Barzani'ye sökmeyen 'uluslararası hukuk'...
Cengaver Tayyip Erdoğan, indirilen Suriye uçağı ile ilgili krizi de komedi filmine
çevirdi.
Uluslararası hukuktan dem vurulurken ortada kasıtlı olarak yaratılan bilgi kirliliği var. Suriye uçağında el konulan sandıkların içinde neler bulunduğu ise tam bir muamma. Askeri haberleşme cihazı parçası olabilirmiş... Füze parçacıkları olabilirmiş.. vs.. vs..
Sakın, bu elektronik parçacıklar, çamaşır makinelerinin yedek parçaları olmasın!..
Rusya, Suriye’ye göndereceği askeri mühimmatı -en kolay ve sorunsuz yoldan- gemilerle göndermek yerine neden uçağı tercih etmiş
olsun ki?
Yoksa, el konulan “sandıkların” içinde diplomatik yazışmalar mı vardı?.. Acaba, Tayyip Erdoğan’a istihbaratı veren o gizli el (yakında adı THE ile başlayan bir gazeteden mutlaka öğreniriz) bu yazışmaları merak ediyor olabilir mi?..
Bütün uluslararası gözlemciler ve de diplomatlar bilir ki; gizli diplomatik yazışmalar bir ülkeden diğer ülkeye mühürlenmiş sandıklara konularak uçakla gönderilir ve üçüncü bir ülkenin bunu açma yetkisi de yoktur.
“Parçacık” hikayelerini pek inandırıcı bulmuyorum.
Şimdi, şu uluslararası hukuktan çokça bahsedip savaş çığlıkları atanlara somut bir gerçeği hatırlatalım. Irak’la sınırımızı çizen 1926 Ankara Antlaşması. Bakın;6, 7, 8, 9, 10, 11 ve 12’nci maddeler ne diyor?
Madde 6; Taraflar bir veya birkaç silahlı kişinin sınır mıntıkasından yağmacılık veya eşkıyalık yapmak maksadıyla girişecekleri hazırlıklara, sahip oldukları bütün vasıtalarla karşı koymayı ve bunların sınırdan geçmelerine mani olmayı karşılıklı olarak taahhüt ederler.
Madde 7; 11’inci maddede zikredilen yetkili memurlar sınır mıntıkasında yağmacılık veya eşkıyalık yapmak için bir veya birkaç silahlı kişinin hazırlıklarda bulunduklarını haber aldıklarında ihmal etmeden birbirlerini haberdar edeceklerdir.
Madde 8; 11’inci maddede zikredilen yetkili memurlar, bulundukları yerlerde yapılmış olabilecek bütün yağmacılık ve haydutluk fiillerinden karşılıklı olarak birbirlerine haber vereceklerdir.
Haberdar edilecek memurlar ellerindeki bütün vasıtalarla söz konusu fiilerin faillerinin sınırdan geçmelerine mani olmaya gayret edeceklerdir.
Madde 9; Silahlı bir veya birkaç kişi sınır mıntıkasında bir cinayet veya cürüm işledikten sonra diğer sınır mıntıkasına iltica ederse oranın, bu kişileri silahları ve yağma ettikleri eşya ile birlikte, uyruğu bulunduğu tarafa teslim etmesi mecburidir.
Madde 10; Antlaşmanın işbu faslının tatbik mıntıkası Türkiye’yi Irak’tan ayıran bütün sınır ile bu sınırın iki yanında 75 km derinliğinde bulunan mıntıkadır.
Madde 11; Antlaşmanın işbu faslını tatbik etmekle görevli yetkili memurlar şunlardır: Umumi işbirliğini tanzim ve alınacak tedbirlerin mesuliyeti kendilerinde olmak üzere; Türkiye tarafından askeri sınır kumandanı, Irak tarafından Musul ve Erbil Mutasarrıfları; Mahalli bilgilerin ve acil tebligatın teatisi için Türkiye tarafından Valilerin uygun görmesi ile tayin edilecek memurlar; Irak tarafından Zaho kaymakamı, İmadiye, Zibar, Revanduz kaymakamlarıdır.
Türkiye ve Irak Hükümetleri gerek 13’üncü maddede zikrolunan daimi hudut komisyonu marifetiyle ve gerek siyasi yolla birbirini haberdar ederek, idari sebeplerden dolayı yetkili memurların listesini değiştirebileceklerdir.
Madde 12; Türkiye ile Irak memurları diğer taraf uyruğundan olup, kendi toprakları üzerinde bulunan aşiret beyleri, şeyh veya öteki azaları ile resmi veya siyasi mahiyete sahip her türlü haberleşmeden kaçınacaklardır. Taraflar sınır mıntıkasında diğer devlet aleyhine yönelmiş hiçbir propaganda teşkilatına ve topluluğuna izin vermeyeceklerdir.
O günlerden bugünlere.. Tıpkısının aynısı durum devam ediyor...
Sadece, “gerekeni yapın” talimatı ile tüm krizleri başından sonuna ustaca yöneten,ve de uluslararası büyük hukuk uzmanı (!) olan Tayyip Erdoğan bu antlaşmayı neden hatırlamaz?
Erdoğan, onur konuğu Barzani’ye neden Ankara Antlaşmasını hatırlatmaz?
Bu antlaşma gereği, haklarımızın gereği neden yerine getirilmez?
Suriye uçağı içindeki sandıkları yakalayan büyük cengaver, bırakın sınırın ötesini, kendi sınırlarımız içinde PKK inlerinde ele geçirilen ABD, İsrail ve Avrupa menşeli silah ve patlayıcıları ve hatta yakalanan ABD subaylarını hiç aklına getirmez mi?
PKK’lı teröristlere havan eğitimi veren ABD subayları!..
Buralarda niye uluslararası hukuktan kaynaklanan haklarımızı hiç kullanamayız?
Ya! O, yabancı menşeli mayınların üstüne basarak şehit olan, ayağı bacağı kopan, gözleri görmez olan evlatlarımızın hakları..
Nerede kaldı uluslararası hukuktan kaynaklanan haklarımız?
Herhalde, stratejik derinliğin en dibinde!..