Başbakan’ın ateşten yatağı: “Yalan...”
Partisini kurduktan hemen sonra ilk vaatleri arasındaydı ’dokunulmazlıklar’. Israrla ve heyecanla “Dokunulmazlıkları kaldıracağız” diyerek dolaştı ekran ekran. Dokunulmazlıkları kaldırmadı, bugün ’dokunulmazlık zırhı’nın mültecisi, o zırha sığınıyor.
Yalan söyledi...
2010 Aralık’ında, 2011 bütçe konuşmasında, “Benim milletimin dili tektir, Türkçedir. Bunu öğrenemediyseniz bundan sonra da öğrenemezsiniz” dedi... Aradan beş ay geçti, 26 Mayıs 2011’de Aksaray’da seçim mitinginde, BDP’den konuyla ilgili gelen eleştirilere cevap vererek, “Ben hiçbir yerde tek dil demedim. Tek bayrak, tek millet, tek devlet dedim” dedi.
Yalan söyledi...
17 Mart 2011’de Rusya’ya giderken, “Ben Tayyip Erdoğan olarak böyle bir sorumluluğunun altına giremem. Parası olan var, olmayan var. Parası olan bastıracak kurtulacak, parası olmayan askerliği yapacak. Seçimden sonra referanduma götürürüz” dedi ve hemen sonra “Bedelli askerlik konusunda çalışmaların sonuna gelmiş bulunuyoruz. Bu hafta olmazsa önümüzdeki hafta bu işi tamamlayıp, hemen adımı atacağız ve bedelli askerlik ile ilgili yasayı inşallah çıkarmış olacağız” diyerek bedelli askerliği çıkardı.
Yalan söyledi...
2011 Haziran’ında Mehmet Ali Birand’ın ’32. Gün’ programında “Gönlümde başkanlık sistemi var” dedi... Yalnızca bir dakika sonra Birand bu sözünü hatırlatınca, “Ben öyle bir şey demedim” dedi. Reji reddettiği o sözlerini ekrana getirdi ve dediğini kendisi de gördü.
Yalan söyledi...
“One minute” kolpasından sonraydı, geçen yıl nisan ayının bu günleriydi, “Gazze’ye gideceğim” dedi... ABD Dışişleri Bakanı Kerry’nin, “Bence, Başbakan Erdoğan’ın Gazze ziyaretini ertelemesi iyi olur” sözleriyle verdiği ayardan sonra, “Şık olmadı, erteleme yok, Gazze’ye gideceğim...” dedi... Gidemeyeceğini en iyi kendisi biliyordu ve gidemedi.
Yalan söyledi...
17 Aralık ile başlayan süreçte yalanları seriye bağladı... Soruşturmayı açan savcılardan biri için “22 kez yurt dışına çıktı, belgeleri elimizde, nereye çalıştıklarını kendileri söylemezse biz söyleriz” dedi. Savcılar, “İspat etsin, mesleği bırakırız” dediler. O günden bu yana belge çıkaramadı, ispat edemedi.
Yalan söyledi...
Yolsuzluk soruşturması üzerinde kendisi başta olmak üzere bütün hükümeti, bürokrasisi ve medyası kara propaganda bombardımanına başladı. Ve iktidarının belki de en iç kaldıran yalanını söyledi. “Kabataş iskelesinde benim başörtülü bacıma saldırdılar. Seksen-yüz kişilik kalabalık, üstleri çıplak, ellerinde siyah deri eldivenli bir grup başörtülü bacımızı yerlerde süründürdüler, altı aylık bebeğin bacaklarında morluklar vardı, annesi cinsel tâcize uğradı...” şeklinde paket olarak koro hâlinde söylenen bu yalanla ilgili MOBESE kayıtlarının olduğunu da iddia etti. Medyasındaki köşe yazarları ajitasyonun tüm çeşitleriyle, saldırılan altı aylık bebek ve tâciz edilen annesiyle ilgili istismar dizileri yazdılar... Hatta saldırıyla ilgili MOBESE görüntülerini izlediğini ve hâdisenin gerçek olduğunu yazdı bir köşe yazarı.
Gün geldi, olayın cereyan ettiği saatteki MOBESE kayıtları yayınlandı... Ne bir saldırı vardı ortada ne bir tâciz!..
Yalan söyledi...
Urla villaları hakkında “O villalar 35 senedir orada” dedi. Fakat GoogleMap’de arâzî boş olarak görünüyordu.
Yalan söyledi...
Gezi olaylarında polisin orantısız kullandığı güçten Vâlide Sultan Câmii’ne sığınan eylemcilerin câmide bulundukları süre içerisinde “câmide içki içtiklerini” söyledi... Korosundan bir yazar câmide ’grup seks yaptıkları’nı bile yazdı. Câminin müezzininin tekzîbi bile bir işe yaramadı bu kara propaganda karşısında... Başbakandan sorumlu Diyânet İşleri Başkanı’nın da dâhil olduğu bu yalan kampanyası MOBESE’deki gerçeklere çarptı.
Yalan söyledi...
Yalnız kendisi değil şürekâsı da pervâsız ve izansız yalanlarla büyük bir algı operasyonunun parçası oldu. Müsteşarı, İçişleri Bakanı olduğu ilk gün televizyona çıktı, bir bankanın “17 Aralık’tan birkaç gün evvel piyasadan yüklü miktarda dolar aldığını ve bunun belgelerinin elinde olduğunu, belgesiz konuşmayacağını” söyledi... Hemen arkasından Merkez Bankası Başkanı yalanladı. Vâlisi vatandaşa “Gavat” dedi... Akşamına açıklama yaptı, “Ben kavas dedim” yanlış anlaşılmış dedi... Seçim günü gecesi 41 ilde eş zamanlı elektrikler kesildi... Enerji Bakanı “Trafoya kedi girmiş” dedi...
Yalan söyledi...
Yalan söylediler...
***
Hz. Peygambere sahâbeleri bazı günahlarla ilgili sorarlar, “Müslüman falan günahı işler mi?” diye. Sessiz kalır Hz. Peygamber. Bir sahâbî, “Müslüman yalan söyler mi ey Allah’ın Râsûlü?” der. Önceki sorulara sessiz kalan Hz. Peygamber bu kez cevap verir: “Asla” der, “Müslüman asla yalan söylemez...”