'Bir milletvekili bir milletvekilini öldürürse' ne olacak?
Başlık, size son derece itici gelmiş olabilir.Yazarken ben de aynı hislere kapıldım. Fakat, anlatacaklarımın izahı için gerekli başlığın bu olduğuna karar verdim.Onun için affınıza sığınırım.
Biliyorsunuz; tutuklu milletvekillerinin TBMM’ne dönmesi için gerekli formül üzerinde üç muhalefet partisi şu an itibarıyla anlaşmış gözüküyor. Meclis Başkanı Cemil Çiçek te mutabakattan memnun.
Geriye ne kaldı?
İktidarın “olur” vermesi.
AKP biraz nazlanıyor gibi. Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in, TBMM Başkanı Cemil Çiçek ile görüşmesinin ardından muhalefete, “Adalet Bakanlığı hafta sonu çalışmalarını tamamlayacak. Önünüze, Pazartesi günü bir metin gelebilir” mesajı gitti.
Muhalefet yarını bekliyor. Bu bekleyiş ise kuşkulu bir bekleyiş. Muhalefetin nabzını tuttuk. Ortak yorumu aktarıyorum:
“Bize henüz ulaşan bir bilgi yok. TBMM Başkanı Cemil Çiçek ile Adalet Bakanı konuyu görüştüler. Bakanın tutumu hakkında basına yansıyanlar dışında bir bilgi edinemedik. Sanırım inceleyecekler, daha sonra bize dönüş yapacaklar. Ancak bunlardan her şey beklenir. Yarın, öbür gün çıkıp herhangi bir şeyi pazarlık unsuru yapabilirler..”
“Pazarlık konusunun” ise çıkarılamayan Meclis iç tüzüğü olabileceği üzerinde birleşiyor muhalefet. Diğer olası sürpriz gelişmeler için de hazırlık yapıyorlar.
Geçelim iktidar kanadına.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinden gol yemek istemeyen Başbakan Tayyip Erdoğan’ın da formüle sıcak baktığı belirtiliyor. AKP kulislerinde, “Başbakan’ın, bu yasa çıkarsa Avrupa’nın da hoşuna gider” dediği konuşuluyor.
Fakat burada ince bir hassasiyet de var. Başbakan, Sadullah Ergin’e talimat verirken Anayasa Mahkemesi’nden iptal korkusunu da dillendirmiş. Tayyip Erdoğan, bugünlerde Anayasa Mahkemesinden hiç mi hiç gol yemek istemiyor. Adalet Bakanlığı ve AKP kanadındaki sıkıntı ise “önerilen düzenlemenin Anayasa’nın ilgili maddelerine aykırı olacağı” yönünde. “Düzenleme bu haliyle hukuk tekniğine de aykırı. Bir milletvekili bir milletvekilini öldürürse ne olacak? Bırakın tutuklamayı. İfadeye gelmezse Savcı zorla ifadeye bile getirtemez” diyorlar.
AKP’de , “Tutuklu milletvekilleri için bir defaya, sadece bu döneme mahsus bir düzenleme yapalım” havası da var.
Bakalım ortaya ne çıkacak?
MİT’sel muhabbet
“MİT ile savcıların ’barış’yemeği!.. Milli İstihbarat Teşkilatı, emniyet ve özel yetkili savcılar arasında yaşanan ifade krizi, MİT İstanbul Bölge Başkanlığı’na Aydın Demir’in atanması ile tatlıya bağlandı. Yeni başkan Demir, krizin önüne geçmek amacıyla bir tanışma yemeği düzenledi. İstanbul MİT Bölge Başkanlığı’nda düzenlenen yemeğe özel yetkili hakim ve savcılar çağırıldı. Yemeğe, Özel Yetkili Cumuhriyet Başsavcı Vekili Fikret Seçen’in de aralarında bulunduğu 25 hakim ve savcı katıldı. Ancak MİT krizinin en önemli isimlerinden olan savcı Sadrettin Sarıkaya’nın yemeğe katılmadığı öğrenildi.”
Bitirdiğimiz haftanın en önemli haberlerinden biriydi bu. Konuyla ilgili görüştüğümüz bir kaynak şunu söyledi:
“Biz Hakan Fidan başta olmak üzere MİT yetkililerinin ifadeye çağrılmasından önce duyum aldık. KCK soruşturmasının teşkilata yöneltildiği konusunda bilgimiz vardı. Şunu bekledik: Olay kamuoyuna yansımadan bize sorulmalıydı. Ancak olayda iyi niyet göremedik. Bu nedenle soruşturmayı yürüten savcıları ziyaret edip bu konuda bilgi vermek gibi bir yol izlemedik. Çünkü iyi niyetli hareket etmeyenler, bu ziyareti de ’yargıya MİT baskısı’gibi servis edebilirlerdi. Savcılar bu nedenle ziyaret edilmedi.”
Olanı biteni okudunuz. “Gerisinin ne olacağını” düşünmek yine size kaldı!..
Cezaevi turizmi
Mehmet Ağar’ın girdiği cezaevinin bulunduğu Aydın/Yenipazar, ziyaretçi akınına uğramış. Pidesi ile ünlü ilçede esnafın yüzü çok ama çok gülmüş. Pidenin porsiyonu 3.5 liradan 5 Liraya çıkmış. Lokantalarda yer bulunamıyormuş. Millet, “Ağar’ı görüp pide yemeğe geldik” diyormuş.
Gazetelerdeki haberlere bakın!.. Güler misiniz yoksa ağlar mısınız.?..
Silivri’nin popülaritesini tekrar tekrar anlatmaya zaten gerek yok. İlçe dünyaca ünlü bir yer oldu. Metris’in hafızalarımızda zaten derin bir yeri vardı. Şike soruşturmalarıyla birlikte sportif turizm patlamış. Fenerbahçe formaları civar dükkanlarda yok satıyormuş!..
28 Şubat süreci ile ilgili tutuklananların hapishaneye konulduğu Sincan’da da esnafın işleri çok tıkırında. Ankara’ya çok yakın olduğu için ben de orada yaşayan arkadaşlarım vasıtasıyla ilçenin nabzını tuttum. Sincan’da nefis Ankara gözlemesi yapan yerler vardır. Esnaf, “Ağabey Çevik Bir ve ekibinin Sincan’a gelmesi çok iyi oldu. Ziyaretçilere gözleme yetiştiremiyoruz. Eskiden sinek avlardık. Siftah edip masrafı çıkarttık mı şükür ederdik. İlçeye canlılık geldi” diyorlar. Sincan’ın lalesi ve Lale Parkı da çok meşhurdur. Lale parkı civarında çay ocakları da artık harıl harıl iş yapıyorlar. Lale tohumu siparişlerinde de patlama olmuş. Herkes bahçesine “Sincan lalesi” dikmek istiyormuş.
Cezaevi açılışlarıyla(!) övünen AKP iktidarı mevcut cezaevlerindeki kapasiteleri de patlatırken gerçekten de memlekete yeni hayırlı bir hizmette bulundu!..
Bunun adı; cezaevi turizmi.
Meşhur isimlerin tıkıldığı her cezaevinin etrafında turizm patlaması yaşanıyor. Bence, AKP bunu dışa da açmalı. Yabancı ülkelerin içeri tıkmak istediği yabancı ünlüler içinde Türkiye’de cezaevleri açılmalı. Şöyle bir hayal edin; İngiliz Genelkurmay Başkanı tutuklanmış, Abdullah Gül Kraliçeyi aramış ve İngiliz’i getirip Rize veya yakınında bir cezaevine tıkmışlar. Esnaf lokantaları ziyaretçilere hamsi yetiştiremez, belki de Karadeniz kurur..
Sonra da Tayyip Erdoğan kürsüye çıkıp, sol omzunu hafif yana kırarak “biz iktidara geldiğimizde memlekette cezaevi turizm giderleri sıfırdı.10 yılda cezaevi turizminden elde ettiğimiz geliri... Dolara getirdik” derse; ona yakışmaz mı?
Bence çok yakışır!..