Bayram ama kime?
Bu hafta yazıma siz okurlarımın bayramını kutlayarak başlıyorum. Hoş yüreğinizde heyecan, cebinizde harcayacak paranız kaldıysa bu bayram bayrama benzeyecek gibi.
Bu hafta bayram derdine, Türkiye, sorunlarını bir hafta daha donduracak. Borsalar kapalı olacak, bankalar kapalı olacak ve ne dövizdeki ne de borsadaki oynamaları izleyebileceğiz. İyi mi olacak kötü mü bilemiyorum. Bakmayın hükümetin bakanlarının ekonomik önlem paketi üzerinde görüştüğü yolunda söylenen sözlere. Eğer onlar ekonomik önlem aldılarsa neden zil takıp da IMF’den para geliyor diye oynuyorlar, anlamak mümkün değil.
Halka kredi kartları konusunda, borcu borçla kapatmayın diye öğüt verip, daha sonra da yolsuzluklara müdahale et diyenlere bana mı sordun da aldın diye insanları azarlayacaksın kendin hem borcu borçla kapatacaksın, hem de halkına sormadan onları ve torunlarını gırtlağına kadar borca batıracaksın. Kömür dağıtacaksın, halkın kesesinden bizim vergilerimizden. Onu alan da dağıtan da fiilen suçlu.
Türkiye, diyorum ya bir gariplikler ülkesi. Bir polis düşünün kendi kurumu aleyhine faaliyet göstermiş ve nasıl becerdiyse becermiş, sekiz sene memleketten ve görevinden uzak kalmış. Hürriyet gazetesinde kendisi ile röportaj yapan gazeteci nedendir bilinmez, bir polisin kendisini Taraf gazetesinin temsilcisi olarak nasıl tanıttığını sormuyor.
Emniyet Amiri Emrullah Uslu’dan söz ediyorum. Bu adamla ilgili o kadar çok iddia var ki ortada, sıralamaya sayfalar dayanmaz. Benim duyduklarım, bu adamın ABD’den siyasi sığınma talebinde bulunacağı yolunda. Siyasi sığınma talebinde bulunmak için, birilerini, ülkeyi ve yönetimini kötülemek zorundasınız. Bunun son örneklerini PKK’lılardan ve bu ülkeye sığınan kişilerden öğrendik.
Peki, Uslu bunlar arasından hangi yolu seçecek, “can güvenliğim mi yok diyecek veya benim inançlarıma izin vermiyorlar”mı diye ortaya çıkacak? Her ne için ortaya çıkıyorsa bu arada hem memur hem de Washington’da adı az duyulmuş bulunan Jamestown Vakfı’nda yayınlanan yazılarına ne demeli?
Nasıl geçindi bu kadar yıl, ne yaptı, kimden para kazandı? Neden askere bu düşmanlık? Ayrıca Kürt konusunda tez yaparken bu konunun tersine dönme durumuna girdi. Büyükanıt olayı niçin kendisini rahatsız etti? Bunlar yanıt bekleyen sorular.
Washington’u iyi bilen Yasemin Çongar neden hiçbir gazetecilik deneyimi olmayan bu kişinin muhabirleri olmasını kabul etti? Ben bu sorulara cevap bulamıyorum ama eminim devletin elinde bu konuda yanıtlar vardır. Emniyet son zamanlarda hakkında bazı siyasiler tarafından ortaya atılan iddialar nedeniyle de bu durumu netleştirmek zorunda.
Gelelim başkent Washington’a. Burada heyecan yeni başkanın 20 Orak 2009 tarihindeki yemin törenine kilitlenmiş durumda. Ben, Obama’nın işbaşına gelmesinin Amerika’ya büyük bir yarar sağlayacağına henüz inanmış bir kişi değilim. Hele hele bizim bazı sol tarafı kuvvetli kişilerin, ABD’deki Demokrat Parti’yi solcu sanarak Obama’ya destek vermelerini de hiç mi hiç anlayabilmiş değilim.
İçimin ve midemin alamadığı bir başka konu da Atatürk’ün partisinde yaşanan son gelişmeler. Destek sağladıklarını düşünürken acaba kaç oy kaybedecekleri konusunda doğru hesap yaptılar mı? Bu arada ortaya çıkan sözde Ermeni soykırımı konusunda özür dileyenlere ne demeli. Ermenilerden önce benden, sizlerden özür dilemeliler, ellerinde hiç bir tarihi veri olmadan koca bir ulusu lekeleyip töhmet altına soktukları için. Ermeni diasporasından ne vaat aldılar acaba merak etmemek elde değil.