Bavuldaki kirli çamaşırlar
Aynı bu başlıkla yazmış dün Taraf’ta Mehmet Baransu: Bavuldaki kirli çamaşırlar! Daha uygun başlık bulamadım; Bence de kirli bavuldaki çamaşırlar!
***
Nazlı Ilıcak’ın önceki gün Bugün’de, Engin Alan’ı atmaya çalıştığı “cehennem ateşi(!)” iyice harlansın diye, odun taşımaya soyunmuş görünüyor Baransu. Tıpkı Ilıcak gibi o da Engin Alan’ın 1. Ordu’da yapılan, Balyoz Darbe Planı Seminerindeki sunumunda ’liderleri ilk etapta hemen toparlamak lazım. Süratle bir gecede yapılacak özel bir operasyonla bu liderleri derhal toparlayacağız’ dediğini iddia ediyor. Ve soruyor:
- Liderleri ilk gece toparlayalım derken Sayın Bahçeli de o listede var mıydı? Gözaltına alacağınız, Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ın yüzüne nasıl bakacaksınız?..
Sen şimdi bunu yazdın ya, MHP lideri de “Vay be bizi toplamak isteyen darbeciyi vekil yapmışız haberimiz yok” diye başını duvarlara vurup “tiz vakitte partiden ihraç oluna...” filan diyecek öyle mi!
Yahut belki bugün TBMM’de yemin ederken yumurta filan atarlar ha Engin Alan’a!
AKP, CHP, MHP milletvekilleri bir olup “liderlerini toplamayı” planlayan bu gözü dönmüş darbecinin resmen “parlamenter” oluşunu protesto için koltuklarını ters çevirir belki ha!
Bu insanlar bizi hakikaten aptal sanıyorlar galiba!
Yahu iddianame orada;
Engin Alan’ın ne dediği apaçık ortada.
Okumak, araştırmak, öğrenmek zahmetine giremeyenler için Balyoz iddianamesinden, Engin Alan’ın seminerde yaptığı konuşmanın ilgili bölümünü aktarayım:
“... Bir TOPLUMSAL OLAYA müdahale yani maç dağılmış da orda bir çıngar çıkmış. Bir de cuma namazından sonra 200 kişi 300 kişi 500 kişi toplanmış. Bir olay çıkmış. Bu ayrı bir iş. Ama bir AYAKLANMA bir KALKIŞMA bu ayrı bir iş. Bunların hepsinde de uygulanacak hem teknikler farklı hem teşkilatlanma farklı hem de uygulanacak metotlar kanaatimce farklı farklı olmalıdır. Bu SENARYOYA göre bizim burada konuştuğumuz veya tartıştığımız artık bir rejime devletin temel niteliklerine karşı bir hareket vardır. Dolayısıyla bu benim dediğim 3. Kategoriye girer. Şimdi TOPLUMSAL OLAYLARIN karakteristiğine baktığımız zaman bir provokasyon var ve süratli bir hemen arkasından bunu kitlelere sirayet etmesi ve yayılması söz konusu. (...) Böyle bir eylemi bastırmanın ilk yolu komutanım hemen olayın yani kararın verildiği gece biraz evvel Metin Yavuz YALÇIN Paşa söyledi. Önce liderleri hemen toparlamak lazım. Süratle bir gece yapılacak özel bir operasyonla bu liderleri derhal toparlayıp bir defa bu yangını kaynağında halletmek lazım...”
Yer müsait olamadığından konuşmanın buraya alamadığım bölümünde Gazi Mahallesi olaylarının ne kadar zor bastırıldığından örnekle, benzer bir provokasyonun sadece bir semt, ilçe değil İstanbul genelinde yaşanması durumunda bununla başa çıkmak için gerekli kuvvetin ne/ne kadar olması gerektiğine dönük teknik bilgi veriyor Alan.
Kendisini “gazeteci” olarak tanımlayan, bir adım daha ileri gidip bu iddianameyi yalayıp yuttuğu, adeta hatmettiği algısı yaratan “Balyoz bilirkişisi” pozları kesen Ilıcak’lar, Baransu’lar nasıl oluyor da, Alan’ın konuşmasında, AÇIKÇA “olası bir toplumsal olay” karşısında izlenecek stratejiyi anlattığı belli olduğu halde, AÇIKÇA “siyasi parti liderlerini” değil “o toplumsal olayı çıkaran grupların liderlerini” işaret ettiği belli olduğu halde böyle aleni bir çarpıtmaya başvurabiliyorlar?
Aklıma gelen iki ihtimal var:
Ya, bu iddianameyi hiç okumadılar, ellerine tutuşturulan “taarruz planı” çerçevesinde “gayri nizami harp(!)” yapıyorlar,
Ya da en başta dediğim gibi hepimizi aptal sanıyorlar!
***
Hepsi bir yana, az buçuk idrak sahibi olan biri, Alan, seminer sırasında bile, üzerine basa basa konuştuklarının bir “SENARYO” baz alınarak üretilen stratejiler olduğunu belirttiği halde, bunun bir “darbe planı” olduğu savunabilir mi!
Madem “darbe planı”; bu “darbe planı”nın yapıldığı seminere katılanların dörtte üçü neden yargılanmadı? Neden Yargıtay aşamasında ilk tahliye edilenlerin hiç de azımsanmayacak kısmı bu “darbe planı(!)” seminerine katılanlardı? Adama bunları sormazlar mı!
Yüzlerce Türk subayının ve ailelerinin hayatını kâbusa çeviren, kimini canlarından eden “bavul” işte bu ve benzeri “kirli” , “özellikle kirletilen” çamaşırlarla dolu...
Sahi bu kirli çamaşırlarla dolu ağır bavulu kim taşıyordu!
Korku dağları mı sardı yoksa bavulcu!