Barzani ile TBMM’deki sandalye aritmetiği

Bu satırları yazmaya başladığım saatlerde TBMM Başkanı Cemil Çiçek’in tutuklu milletvekilleri sorununu çözmek için Meclis’te grubu bulunan siyasi partilerin temsilcileriyle görüşmesi yeni bitmiş, çapulcu başı Barzani de İstanbul’a “az önce” gelmişti.
Bu noktanın altını çizdikten sonra tbmm.gov.tr’den milletvekillerinin siyasi partilere göre dağılım rakamlarına bakalım:
AKP 326, CHP 135, MHP 52, BDP 29, Bağımsızlar 6, KDP 1 olmak üzere toplam 549.
Barzani’nin Amerika seyahatinin hemen ardından İstanbul’a gelmesi ve Başbakan Tayyip Erdoğan’ın görüşmeden 2 gün önce TBMM Başkanı Cemil Çiçek’i ziyaret ederek “tutuklu milletvekillerine” çözüm arayışları herhalde bir tesadüf olmasa gerek. Barzani’nin “Bağımsız Kürt Devleti ilanı” için PKK’ya silah bıraktırma numaraları, Tayyip Erdoğan’ın siyasi muhatap olarak BDP’yi seçmesi “tezgah üstüne tezgahta acaba neredeyiz” sorusunu hiç gündemden düşürmüyor. Tayyip Erdoğan ve Abdullah Gül’e, Barzani ile kucaklaşmadan önce okyanus ötesinden gündem dikte ettirilmedi mi?
Tabii ki “evet”...
Bu gündem maddelerinden biri ne olabilir?
Tayyip Erdoğan’ın uzun süredir sıkıştırıldığı “yeni anayasa” ...
“Yeni anayasa”nın Meclis’ten referandumsuz geçmesi için 367 oya ihtiyaç var. 330 -366 aralığı ise halkoylamasına gitmek demek. AKP’nin rakamı belli. BDP’nin 29 milletvekilinden 5’i tutuklu, İhsan Barutçu dışında 5 bağımsız milletvekili de BDP ile birlikte hareket ediyor. Tutuklu milletvekillerine bir çözüm bulunursa AKP+BDP+5 bağımsız+KDP(Şerafettin Elçi)=361 ediyor. Yani halkoyu için sayı tamam ama 367 için altı eksik var.
Siyasi kulislerde, uzun süredir AKP’den Kürt kökenli milletvekillerinin CHP içinde “transfer görüşmeleri” yaptığı konuşuluyordu. AKP’nin CHP içinde Kürt kökenli olmayan fakat “rahatsız” olarak bilinen milletvekilleri ile de temasları var.
Büyük bir karambol ortamında yapıldı tutuklu milletvekilleri zirvesi. Sonuç çıkmadı. Görüşmeye katılan muhalefet temsilcilerinin toplantıdan oldukça gergin çıktığı gözlendi. Kimse rutin olsa da bir açıklama yapmazken, MHP Grup Başkanvekili Mehmet Şandır ile BDP Grup Başkanvekili Hasip Kaplan, sorulara, “açıklamayı davet sahibinden alın” yanıtını verdi.
Yine bu satırların yazıldığı dakikalarda ortaya çıkan tek somut sonuç; “TBMM Başkanı Çiçek, grup başkanvekilleriyle 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’ndan sonraki bir tarihte yeniden bir araya gelecek” bilgisiydi.
Görünen o ki; tutuklu milletvekillerinin üzerinden sıkı pazarlıklar devam edecek. Barzani ve “ortak patron” un gönlü nasıl hoş edilecek?.. Bir süre daha bekleyeceğiz...


Barzani uzmanları konuşuyor
Çapulcu başı Barzani’nin Ankara’ya ne getirip ne götüreceğini de uzmanlarına sorduk.
Emekli Orgeneral Edip Başer; “Barzani’nin son aşamada asıl hedefinin, niyetinin ne olduğunu çok iyi biliyorum ve değişmediğini çok iyi değerlendiriyorum. O hesap kafasında olmak kaydı ile bugünün koşullarıyla ilişkileri düzeltme ihtiyacını duyduğunu zannediyorum. O bakımdan Amerika’nın da telkinleriyle ki bu oyun büyük oynanan bir oyun; biliyorsunuz sadece Orta Doğu’da yaşayan insanlar ve siyasilerden ziyade oyunun senaryosunu başka yerlerde oturanlar düzenliyor. Yazıyorlar, yönetiyorlar. Barzani de tam anlamıyla o oyunun içerisinde zaten, aktör olarak hemen hemen başından beri sahnede olan bir kişi. Dolayısıyla bu oyun nasıl tezgâhlandıysa, nasıl senaryosu yazıldıysa ve oynatanlar nasıl arzu ediyorsa o şekilde yürüyor. Demek ki Barzani, Türkiye ile ilişkilerini iyi tutmak mecburiyetinde hissediyor veya o şekilde oyunun gereği kendisine telkin edildi. Şu günlerde öyle güvenli bir Barzani görünümü veriyor. Ama benim âcizane kanaatim ne kadar güvenilir görüntü verirse versin nihayetinde Barzani’nin kafasındaki o Türkiye’nin de bir kısım topraklarını içerisine alan Büyük Kürdistan hayalinin yok olduğunu hiçbir zaman düşünmem. Hep o hayale yöneliktir attığı adımların tamamı. Vatandaş olarak görüşüm bunlar. Kendi ülkemin bu konudaki politikalarından da medyaya yansıyan ve izleyebildiğim kadarıyla mutlu olduğumu söyleyemem.”
Emekli Tuğgeneral Kürşat Atılgan: “Türkiye ile ABD arasında Kürt politikası konusunda ciddi bir yaklaşım olduğu görülüyor. Gelişmeleri bu çerçevede değerlendirmek gerekiyor. Amerikalıların Irak’ın kuzeyindeki yapıya telkinleri doğrultusunda Türkiye ile Kuzey Irak arasındaki ilişkilerin her geçen gün daha da gelişeceğini göreceğiz. Hatta David Philips’in raporunda söylediği gibi Türkiye’nin Kuzey Irak’taki yapının hamisi olacağı şekilde ilişkilerin geliştiğini görmemiz mümkün. Büyük resim bu.
Türkiye, İran, Irak, Suriye’deki dörtlü yapı Kürt milliyetçiliği tarafından bir hedef. Bu yapıların özerkleşmesi, sonra birleşmesi ve mümkünse de bağımsızlaşmasını istiyorlar. Ama, bugün gerçek mi, hayal mi? Bunu şu gösterecek: Bu ülkedeki basiretli yöneticilerin olup olmaması, geleceği görüp görmemeleri kendi ülkelerin geleceklerini planlayıp planlayamadıkları belirleyecek. Bu yapılanmanın kilit ülkesi de Türkiye’dir. Gelecekte ne olacağı hem bizim yöneticilerimizin vizyonuna, ufkuna bağlı hem de küresel aktörün şu andaki mutabakattan vazgeçip de yeni bir senaryoya ne zaman geçeceğine bağlı. Bu, karşılıklı yürütülen bir politikadır.
Barzani’nin Türkiye’de ağırlanma şeklini söylediğim mutabakat çerçevesinde değerlendirmeliyiz. Barzani Beyaz Saray’da da böyle ağırlandı. Barzani’yi sadece Kuzey Irak boyutuyla değil, küresel aktörün onu pazarlama mantığıyla da değerlendirmeliyiz.”

Yazarın Diğer Yazıları