Biden’den Libyalı teröriste
Geçtiğimiz hafta iki önemli olay gene karambole gitti. Biri Biden’in ziyareti, öteki de ondan iki gün önce vuku bulan Topkapı saldırısı. Bizim boyalı basın her iki konuyla da yalnızca buzdağının su üzerinde görünen kısmıyla ilgilendi derine inmedi, belki de inemedi konulara magazinsel takıldılar her zamanki gibi.
Topkapı saldırısından başlayalım. Benim aklıma yatmayan en az bir düzine nokta var ama üç tanesi önemli. Birincisi bizlerin bile olay meydana gelene kadar bilmediği bir noktayı Libyalı bir saldırganın bilmesi. İstanbul’a indiğinin ertesi günü gidip silahlanabiliyor. İkinci önemli nokta adı geçen Libyalının saldırı mekânını Topkapı sarayı olarak seçmesi. Üçüncü nokta, saldırganı sağ olarak ele geçirip adamı konuşturma şansı varken polis ve özel timlerin adamı vurup öldürmesi yani susturması.
Kafamda soru işaretleri yaratan bir başka konu, saldırganın yani Samir Salem Ali Elmadhavri’nin Türklere minnet ve özellikle Başbakan Erdoğan’ı kahraman ilan eden bir ülkeden gelmesi, yani Libya’dan. Adam önce Kaddafi yönetiminde polisken, direnişçilere geçmiş, yandaş olmuş. Hatta Kaddafi takımı tutuklamış ama sonra direnişçiler serbest bırakmış. Kendisi bir Müslüman kardeş. Acaba bu bir mesaj mı?
Yok, eğer bu adamın Libya’dan bir mesaj getirdiği düşünülmüyorsa, o zaman sıfır sorunlu komşularımızdan Suriye lideri Esad mı Ankara’ya mesaj yolladı? Belki de yardımcılarının biat etmediği ama her adı geçişte iki göz iki çeşme ağladıkları yiğidim civanım Başbakana, Arap kardeşleri sevgilerini böyle belirttiler.
Adama deli dedik çıktık. Babası da bazı psikolojik sorunları vardı dedi. Tabii öyle diyecek, aklı başında bir adam bu tür bir intihar saldırısı yapar mı? Ya adam deli değil de birilerinin tetikçisiyse? Ya adam yakalanmayı planlayıp bazı açıklamalar yapacak idiyse? Topkapı Sarayı olayı özellikle Osmanlıcılık oynayan Ankara’daki zevata ya bir mesaj niteliği taşıyorsa? İşte bu basit sorular bizim araştırmacı gazetecilerimiz tarafından sorgulanamadı geçiştirildi. Yazık oldu... Bir şeyler öğrenebilirdik.
Gelelim ABD’nin ikinci adamı Jo Biden’in magazin dışı haberlerine. Bizim basın ikinci adam kelimesini çok sevdi. Bu arada Kanal D muhabirleri de Birand ile gaf yarışında Biden’i ABD’nin ikinci başkanı yaptılar. Aslında Biden ikinci falan değil sadece figür olsun diye sağa sola yollanan bir zevat. Ama Biden’ın Erbil üzeriden Bağdat-Ankara seferi yapması sonra İstanbul ziyareti sembolik olarak önemli. İçerik olaraksa mesajlar açıklananlardan farklı.
Tabii sizler, Biden’in Samatya’da alışverişi ve yediği yemekleri izlerken o saate kadar götürülen götürüldü, verilmesi gereken mesajlar verildi, öpülmesi gereken patriğin eli öpüldü. Peki, Biden ne mesaj getirdi veya ne garanti alıp götürdü? Daha önce yazdığım gibi Erbil üzerinden gelirken Amerikan askerlerinin Kuzey Irak’taki Kürt bölgesinden Diyarbakır ve Güneydoğu Anadolu bölgesine güvenli geçişlerini garanti altına aldı.
Amerikan askerleri ağır silahları ile birlikte kara yoluyla bizim PKK faaliyet alanlarından geçecek. Tabii envanteri yapılmamış olan bu silahlardan kaçı bu topraklarda müttefiklerine bırakılacak, eminim bizim müstemleke valileri bilmiyordur. Aslında bu geçiş daha sonra anlaşılacağı gibi başımıza gelecek olan birçok kötü olayın başlangıcı olacak.
Biden, sanki bizim komşuluk ilişkilerimizden sorumlu bakanlık görevine atanmış gibi. Komşumuz İran konusunda bazı şeyler öğütlemiş. Komşumuz Ermenistan’la sorun bitsin demiş. Güneydeki komşumuz Kıbrıs konusu ve Yunanistan gündeme gelmiş. Ama hakkını yememek gerek, Bulgaristan ve Gürcistan konularına girmemiş. Nasıl, adam yalnızca Başbakan’a geçmiş olsun demek için gelmiş olamaz değil mi? Bakın dün ABD Savunma Bakanı Panetta da İsrail ile ilişkilerin düzeltilmesini istemiş. Tam da İsrail’in baş düşmanı Suriye ile bizim ilişkilerimiz sarpa sararken.
Ha unutmadan sorayım, bizim acar meslektaşlar, öğrendiler mi Başbakanın ne ameliyatı olduğunu acaba?