Bir kayıp yıl daha yaşadık

2020 büyüme verileri açıklandı. Gayri Safi Yurt İçi Hasıla (GSYH) yüzde 1,8 oranında büyüdü. 2020'de nüfus artış oranı da binde 5,5 oldu. Bu durumda 2020 fert başına gelir artışı yüzde 1,24 demektir.
2020 Dolar cinsinden fert başına gelir 8 559 dolar oldu. Oysa ki 2007'de fert başına gelir 9,656 dolar idi. Bu on beş yılda Türkiye orta gelir tuzağına düşmüştür. Orta gelir tuzağı bir ülkenin dolar cinsinden fert başına GSYH büyüklüğü itibariyle uzun yıllar aynı düzeyde takılmasıdır. Geçmişte de Türkiye, Güney Kore, Yunanistan gibi ülkelerle aynı fert başına GSYH düzeyinde başladığı yarışmayı orta gelir tuzağına takıldığı için kaybetmişti.
Orta gelir tuzağına düşen ekonomiler yatırım ve kalkınma için ilave gelir yaratamaz. İç dinamikleri zayıflar. Büyüme ve kalkınmaya ara vermiş olurlar.
Gerçi dolar cinsinden fert başına gelirin düşmesinde kur artışlarının da etkisi var. Ama satın alma gücü ve tasarruflar açısından dolar kurundaki artış halkın hayatına aynen yansıyor.
Öte yandan yüzde 1,8 büyüme düşük büyümedir. Ama pandeminin etkisini dikkate almak gerekir.
2020 yılında, sanayi sektörü yüzde 2 büyürken, finans ve sigorta sektörü yüzde 21,4 büyüdü. Türkiye'de zaten bozuk olan sektörel denge daha çok bozulmuş oldu. İnşaat sektörü yüzde 3,5 ve hizmetler sektörü ise yüzde 4,5 oranında daraldı.

2020'de yüzde 1,8'lik büyümeyi tarım sektöründe yüzde 4,8 büyüme ve tüketim harcamalarındaki yüzde 3,2 oranındaki artış etkiledi. İhracat azaldı, ithalat arttı.
Çin, Tayvan ve Güney Kore, ihracata dayalı büyüme yaşıyor. Türkiye içi talep artışına bağlı büyüme yaşıyor. Sürdürülebilir büyüme, ihracata dayalı büyümedir.
İç talep artışı, arz kapasitesinin üstünde olursa, yatırımları, mal ve hizmet üretimini tetikler. Ancak geçici bir dönem için enflasyona ve cari açığa yol açar. Dahası iç talep daralınca bu defa arz fazlası ve atıl kapasite ortaya çıkar ve büyüme düşer. Dış talepte de aynı sorunun yaşanması daha düşük olasılıktır. Söz gelimi bir dünya krizi olmazsa dış talep daralması olmaz. Ayrıca dış talep daha geniştir. Kaldı ki ülkenin rekabet gücü yüksekse krizlerde bile büyümeyi daha az etkiler.

2020 HARCAMALAR YÖNTEMİYLE GSYH'DA BÜYÜME (YÜZDE )

Geçmiş yıllara bakarsak, tüketim artışı ile büyüme arasında paralellik olduğu anlaşılır. Aşağıdaki tabloda, özel tüketim artışı olduğu yıllarda büyüme oranının daha yüksek olduğu ve iç talebe bağlı bir büyüme yaşandığını rahatça söylemek mümkündür.

İç talep artışı, ithalatı da artırıyor. Cari açık artıyor. Sonuçta cari açıkla büyüme gibi sürdürülemez bir durum ortaya çıkıyor.
Türkiye'de üretimin ithal girdiye bağımlı olması nedeni ile üretmek için önce ithal etmek gerekiyor. Bunun içindir ki ithalatta büyüme her zaman ihracattaki büyümeden daha fazla olmuştur. Başka bir ifade ile Türkiye'nin ihracat yapması için önce ithalat yapması gerekiyor.

Cari açık bir ülkenin servet kaybı ve dolayısıyla yoksullaşmasıdır. Dahası dış borca çevrildiğinde de Türkiye net dış borç ödeyen ülke konumunda, ödenen dış borç mürettabatının GSYH oranı büyüme oranından yüksek ise net servet kaybedecek ve yoksullaşacaktır. Ayrıca gelecekte ülke, büyümenin gerektirdiği kaynaklardan da yoksun olacaktır.

Yazarın Diğer Yazıları