Beklenen liste depremi çıkmadı...
Seçim öncesi siyasi partilerin en büyük handikabı listelerin hazırlanmasıdır. Özellikle muhalefet partilerinin Yüksek Seçim Kurulu'na teslim ettiği milletvekili aday listeleri sandığa gitmeye hazırlanan seçmenin tamamını tatmin etmez. Doğal olarak "liste krizi" ya da "aday depremi" tanımlarını çok sık telaffuz etmek zorunda kalırız. Bu defa "Türkiye ucuz atlattı" diyebiliriz. Artçı sarsıntıları bazı lokal illerde devam edecek olsa da büyük çoğunluk tarafından makul karşılandı. Ömrü boyunca "muhalif" olan bu satırların yazarı bile bu denli iyimser olabiliyorsa AKP iktidarını sonu geliyor demektir.
CHP'nin belirlenen delege yerine tüm üyelerine açık olan ön seçiminden sağlıklı liste çıktığını iddia edemeyiz. Ancak sandığa küsenlerle, miskin laiklerin fazla mazereti kalmadı. Kemal Kılıçdaroğlu'nun kontenjan adayları parti örgütünü hoşnut edemedi. Ancak yıllardır iktidar özlemi yaşayan CHP tabanının bu defa seçime asılacağına inanıyorum.
Dinmeyen gönül sızımız MHP'ye gelince. Ön seçim yerine kamuoyu yoklaması ve internet üzerinden temayülü deneyen MHP'de tabanı memnun etmek mümkün değil. Önceki seçimlerde başarısız olmuş bazı isimlerin liste başlarına getirilmesi tartışılacak. Fakat bu tartışmanın uzun sürerek sonucu olumsuz etkileyebileceğini düşünmüyorum. MHP seçmeni her şeyden önce Türkiye'nin bölünme kaygısı ile gönül kırgınlıklarını bir kenara koyacak kadar feraset sahibi. 13 yıl boyunca iktidar tarafından hor görülmenin acısını yaşıyor. Milliyetçi-ülkücü kadroların hallaç pamuğu gibi atılmasına öfkeli. Tek başına iktidar hedefini uzak görseler de, koalisyon ortaklığında hem bireysel hem de ülke olarak rahatlayabileceklerine inanıyorlar. Üstelik DSP-MHP-ANAP koalisyonundan ders çıkarmış tecrübeli bir kadro var. 18 Mart 1999 seçimlerindeki sonucun üzerine çıkılabileceğine dair inanca yani başarıya kilitlenmiş durumdalar. Bu seçim en büyük sürprizini MHP'nin yapacağını tahmin etmek için kahin olmaya gerek yok. Şimdilik yüzde 20 bandını geçen MHP, önümüzdeki iki ayda yükselişini sürdürebilir.
Neo-liberaller ile AKP'nin üfürdüğü HDP'ye gelince. Televizyon ekranlarında arz-ı endam eden çok bilmiş(!)ler yine yanılıyor. Barajı geçirmek için her tür numarayı deniyorlar. Ama matematik bilimi var. Kaldı ki bu sütunlardan Hakan Fidan ile Öcalan'ın mutabakatını yazmıştım. AKP, baraja takılacak HDP'nin milletvekillerini kaparak oy kaybına rağmen vekil sayısı hesabı yapıyor. Ama evdeki hesap çarşıya uymayacak. Bunu HDP'nin kurmayları da biliyor. Karşılığında yerel yönetimlerin yetkilerinin artırılması bir nevi özerklik tavizini koparmayı planlıyorlar.
Gözünü "Başkanlık" hırsı bürüyen Tayyip Erdoğan kurduğu partinin iktidardan düşme ihtimali karşısında ne yapar? Erdoğan'ı tanıyanlar bu riske girmeyeceğini bilir. Uzun süredir kafama takılan "seçimin iptal edilme ihtimali" gün geçtikçe depreşiyor. İçimde bastırmaya çalıştığım o sesi susturamıyorum. Türkiye'nin savaşa sokulma senaryolarına fazla prim vermesem de "terör olayları arttı... Kaos ortamında seçime gidilmez" bahaneleri ile sandık ortadan çekilirse de şaşırmayacağım. Ne de olsa Türkiye burası... AKP halen iktidar. Her şey beklenir mi? Beklenir!