV’deki Yazıişleri programına çıkıyor... Ruşen Çakır ile Mirgün Cabas’ın sorularını yanıtlarken Balyoz iddiaları hakkında:
- Ruhat Mengi’nin programına baktım dün, diyor, hala bu planları ciddiye almıyorlar. Sen bu planları ciddiye almazsan o zaman benim kafamda da senin işbirlikçi olabileceğin şüphesi doğar...
Nazlı Ilıcak’a göre sadece bir tek gazete tarafından yayımlanan, başka kimselerin görmediği ve şu anda sadece iddiadan ibaret olan birtakım planları ciddi bulmazsanız işbirlikçi oluveriyorsunuz... Yargıcı beklemeye falan gerek yok. Psikolojik savaşın Taraf’a servis ettiği malzemeye gözü kapalı dalacaksınız. Yoksa işbirlikçisiniz!
Ilıcak “kullanılıyorlar” edebiyatını dün de sürdürmüş... Aynen Başbakan’ın TEKEL işçilerine bakışı gibi... Muhteremler işlerine gelmezse karşılarındakilere “kullanılıyor” deyip çıkıyorlar işin içinden.
Yazıişleri programında Nazlı Hanım’ın şu sözü bir itiraftı:
“Bizi de iktidar kullanıyor diyebilirsiniz...”
Kendileri de esas kimin kullanıldığının farkında. Sütununu iktidar partisine borçlu olmayan, gözünü milletvekili koltuğuna dikmemiş insanların kullanılması için sebep yoktur. Başkalarını suçlarken önce aynaya bakmalı...
l Melih Aşık / Milliyet

* * *

Seviyesizliğin tarifini yazılarıyla yapıyor!
Nazlı Ilıcak denen saygısız ve ölçüsüz, ülkesinin geleceği yerine sadece kendi çıkarını; “bir gün Tayyip Bey tarafından yeniden milletvekili yapılma” ümidini düşünen gazeteci dün de beni çirkinliklerine malzeme olarak seçmiş. Bıraksın gazetecilere saldırmayı da 12 Eylül’ü öven, 82 Anayasası’na “oy verin” diyen yazılarına baksın. Eğer darbe öncesi ortamın müsait olması darbeleri darbe olmaktan çıkarıyorsa o ortamı hazırlamak her zaman mümkündür. 1000 kişi birlikte yazsalar da 12 Eylül bir darbenin tüm özelliklerini taşır. Kendisi de bu darbeye övgüler dizmiştir. “Kontrgerillayı destekledik” sözünü neden açıklayamıyor? “Bu cümleleri hiç söylemedim” ya da “yazmadım” diyemiyor? l Ruhat Mengi / Vatan

* * *

Erdoğan, Som’dan tazminat alamayacak
Yargıtay, Başbakan Erdoğan’ın 30 Nisan 2008 tarihli “Damat” başlıklı köşe yazısında kişilik haklarını ihlal ettiği iddiasıyla tazminat davası açtığı Deniz Som hakkındaki kararı onadı. Buna göre yazısında Başbakan’ın özel yaşamına müdahale etmediği, eleştirdiği belirlenirken, Başbakan’ın icraatlarını gerçekleştirirken ağır eleştirilere muhatap olmamak için yasalar çerçevesinde dikkatli davranmasının zorunlu olduğu da vurgulandı. Bu kararla Erdoğan’ın Som’dan tazminat talebi de reddedilmiş oldu.

* * *

‘Tayyip’i üzen Allah’ı üzer’
Geçen sene 13 Mart’ta MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, AKP Aydın İl Başkanı İsmail Hakkı Eser’in 14 Kasım 2008’de yaptığı bir konuşmada, Başbakan Erdoğan için, ‘Başbakanımız bizim için adeta ikinci peygamber gibidir.’ dediğini açıklamıştı. Vural, Erdoğan’ı peygamberlik konusunu hortumlamakla suçlayarak şöyle demişti: ‘Sen kimsin ki peygamberimize, mukayese ettirecek kadar milli manevi değerlerimizin içini hortumluyorsun. İktidarı için partisi için ‘Papaz elbisesi bile giyerim’ diyen bir kimsesin. Böyle bir kişinin milli ve manevi değer şahsiyetlerimizle mukayese edilmesini de Türk milletine hakaret kabul ediyorum.’ Vural, o gün Cumhuriyet Savcılarını göreve davet etmişti. Başbakan için açılan ‘Son Osmanlı’ veya ‘İkinci Atatürk’ gibi pankartlar da AKP’lilerin elinden çıkmıştı. 2008 yılında eşi emekli imam olan ev kadını Fatma Durmuş’un yazdığı İlahilerle Hakka Çağrı isimli kitabı Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından onaylanmış ve 10 bin adet bastırılıp ücretsiz olarak dağıtılmıştı. CHP İl Başkanı Ali Kavak tarafından Denizli Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulunulmuştu. İşte o kitaptaki şiirlerden birisindeki dörtlük:
Tayyip Allah yolunun bekçisidir.
Tayyibi üzmek Allah’ı üzmektir.
Sevenlerini üzmek de aynıdır.
Suçun şiir değil, dini yaşaman.
AKP kurmayları; bunları ortaya çıkartanlara değil de söyleyen yağcı/çıkarcı takımına kızarlarsa, daha doğru yaparlar.
l Rıza Zelyut / Güneş

* * *

Vakit yazarlarına hapis istendi
Önder Sav ile Vali Ali Serindağ’ın görüşmesini haberleştiren Vakit muhabiri Aslan Değirmenci hakkında, “kişiler arasındaki konuşmaları kaydetmek ve basın yoluyla ifşa etmek”ten 2 yıl 6 aya, Ankara temsilcisi Sedar Arseven hakkında ise “kişiler arasındaki konuşmaları basın yoluyla ifşa etmek”ten 2 yıla kadar hapis cezası istendi. Cumhuriyet savcısı Fuat Hazer sanıkların atılı suçu işlediklerinin sabit olduğunu iddia etti.

* * *

TRT’nin Arınç’sız günü yok
Cumhuriyet’in derlediği bilgilere göre Arınç’ın son 1 ayda katıldığı her program, yaptığı her konuşma TRT ekranlarından dakikalarca yayımlandı. 20 Aralık’ta ve 29 Ocak’ta gerçekleştirilen Manisa İl Danışma Kurulu toplantıları dakikalarca yayınlandı. Arınç’ın 6 Ocak’ta gazetecilerin sorularına verdiği yanıtlar anında TRT 2 ekranlarına yansıdı. Arınç’ın parlamento muhabirlerini ziyareti de TRT 2 ekranlarından canlı yayımlandı. 17 Ocak’ta TRT 1’de ”Politik Açılım“ programına katılan Arınç, kendisine yönelik suikast iddialarını uzun uzun anlattı. TRT Arınç ajandasında 16 Ocak gününe ise Arınç’ın Kocaeli programı damgasını vurdu.
CHP’li Muharrem İnce, Erdoğan’ın yanıtlaması istemiyle TBMM Başkanlığı’na sunduğu soru önergesinde, şu sorulara yanıt istedi: Arınç göreve başladığı günden bu soru önergesinin yanıtlandığı güne kadar TRT’de hangi programlara katılmıştır? Arınç’ın konuşmalarının hangileri ne süre ile TRT televizyonlarından canlı olarak yayımlanmıştır? Arınç’ın faaliyetlerine ve açıklamalarına haber bültenlerinde ve canlı yayınlarda TRT kanallarında ne kadar süre yer verilmiştir?
l Fırat Kozok / Cumhuriyet

* * *

Skandal savunma
Erdoğan’ın Bulgaristan Başbakanıyla yaptığı basın toplantısında sorduğu “yanlış soru” ile gündeme gelen TRT muhabiri İlhan Altınsoy, konunun üzerine giden odatv’ye yolladığı açıklamada “Başbakanlık Basın Ofisi’nin konuk Başbakan’a sorulması vurgusuyla sorulmasını istediği soruyu sordum” demiş. Hatta kendisinden önce aynı soruyu sorması istenen CNN TÜRK muhabirinin “haklı gerekçeyle” bu talebi reddettiğini de belirtmiş. Hiçkimse TRT’nin, iktidarın siparişlerini servis ettiğini bu kadar açık bir dille itiraf edemezdi değil mi?

* * *

MİNİ YORUM
Güney’i savunanlara küçük bir hatırlatma

Yılmaz Güney için “adi bir katil” dememize bozulanar “sizden beklemezdik” dediler. İçip içip, halka açık mekanda havaya ateş açan, bir kişiyi de öldüren birini, adı “Yılmaz Güney” olmasaydı siz nasıl tanımlardınız? Şehir magandası? Şehir eşkıyası?.. Güney’in cinayetini, iki kişiyi biçen türkücünün, yahut maç sonucunu çocuk kurşunlayarak kutlayan vahşininkinden ayıran ne?.. Doğrusu ben de sizden beklemezdim.

Yazarın Diğer Yazıları