Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Özcan YENİÇERİ
Özcan YENİÇERİ

"Bedeli ne olursa olsun"

Başbakan Erdoğan “Şimdi artık bu meseleyi kökten çözmenin tam zamanı... Bedeli ne olursa olsun adımlarımızı attık, atıyoruz ve atacağız. Bedeli ne olursa olsun verdiğimiz sözü gerçekleştirecek, bu meseleyi çözüm yoluna koyacağız”.
Hemen Başbakana “Bedel, Türkiye’nin bölünmesi olsa da mı?” sorusunu yöneltmek gerekir. Bu tür ucu açık ve her anlama gelebilecek söylemler tehlikelidir. Devlet yöneticileri bu tür söylemlerden kaçınmalıdır. Elbette Başbakan, bu sözleri ne kadar kararlı olduğunu göstermek için söylüyor. Duruşunu büyük bir gözü karalıkla da ifade ediyor.
Sorunlar sözlerle çözülecek olsa Başbakan’ın sözlerine ilave yapmaya gerek olmazdı. Bu tür durumlar için Türkçe’de “lafla peynir gemisi yürümez” diye de bir söz var olduğunu hatırlatmak gerekiyor. Çözülmesinden söz ettiğiniz sorun “açıl susam açıl”, “Alaaddin’in Sihirli Lambası” ya da “abra kadabra” türünden “sihirli değnek” yöntemleriyle çözülecek bir sorun değildir.

Kronik ihanet merkezleri!
Sorunun tarihi kaynakları, coğrafi zorlukları vardır. Sorun siyasi olmaktan daha çok ekonomik ve sosyolojiktir. Sorun kimlik, yer adları, Kürtçe’nin serbest konuşulması, Kürdoloji enstitüsü, yerel yönetimlerin güçlendirilmesi ya da Anayasal haklar meselesi hiç değildir. Dile getirilen meseleler, dile getirilmeyen taleplerin önünü açmak için kullanılan argümanlardır. Üst yapıya yönelik konuların çözümlenmesi, sorunu halletmeye yetmeyecektir. BOP, Irak’tan ABD’nin çekilmesi, PKK terörü, Kerkük, Petrol, Barzani’nin Kuzey Iraktaki Federasyonu, feodal yapı, tarikat ve “Kürt Sorunu” denilen sorun birbirini bütünleyen sorunlardır. Birinde ilerleme kaydetmek sorunu kökten çözmek anlamına asla gelmez. Ancak sorunun ne olduğunu derinliğini ve boyutlarını bilmeyenler “bedeli ne olursan olsun çözeceğiz” diyebilirler
Türkiye devletinin bu bağlamda atacağı yanlış adım sorunu çözmek bir yana daha da karmaşık kılabilir. Böyle bir konuda büyük sözler edip, küçük işler yapmak durumu daha da vahim kılabilir. Özellikle iktidar ve dış merkezlerle irtibatlı medyanın çözüm üzerine yaptıkları analiz ve söylemler bölgedeki kronik ihanet merkezlerini harekete geçirmiştir. Böylece Türkiye karşıtı unsurlar hedeflerini daha da büyütmüşlerdir. Gelinen bu aşamada “demokratik çözüm” adı altında atılacak adımların bu merkezleri tatmin etmesini beklemek hiç de gerçekçi değildir. İktidarın “demokratik çözüm” dediği şeyi bu mihraklar ’dağın fare doğurması’olarak niteleyeceklerdir. Bu merkezler nihai hedeflerini bir süre ertelemek zorunda kalsalar bile ilk fırsatta tekrar Türkiye’yi rahatsız etmek için ellerinden gelen her şeyi yapacaklardır.

“Kürt Açılımı” ABD projesidir!
Kaldı ki günümüzde bahse konu olan açılım da Kürdün açılımı değildir. Açılım ABD’nin açılımıdır. ABD bugün için bölgede kurduğu Kuzey Irak bölgesine ekonomik ve sosyolojik olarak eklemlenmiş bir yapı meydana getirme peşindedir. Son zamanda birden bire alevlenen “açılım” ve “çözüm” söylemlerinin altında bu strateji vardır. Kimse kendini kandırmasın, bugünün “Kürt Açılımı” bir ABD projesidir. Bir anlamda “Büyük Ortadoğu Projesi” nin devamı niteliğindedir. Bugün devletin tepesinde bulunanlar o zamanlar, bu projenin “Türkiye’nin vizyonuyla örtüştüğünü söylemişler” ardından da Başbakan Erdoğan BOP’un “Eş Başkanı” olduğunu duyurmuştu. “Kürt Açılımı” denilen şey, BOP için Irak’ta silahla yapılanın Türkiye’de siyasi yöntemlerle gerçekleştirilmesinden ibarettir. Bu bir tür Soros operasyonudur. Önce bunu görmek gerekir.

Yazarın Diğer Yazıları