Benim “hadsiz” gazetecim
AKP Grup toplantılarının gelenekselleşen “basın fırçalama” kısmında dün “Yazıklar olsun” düştü köşe yazarlarının payına:
“Bazı köşe yazarlarına da hayret ediyorum. “Ne olur sanki serbest bırakılsaydı. Apo’nun posterine müsaade ediliyor da Atatürk posterine, Türk bayrağına neden müsaade edilmiyor” diyorlar. Yazıklar olsun size. Bu nasıl köşe yazarlığıdır, bu nasıl haddini bilmezliktir. Bugün güvenlik görevlilerimizin bölücü başı ve terör örgütünün paçavralarının asılmaması yönünde mücadeleyi görmeyip de bunu nasıl söyleyebiliyorsunuz?”
Belki de tam bu yüzden “söyleyebiliyoruzdur” Sayın Başbakan;
Oslo’da “müzakere”yi görüp, Ankara’da bir türlü “mücadele” yi görmediğimizden, göremediğimizden soruyoruzdur:
- Türk bayrağına neden müsaade edilmiyor?
Egemenliğimizle bir sorununuz mu var?
Pardon yaa...
Sahi siz 2004 yılında, onu da “devretmiştiniz” değil mi Roma’da?
Bu da TRT Cumhuriyeti
TRT’nin önceki gece boyu tekrar tekrar verdiği haber bülteninden:
“Cumhuriyet Bayramı Moğolistan’da coşkuyla kutlandı sayın seyirciler...”
“Çin’de coşkuyla kutlandı...”
“Avustralya’da coşkuyla kutlandı...”
“Kenya’da coşkuyla kutlandı...”
“Ankara’da ise bir grup, izinsiz gösteri yapmaya kalkışınca polis müdahalesiyle karşılaştı!”
Mümtaz’er Türköne’nin “Endişeye mahal yok. Çünkü Cumhuriyet emin ellerde. Çünkü ülke ileri bir seviyede” satırlarını okuyunca Cem Yılmaz adına üzüldüm. Onu tahtından edebilecek bir rakibi var artık!
GÜNÜN SORUSU
Tayyip Erdoğan, Ankara’daki Cumhuriyet yürüyüşünü takiben önce “2007’yi özlüyorlar” dedi. Hemen ardından “Ordu göreve” pankartına atıf yaptı. Yetmedi, “terörist” yaftasını astı. “Cumhuriyet Savcısı” düğmeye bastı.
Silivri’de inşası devam eden mahkeme salonunun “abidevi” boyutlarının nedeni anlaşıldı!
Ya TOKİ’nin “toplu ceza konutları”; onların kapasitesi kaçtı; 100 bin kişi sığar mı?