Bilgeoğuz'dan 7'den 77'ye herkese

Savsöz mü, başlık mı, ad mı?.. Ne derseniz deyin, ama üçünü de dikkate alın. Çünkü üçünün toplamı, kitabın içeriğini ele veriyor. Kitabın kapağındaki bu üç tümce şunlar: “7’den 77’ye Herkesin Antolojisi”, “Okul ve Aile Etkinlikleri”, “Öğrenci, Öğretmen, Anne-Baba, Dede-Nine ve Torunlar İçin”.
“7’den 77’ye Herkesin Antolojisi”... Şiir mi, öykü mü var içinde acaba? Şiir de öykü de var ama, salt onlardan oluşmuyor. “Antoloji” sözcüğü, burada, “derleme”, “güldeste” anlamlarını taşıyor. Neler derlenmiş neler, bilseniz. Masallar, monologlar, kısa piyesler, esprili diyaloglar, skeçler, güzel ninniler, tekerlemeler, fıkralar, bilmece ve bulmacalar var... Dahası da var: Alternatif matematik var, önemli gün ve haftalar var, icatlar ve buluşlar tarihi var, dünyanın en’leri var, bilinen en güzel çocuk şarkıları ve marşları var.
Bu “var” ların arasını biraz açmam gerek. Öykü, fıkra, anekdot ve diğer edebi ürünlerin hepsi özenle seçilmiş, hepsi ilginç ders, ibret ve bilgelik dolu. Derlenen bilgiler; öz, kısa, seçme, özgün, gerekli ve yararlı... Kitaptaki “var” ların ruhuna ve esprisine uygun, her sayfada renkli fotoğraflar ve çizimler var.
Bilgeoğuz Yayınları; bilgilendirme, ilgilendirme, sevgilendirme, görgülendirme, okuma ve araştırma zevki ve cehdi aşılama, ilke ve amaçlarını gütmüş bu kitabı çıkarmakla. Lüks kapaklı, tamamen renkli 432 sayfadan ibaret bu değerli eseri yayına Oğuzhan Cengiz ve Selim Çoraklı hazırlamışlar. Kitapla birlikte bir de masal CD’si veriliyor: “Uyku Perisinden Masallar”, seslendiren: Pelin Bayrak.
“Cehennemine koymazsın umarım. Cennetine koyduğunda ise, ne huri isterim, ne gılman, ne de öyle bol nimet. Cennetin -varsa- kütüphanesine ko beni, -yoksa- bir kütüphane yarat benim için.” Bu söz bendenize aittir. Bir yazıma da koymuştum. Bu sözde zerrece abartmam yoktur, yakından tanıyanlar ve beni sürekli okuyanlar, kitaba olan düşkünlüğümü bilirler. İyi okurum (ayda ortalama 2000 sayfa). İyi kitaptan da iyi anlarım. Kişi ya da yayınevlerince gönderilen kitaplar hakkında, elimden geldiğince iyi şeyler yazmaya gayret ederim, çünkü hepsi nice göz nuru ve yoğun emek mahsulüdür. Ama bazılarına yazdıklarım, Bayburt deyimiyle “Hala hatırın kalmasın” kabilindendir. Övüp tavsiye ettiğim kitaplar ise gerçekten değerli kitaplardır, bunu deneyenler görmüşlerdir. Şimdi bu son koca paragrafı niye yazdım biliyor musunuz? Bilgeoğuz’un bu yeni eserini; zevkle, ilgiyle, severek ve takdirle okuduğumu belirmek için. Ben dedeyim, eşim nene; eşim de okuyacak; sonra kızım ve damadıma vereceğiz bu kitabı, onlar da okuyacaklar ve sonra, 3 yaşımdaki torunum için onların kitaplıklarında yerini alacak. Yani, hararetle tavsiye ediyorum herkese, bu kitabı alıp okumayanlar hüsranda ve ziyandadırlar.
Birkaç hata da buldum bu değerli eserde, onları da ifade edeyim, ileriki baskılarda düzeltsin yayınevi. Bazı tekrarlar var, sözgelimi, aynı Kayserili fıkrası hem 126, hem de 324’üncü sayfalara konulmuş. “Akıl Vergisi” adlı fıkra da öyle. Kitabın son sayfasında yararlanılan kaynaklar toplu halde verilmiş, ama iç sayfalarda hangi edebi eser ya da bilginin kimden ve nereden alındığına dair bilgi yok, bu durum o eserlerin sahiplerini üzer. Kurt’u kötü tanıtan çok sayıda masal var bu kitapta, bunların çoğu Batı kaynaklı. Bizim kültürümüzde böylesi kurt karşıtlığı yoktur. Dedem Korkut, “Kurt yüzü mübarektir” demez mi sevgili Oğuzhan Cengiz?

Yazarın Diğer Yazıları