Baradey-Soros ittifakının gelişi 2010’dan belliydi
Mısır henüz “karıştırılmamış”.
“İsrail çıkarlarının Amerikan koruyucusu” George Soros, Zeynel Abidin Bin Ali ve Muhammed Gannuşi’nin ülkeyi terketmesine yol açan olaylarda etkin rol alan Radyo Kalima’nın Tunus’ta gördüğü işlevi Mısır’da yerine getirecek bir yatırım yapıyor:
Wasla!
Haftalık haber dergisi olarak planlanan Wasla’nın, Nisan 2010’da yayınlanan ilk sayısının kapağında tahmin edin kim var?
Muhammed el Baradey!
Tam da “Arap Baharı”nın liderini aradığı günlerde başlatılan bu “kampanya” hiç rahatsızlık yaratmıyor güzide Türk medyasında. “A-aaaa... Biz bahar dedik ama kışa dönüyor galiba... Bu Baradey de nereden çıktı; değil mi ki Amerika parmağını soktu meydanlara, tutmaz bu maya...” minvalli bir tek satır okuduğumu hatırlamıyorum gazetelerin ne yandaş olanında, ne ana akımında.
Tam tersine, Baradey’i Türk kamuoyuna “sevimli” göstermek üzere, Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu’nun başındayken yaptığı kimi açıklamaları ve “Nobel”i öne çıkarıldı günler boyunca...
***
Türkiye’de bu güzellemelerin tavan yaptığı sırada, Foreign Policy’nin, 12 Şubat 2011’de, Maidhc Ó Cathail imzasıyla yayınladığı makalenin başlığı tam da maskeleri düşürecek türdendi:
“El Baradey: “Soros’un Kahire’deki adamı”
Soros’un Washington Post’ta yayınlanan “Başkan Obama’dan süratle Mısır halkının onurlu demokrasi mücadelesine destek umuyoruz. Vakıflarımla elimizden gelen katkıya hazırız “ mesajı karşısında, Balkanlar gibi “geçmiş tecrübeler”i hatırlatan Amerikalı yorumcular bile “acaba” diyordu:
- Soros rejim değişkliği istiyorsa, Mısır’da kendisi ve arkadaşlarının payına düşen kazançlı bir sözleşme yapmış olmalı!
- Soros’un Baradey’in aday olmasına dönük yoğun arzusu, Uluslararası Kriz Grubu (IGC)’ndaki ortaklıklarının ürünü!
- IGC, kendisini “ölümcül çatışma bölgelerindeki krizleri çözmeyi taahhüt eden, kar amacı gütmeyen bir sivil toplum kuruluşu” olarak tanıtıyor ama Soros’un söz konusu bölgelerdeki “kriz yaratma” potansiyeli düşünülünce bu tanım yanıltıcı olabilir...
“Dış basın”, Balkanlar ve Kafkaslar’dan sonra Orta Doğu’daki “muhalefet” görünümlü sivil darbe hareketlerini finanse eden George Soros, onun Mısır’ı emanet etmek istediği Muhammed el Baradey, eski Amerikan Başkanı Jımmy Carter’ın ulusal güvenlik danışmanı olan Zbigniew Brzezinski, eski Amerikan Başkanı Bill Clinton’ın ulusal güvenlik danışmanı olan Samuel Berger, Hamas’la diyaloğu yürüten emekli ABD Büyükelçisi Thomas Pickering ve yine Hamas’la ilişkilerde etkin, Amerikan Başkanı Barack Obama’nın de eski danışmanı Robert Malley gibi IGC (Ki zaten toplam 8 üyesi var sadece) arasındaki bağın şifrelerini çözmeye çalışırken;
“Devrim” manşetleri atılıyordu Türkiye’de!
“Demokrasi destanı” yazılıyordu!
Halbuki bugün “Ordu ile aynı karede” diye, “Batılıları Mursi’yi devirmeye ikna etti” diye esefle kınadıkları Baradey, o gün de aynı tavrı Mübarek’i devirmek için sergilemişti.
“Mısırlıların hayatı söz konusu” diyerek Mübarek’e karşı da orduyu göreve davet etmişti!
***
Aşağıdaki iki cümle, Aslı Aydıntaşbaş’ın dünkü yazısının birbirinden alakasız iki ayrı yerinden alındı. Arka arkaya konulduğunda çok daha anlamlı:
“Amerika darbeyi engellemek için daha çok çabalamalıydı; yapmamış...
“Darbe darbedir ve şu anda yaratılan mağduriyet, gelecekte bir İhvan hükümetini garantilemiş gibi gözüküyor...”
Yani?
Amerika aslında daha güçlü bir İhvan hükümetinin zeminini hazırlamış!
Tek farkı Baradey’in seçilemeyeceği anlaşılınca mecburen tahammül ettiği değil “en başta arzu ettiği kukla” olacak başında!
Hey yazısını güya ABD’ye, güya “Batı”ya meydan okuyarak “Yaşasın Mursi.. Yaşasın Müslüman Kardeşler...” sloganlarıyla noktalayan militarist taklacı, yok yere kendini paralama!
Mısır’da “vatan haini” yaftalı Baradey’in Soros’dan sonraki ikinci “müttefik”i kimdi?
Müslüman Kardeşler değil mi?