Bayburt’ta Dede Korkut coşkusu...
Bayburt ilimiz Dede Korkut’u, “Uluslararası Bayburt Dede Korkut Kültür ve Sanat Şöleni” yle 18 yıldır kutluyor. Bu kutlama öylesine görkemli ki; sadece il merkezinde değil; ilçe ve beldelerde de etkisini gösteriyor. Her yıl Bayburt ve yöresi beş gün boyunca Dede Korkut adını dilinden düşürmüyor.
Pekiyi... Bayburtlunun böylesine önem verdiği Dede Korkut kimdir; nedir?
Dede Korkut, Batı Oğuzlarındaki olayların anlatıcısıdır. Türk’ün Manas’tan sonra en büyük destanıdır. Bu destanda yer alan 12 hikâyede; milletimizin eşsiz özellikleri bir bir sıralanır: Türkçemizin anlatım güzelliği; kahramanlığımız, Tanrı, yurt, doğa sevgimiz; konukseverliğimiz, devlet bilincimiz, birlik ve beraberliğe, kadına verdiğimiz değer; çalışkanlığımız, öfkemiz; fitne sonucu doğan felâketler... İşte kahraman Bayburtlular böyle bir görkemi yıllardır yaşatıyorlar. (İliştiri: Dede Korkut’un bende de özel bir yeri vardır. Dede Korkut hikâyelerini 1987’de TRT Ankara Radyosu’nda 13 bölüm halinde Türkiye’de ilk kez biz dramatize ettik. Devlet Tiyatroları’nın seçkin sanatçılarının canlandırdığı bu çalışma çok ilgi gördü. Nitekim Millî Kültür Vakfı, o yılın “Milli kültüre hizmet” ödülünü bize verdi. Ayrıca 1988’de Deli Dumrul’un oyununu yazdık)
Bu kutlamalardaki edebî derinliğin mimarı Bayburt’un has evladı, Şair Zihni’den el almış sevgili Yahya Akengin’e aittir. Nitekim bu yıl onun ricası ve Bayburtluların daveti üzerine, bu ulu şöleni başından sonuna kadar izledim. Şair Zihni Kültür Merkezi’nde şiir okuduk.
İyi ki de gitmişim. Devletin ve halkın gönülden katıldığı -çok ender gördüğüm- böyle bir şöleni izlemek gerçekten keyifliydi. Beş gün boyunca Bayburt Milletvekili Sayın Bünyamin Özbek, değerli Valimiz Sayın Hasan İpek, ‘ev sahibi’Belediye Başkanımız Sayın Hacı Ali Polat her gün farklı yerlerdeki etkinliklerde -göstermelik değil- gerçekten halkın arasındaydılar.
Bayburt, Dede Korkut’un öz yurdu! Orası bir Dede Korkut diyarı. Dede Korkut’un mezarı Masat (doğrusu Basat olmalı) köyünde. Bamsı Beyrek’in mezarı Duduzar köyünde. Her yer, Dede Korkut hikâyelerinde geçen olayların mekânı... Yaylaları gezerken rahmetli anamın kış gecelerinde bana anlattığı “Bağ Boğrek” hikâyesi rehberim oldu. Açıkçası, ben Bayburt’a vuruldum! Bayburt, Çoruh coşkunluğuyla aktı yüreğime!
Kısa kısa notlarımı da aktarmalıyım: Bu etkinliğe Azerbaycan, Polonya, Romanya, Gürcistan, Slovakya, K. Kıbrıs ekipleriyle katıldılar... Toplam konuk sayısı 316... Bayburt kalesi bakımsız... Belediye Başkanı Hacı Ali Polat “Kültür Bakanlığı işletmesini bize verirse bu kaleyi pırıl pırıl yaparım” diyor... Başkan Hacı Ali Polat, birikimi çok güçlü bir yönetici... Aydıntepe ilçesi yeraltı şehrinde çivi ve hiyeroglif yazılar var... Çimağıl mağarası ilginç... Yaylalar gönül cilası... Bayburt ata sporu cirit’i yaşatıyor... Bayburtlularda, Dede Korkut hikâyelerinde sezdiğimiz gibi yüksek bir özgüven var.
Ve dostlar... Sevgili Cazim Gürbüz, güçlü şair Fazıl Ahmet Bahadır, Tokat’tan sevgili Osman Akar, müzisyen Fikret Kızıltuğ, Kosova’dan Osman Baymak, Azerbaycan’dan Akif ve Lokman kardeşlerimiz oradaydı. Bu arada konuklarıyla candan ilgilenen Başkan Yardımcısı Sayın Selahattin Kondolot’un harika yönetimini, Sayın Hakkı Haşlak’ın gayretlerini, Şair ve Yazarlar Derneği Başkanı Sayın Fatih Dündar ve Sayın Nahit İmaç’ın titiz ilgisini özellikle belirtmeliyim.
Şölenin bu kadar görkemli olacağını sanmıyordum. Bayburt beni mahcup etti. Emeği geçen herkese sevgi ve saygılarımı iletiyorum.