“Barış”ı gördüm!
Bir yazı yazdım; aslı “aktarım” . Bir okurumuzun -ki meçhul ihbarcı değil, adı, sanı, işi, gücü, makamı, her türlü iletişim bilgisi belli- tanık olduğu bir sahneyi ve o sahneye tepkisini paylaştım. İçinde hakaret yok. Kışkırtma yok. Hedef gösterme yok. Küfür yok. Topu topu iki cümlesi bana ait; döndüm yeniden okudum onlarda da “yetkilileri” tedbir almaya çağırmak tek yaptığım.
Bunlar da, “bana ve benim gibilere insanlığı öğretecekleri” iddiasında olan ve kendilerini “özgürlükçü” , “insan hakları savunucusu” , “demokratik cumhuriyet yanlısı” , “barışçıl” , “evrensel değerlere sahip” varsayan güruhun o yazıya gösterdikleri “hoşgörü”, “tahammül” örnekleri:
“Suikastçı”
“Şerefsiz”
“Vicdansız”
“Provokatör”
“Yalancı”
“İftiracı”
“Faşist”
“Irkçı”
“Bölücü”
Özgürlük özgürlük olalı böyle özgürlükçü yaklaşım; demokrasi demokrasi olalı böyle demokratik tavır görmemiş olabilir!
İçlerinde taze milletvekilleri, militan gazeteciler filan da var; başlattıkları linç kampanyasına göre “kan istiyormuşum”; ben “neyse bari JİTEM’ci demediler” derken; valla yaptılar; onu da ima ettiler!
Şimdi bu kafa; yukarıda sıraladığım hakaretlerin ve -ben de çöpsüz üzüm değilim nihayetinde- kimseyi tahrik etmemek için “sağduyu”yla aktarmadığım tehditlerin sahipleri buldukları her ortamda yargısız infaz ediyor beni;
Sorsan onlarınki “barış dili”; benimki “nefret söylemi.”
Başka sözüm yok!
Memleketi değneksiz köye çevirenlerin boynuna vebali!