Bereket mi, striptiz mi?
Binlerce yıldır bereket olarak bildiğimiz yağmurun felakete sebebiyet vereceğini bize değil de anne-babalarımıza söyleseler inanırlar mıydı ? İnsan olarak kabahatlerimizi sorgulamak yerine her şeyi Allah’a havale etmek de necip milletimizin temel özelliklerinden...
Çürük bina yapan çobanlıktan gelen müteahhidi yargılayıp en ağır cezaya mahkum etmek yerine “Allah’ın işi” diyerek teslimiyeti tercih edenler şehirciliği de Allah ile aldatanları seçerek felakete davetiye çıkarıyor.
Karadeniz’in sarp kayalıklarına ev yapan bölge insanıyla ilgili sel haberlerine alışığız ama Trakya’dan sonra İstanbul’da şimdilik 16 kişinin öldüğü sel felaketinin sebebi kırsal alan değil tabii. Trafiğin en yoğun olduğu şehrin ortasındaki basın ekspres yolunu sel basması basınımızın güzide temsilcilerinin dikkatinden kaçıyor. 7-8 yıldır AKP’ye, ondan önce de 15-20 yıldır Milli Görüş gömleği giyen AKP’nin kurucularına teslim edilen belediyelerin şehircilik ve alt yapı başarılarının eseri değil mi sel?
Neredeyse 25 yıldır Ayamama deresinin islahı ile ilgili zaman zaman haberler yayınlanır. İslah edilmediği gibi Ayamama ile beraber İstanbul’daki dere yatakları AKP’li belediyelerin verdiği ruhsatlarla hafriyat döküm alanı haline getirilmiştir. TOKİ’den tutun da lüks konut yapan büyük inşaat şirketlerine hatta kat karşılığı yap sat müteahhidine kadar her kesimin döküm alanı dere yatakları değil midir ?
İstanbul’da hafriyat döküm sahaları için çıkan mafyatik kavgalar ve bunları işletenlerin icraatları da gazete sayfalarına adli haber olarak yansımaz mı? Sahildeki imar planlarının tadilat adıyla ne hale getirildiği de malum. Hayvan ahırları yerine tripleks villaların sahiplerinin belediye başkanı ve yakınlarına ait olduğu belgelenir ama zaman aşımından yıkımı nedense gerçekleşmez.
Ramazan’da kurulan iftar çadırları belediyeye iş yapanlardan alınan gönüllü “ ! ” bağışlarla makarna, yağ dağıtıp evlere odun, kömür verilerek Allah ile kandırılan necip milletten nasıl olsa oylar alınıyor. Yağmur fazla yağınca kabahat alemlerin yaratıcısı Allah’a havale ediliyor. Vayy be...
Demokratikleşme, özgürlük gibi sihirli kelimelere sığınanlar iktidara geldikleri günden bu yana basının neredeyse yarısını çeşitli yöntemlerle ele geçirdikleri yetmiyormuş gibi bir de vergi ile tehdit etmeye başladı. Doğan grubunun avukatlığını yapmaya niyetim yok. Aydın Doğan’ın da avukata ihtiyacı yok ama Doğan’a reva görülen haksızlık yarın öbür gün bu sektörde başkalarının da başına gelebilir. Nitekim Sabah’ın iki defa el değiştirmesinde ses çıkarmadıkları gibi rekabeti kendine yontarak kullananlara bir bir sıra geldi.
Çukurova grubunun şirketlerine uygulanan el koyma ile, Karamehmet’e diz çöktürmediler mi ?
Doğan grubuna bu ceza yeni değil. Daha önce yazılan 1.5 milyar dolar 250 bine bağlanmıştı. Devletin borçlarını Doğan’a ödetmeye niyetli olduğu da geliyor akıllara ama bu uygulama bana göre kelle alma operasyonunun bir ayağı. Doğan grubundan bazı yazarlara yol mu göründü? Yoksa başta Hürriyet olmak üzere gazete ve televizyonların üst düzey yöneticileri mi değişecek? Bekleyip göreceğiz!
Gelelim açılım saçılım derken Türkiye’yi striptize zorlayan planlara... Eruh ve Çukurca’daki 7 şehit terör örgütü ve meclisteki uzantılarının hiç de silah bırakmaya niyetli olmadıklarını kanıtladı. Bedeli ne olursa olsun açılıma devam edeceğini ilan eden AKP hükümetinin bu striptiz sahnesinden kolayca kurtulamayacağı da aşikar.
Hasılı kelam bereket olan yağmur AKP’li belediyeler yüzünden felakete dönüşürken açılımla striptize sürüklenen memleketi güzel günler beklemiyor.