Bir ustanın mektubu...
Sevgili okuyucum; iki hafta önce "Gazetemiz Yeniçağ ve bir bilge" başlıklı yazımda, geçmişteki milliyetçi gazetelerden söz ederken, yazarların ve gazete yöneticilerinin adlarını da yazmıştım. Kimi eksik bilgiler sunduğumu gören emektar gazeteci Sayın Ergun Kaftancı büyüğümüz, çok zarif bir üslupla bana şu metni gönderdiler:
"Değerli kardeşim Yılmaz, merhaba...
Gazetemiz Yeniçağ ve bir bilge başlıklı yazınızı okudum. Öncelikle ifade edeyim, her yazısını okuduğum nadir imzalardan birisiniz...
Bu yazınızda Yeni İstanbul gazetesine dönük bilgilerinizde eksiklikler olduğunu gördüm.
Gazetenin yöneticisi bir başına Yücel değildi. Kulakları çınlasın, yayın yönetmeni Ahmet Güner kardeşimizdi. Yücel, rahmetli Argun Berker ve bendeniz de yazı işlerindeki ekibi oluşturuyorduk, Rauf Tamer de aramızdaydı
Gazetenin kadrosuna yazar olarak katılmaları için hem rahmetli hemşehrim Osman Yüksel Serdengeçti'yi, hem Galip Erdem'i ikna edinceye kadar anamdan emdiğim süt burnumdan geldi. Osman Yüksel derbederdi, her gün yazamam demişti, rahmetli Galip de tembeldi, her gün yazmak istemedi. İkisini de ikna eden ve gazeteye getiren biri olarak hayırlı iş yaptığımı sanıyorum.
Gazetenin sahibi Kemal Uzan "Tirajı artıramıyorsunuz" deyip bizi kızakladı, yerimize Oktay Verel başkanlığında solcu bir ekibi getirdi, Yeni İstanbul da böylece bitti, gitti...
Hergün gazetesine ilişkin bilgileriniz de noksan... Başbuğ tarafından gazeteye yazı işleri müdürü olarak atandığımda yönetim kurulu başkanımız rahmetli Gün Sazak idi, genel yayın yönetmeni de Enver Altaylı... Taha en arka sayfada köşe yazıyordu; yerinden mutlu değildi ve beni de, arkaya itilmesine neden oldum zehabına kapıldığı için sevmiyordu. Bu arada rahmetli Necdet Sevinç, Yaşar Okuyan ile birlikte Hergün'den ayrılıp Ortadoğu'ya gitmişti. Bu gazeteyi de rahmetli Ömer Öztürkmen, İrfan Atagün, Erol Güngör, Ahmet Güner ve bendeniz birlikte kurduk. Nice sonra Saraçoğlu'na devrettik. Bugünkü Ortadoğu işte o gazete...
Bu bilgileri yeterli bulmuyorsanız lütfen bildiriniz. 80 yaşındaki ülkücü olarak size hizmet vermekten yüksünmem... Bilvesile saygı ve selamlar yolluyorum, esen kalın kardeşim."
Değerli gazeteci büyüğümüz Ergun Kaftancı ağabeyime -köşeme verdiği değerden dolayı- en içten sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
Ve Türkân Hacaloğlu...
Efendim, Ankara Türkocağı Başkanı Sayın Türkân Hacaloğlu Hanımefendi'nin elini ve ağızını bağlasak, -Türk gençliğini donatmak için- yine de gözleriyle, etkinlikler düzenler! Nitekim bir hafta geçmeden ikinci bir görkemli etkinliği 18.05.2017 tarihinde Gazi Üniversitesi 75. Yıl Salonu'nda gençliğimize sundu. Konu, 19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı dolayısıyla Atatürk ve Millî Mücadele Paneli idi. Oturum Başkanı Sayın Prof. Dr. Mustafa Turan'ın şu sözü önemliydi: "Millî Mücadele sadece askerî bir mücadele değildir; siyasî başarılarla taçlanmıştır." Değerli okuyucum: Sayın konuşmacılardan sizlere çok kısa bilgiler sunabileceğim. Prof. Dr. Cemalettin Taşkıran: "19 Mayıs 1919 ülkenin işgaline bir başkaldırıdır. Sevr Antlaşması'nın Türklere bıraktığı toprak sadece 200 bin km. karedir.", "Mustafa Kemal Paşa durgun suda fırtına yaratarak ülkeyi kurtardı.", Prof. Dr. Yonca Anzerlioğlu: Sayın Anzerlioğlu adeta bir fırtına gibiydi. Sözleri şöyleydi: "İstiklâl Marşımız okunmasa da olur, diyenler var.", "Mustafa Kemâl'in annesine dil uzatanları ibretle görüyoruz.", "İzmir, Türk Mücadelesi'nin sembolüdür", "Tarihimizin her detayını hafızamıza kazıyacağız", "Yunanlılar aslında Türkiye'yi işgal etmeye gelmediler diyen, ahmaklar var".
Gazi Üniversitesi Tarih Bölümü'nün akademisyenlerine en içten saygılarımı sunuyorum.
Millî Düşünce...
Sevgili okuyucum; 17 Mayıs 2017 tarihli Millî Düşünce Merkezi'nde "Atatürk-Türk Milliyetçiliği ve ülkücülük" konulu paneli Sayın Prof. Dr. Özcan Yeniçeri sundu. Harika bir sunumdu. Sayın Yeniçeri'yi sevgiyle, saygıyla alkışlıyorum.
Esen kalın efendim.