Batan gemi, içindeki ve yanındakileri de batırır
Geçen haftayı içinde dişe dokunur bir şey olmadan gergin bir şekilde tamamladık. İktidardaki AKP’liler biz goygoyculuk yaparken, onlar gene bildiklerini ve ülkeyi götürmek istedikleri noktaya hareket etti ve geri adım atmadılar. Bu arada dünyada önemli gelişmeler yer alırken bizim “One minutes” Erdoğan o dünyanın dışından kelamlar etti. Büyük devletler sürekli değişen durumlara göre strateji değiştirip önlemler aldı.
Dış politika konularına geçmeden önce beni çıldırtan bir konuya dikkatinizi çekmek istiyorum. Hatırlarsanız bir gece yarısı operasyonu ile AKP’lilerin meclisten geçirdiği ve askere sivil yargı yolunu açan yasa için bizim boyalı medya ağzını açıp Abdullah Gül yasayı imzalayacak mı yoksa geri mi gönderecek diye bekledi. Yani AKP’yi tepeye oturttuğu ve yalnızca mühürdar başı olarak kullandığı bir makamdan bir ters kararın çıkmasını beklemek için insanın zekâ yaşının çok gerilerde olması gerek. Nitekim Gül koştura koştura imzaladı yasayı ve şimdi iş Anayasa Mahkemesi’ne kaldı.
Biraz önce dış dünyada önemli gelişmeler var demiştim. Bunun en başında gelen IMF tarafından yapılan dünya resesyondan çıkıyor müjdesi. Ancak öyle erkenden sevinmemek gerek. Zira önce tam olarak dibe vurmak sonra yükselme veya düzelme olacağı kehaneti yapılıyor.
İkinci dikkat çeken nokta Çin’deki gelişmeler. Erdoğan hükümeti bu konuda ne kadar bilgisiz olduğunu, koyduğu geç kalan tepkiyle kanıtladı. Başta Uygurlar Türk diye tepki göstermediler herhalde. Sonra birileri onları uyarmış olmalı bunlar da Müslüman diye, ardından hafif hafif tepki koymaya başladılar. Aslında geciken ve ardından etkisi olmayan tepkiler bunlar.
Öte yandan ABD’nin Azerbaycan’a yeni büyükelçi olarak bizim milli damat Matt Bryza’yı atayacağı söyleniyor. Hani şu meşhur Hudson krizindeki Zeyno Baran ile evlenen ABD Müsteşar Yardımcısı olan Bryza’dan söz ediyoruz. Hoş bu haber ilk olarak Rus gazetelerinde boy gösterip ABD Dışişleri tarafından doğrulanmadıysa da (bence doğru bu haber) çok önemli bir gelişme. Bryza, boru hatları ve enerji konularında uzman bir diplomat. Bu demektir ki ABD gelecek 20 yıl içinde bu bölgede cirit atmaya hazırlanıyor.
Türkiye ile ilgili bir başka konu da Kıbrıs Rum yönetimi başkanı Dimitri Hiristofidias, Erivan’da Türkiye’nin sözde Ermeni soykırımını tanıması çağrısında bulundu ve eğer Ankara bunu yaparsa Türklerde bir rahatlama ile dünyaya modernleşme halinde olduklarını kanıtlayacaklarını söyledi. Bu lafı söyleyen Türkleri Kıbrıs’ta katleden bir toplumun lideri. Acaba bu rahatlamayı neden kendileri yapmıyor ve zavallı insanları Kıbrıs’ta kadın erkek demeden katlettiklerini itiraf etmiyor.
Dış politikada dünya yeni bir yöne doğru dümen kırıyor. Ekonomik sistemlerini değiştiriyor, kurumlarını yeniden düzenliyor, bankalarla sanayiinde devrim sayılacak gelişmeler yaşanıyor. Ya biz, ya biz ne yapıyoruz? Çevrenize şöyle dönüp bir bakın daha fazla yoksullaşmadan farklı ne yapıyoruz? Ne zaman paçamız sıkışsa iktidar halka ne zaman yutamayacağı bir lokmayı gırtlağına dayasa bakıyorsunuz bir dalga daha tutuklama. Şimdilerde ben ne zaman bir tutuklama dalgası gelse ardından ne tür bir ekonomik veya siyasi kazık yiyeceğiz diye oturup bekliyorum.
Beyler, Tayyip Bey ne kadar inkâr ederse etsin, ne kadar yalanlarsa da yalanlasın, Türkiye hızla dibe vurmaya doğru yol alıyor. Bakın geçen hafta utanmadan emeklilere yapılan beş liralık zamma. İşçi, memur, çiftçi ayaklanma sinyalleri veriyor. Gerçi ben bunların bir kısmının da düzmece olduğuna inanıyorum ama gerçek ortada bir huzursuzluğun bulunduğu.
Ülkede çarşı pazarlara çıkın bakın halk nasıl alışveriş yapıyor. Herkeste bir korku bir sıkıntı, ne o Türkiye’de özgürlük varmış. Yalan ben bu görüşün tek kelimesine bile inanmıyorum. Bunlara paralel olarak AKP’de yaşanan hızlı çöküşü de görmemek imkânsız. Yalnız uyarmakta yarar var. Genelde geniş ve büyük gemiler batarken, çevresinde ve içinde bulunanları da beraberlerinde denizin dibine sürüklerler.