Balkonlardan ayakkabı kutusu fışkırıyor
Samsun’daki ikinci günün ilk durağı Bafra. Bafra, MHP’nin güçlü olduğu yerlerden. 2009’da belediyeyi 300 oyla AKP’ye, Belediye Başkanlığını da, Ülkü-Bir Başkanlığı da yapmış “eski ülkücü(!)” Zihni Şahin’e kaptırmışlar. Bu kez işi sıkı tutuyorlar. MHP Genel Başkanı’na önce konvoyla ilçe turu yaptırdılar, sonra esnafı dolaştırdılar ve finalde de miting havasında bir açık hava toplantısı yaptılar.
MHP Bafra’da İnşaat Mühendisi Özgür Topkaya ile yarışacak 30 Mart’ta. 33 yaşındaymış Topkaya. Adaylardaki bu “gençleşme” Samsun’a özgü değil; Türkiye genelinde böyle.
Müdahale etmediklerine göre kolluk kuvvetleri görmedi; “ihbar” etmek gibi de olmasın ama Bafralılar Bahçeli’yi evlerinin balkonlarından ayakkabı kutusu sallayarak selamladılar!
İlkadım’da şut ve...
Bafra’dan sonra MHP’li İlkadım Belediyesi’nin spor tesislerinin açılışını yaptı MHP Genel Başkanı. Halı sahadaki ilk şutu da kendisi attı. Şuuuut ve top kalenin önüne yığılan basın mensuplarına çarptı!
MHP’nin İlkadım’daki adayı mevcut belediye başkanı da olan Necattin Demirtaş. Demirtaş birçok kamu kurumunda genel müdürlük ve yönetim kurulu başkanlığı yapmış tecrübeli bir yönetici. Bilgi Evleri, Kır Kahveleri, Yeraltı Konteynırları, Sevgi Evleriyle ilçenin çehresini değiştirmiş. MHP’nin 2011 seçim vaatlerinden olan Hilal Kart uygulamasını başlatmış. Yeni dönem hedefleri arasında ise iki dönümlük araziye yayılacak bir Engelsiz Yaşam Merkezi, Şefkat Evi, Yaşayan Tarih Alanları öne çıkıyor.
Çarşamba’yı sel aldı...
Ve Çarşamba... Söylemeye gerek var mı sel aldı tabii... Ama ne gam, Bahçeli, halkla birlikte Yeşilırmak’ın üzerindeki tarihi köprüyü yürüyerek geçti!
MHP’nin yerel seçim çalışmalarının sembolü tartışmasız “yağmur” oldu. Ülkenin batısından doğusuna, güneyinden kuzeyine gittiği her yere yağmuru da beraberinde götürdü MHP. Sabah günlük güneşlik havada otelden çıkıp konuşmanın yapılacağı yere girerken yağmura tutulmak, konuşma bitiminde yağmurun dinmesi ve bir sonraki durakta yeniden başlaması artık neredeyse gelenek haline geldi. “Kuraklık” tehlikesi yüzünden hop oturup hop kalkarken, yağmur duasına çıkmaktan çok daha pratik bir çözüm öneriyorum halkımıza;
MHP Genel Başkanı’nı davet edin kurak topraklarınıza!
Şaka bir tarafa da gökyüzünde MHP ayarlı sensör mü var acaba?
Samsun gezisine Terme, Tekkeköy ve Canik’le devam eden MHP lideri yolunu kesen vatandaşların isteklerini geri çevirmedi ve yağmurlu havaya rağmen, programının dışına çıkarak güzergahında olmayan yerleri de ziyaret etti. Şeyhli’de konvoyun önünü kesen köylülerle davul zurna eşliğinde yürüdü, Salıpazarı’nda spontane miting yaptı!
“Tedavi” zamanı
Yol hali, Karadeniz’in virajlarında savrulurken elimizden geldiğince anlatmaya çalıştık Samsun’un ilçelerinde gördüklerimizi. Bir de Büyükşehir adayından bahsetmeli:
MHP Samsun Büyükşehir Belediye Başkan Adayı, 1998’den 2009’a kadar Samsun Devlet Hastanesi’nde sonrasında da Samsun’daki özel hastanelerde “başhekim” olarak görev yapmış Dr. Ferhat Günaydın. “Tedavi” vaat ediyor Samsunlulara; şehri iyileştirme sözü veriyor. Düne kadar belki ailelerinin hekimiydi; şimdi şehirlerinin hekimi olmak niyeti.
Samsun’un mevcut belediye başkanı Yusuf Ziya Yılmaz ANAP kökenli, halihazırda yine AKP’nin adayı. Türkiye’nin en uzun süre kesintisiz belediye başkanlığı yapan isimlerinden olan Yılmaz’ın halkta karşılığı olduğu kadar, ismine karşı bıkkınlık da var. CHP merkezde Atakum’da hayli iddialı. Ama büyükşehir mücadelesi AKP ile MHP arasında geçecek gibi.
Heyecanlı halkımıza miting taktikleri(!)
1) Sinemaya gittiğinizde en ön sıradan mı seçiyorsunuz koltuğunuzu? Aynı hesap; miting meydanlarında da konuşmanın yapıldığı otobüs, sahne -her neyse- onun dibine kadar yanaşmayın. Konuşmacıya “en yakın”da olunca daha çok şey görmezsiniz; hatta kürsü ayakları ile mikrofon kabloları ve konuşmacının gıdısından başka hiçbir şey görmezsiniz. Kafanızı arkaya doğru doksan derecelik bir açıyla kırmak durumunda kalacağınızdan; boyun tutulması da kâr kalır yanınıza. Birkaç adım geriye lütfen;sağlığınıza yazık!
2) Bir siyasi parti genel başkanını çarşı-pazar gezdirmenin, esnaf dolaştırmanın amacı siyasetle ilgilenmeyen, partili olmayan, mitinge gelemeyecek vatandaşlara da ulaşmasını sağlamaktır. Göz teması kurabilsin, ellerini sıkabilsin, selamlaşabilsin, hal hatır sorabilsin ki o geziden hedeflenen verim elde edilebilsin. Dolayısıyla sevgili ziyaret edilen yörenin yöneticileri, yapmayın, etmeyin, tamam liderinizi seviyorsunuz, koruma içgüdüsüyle hareket ediyorsunuz da oluşturduğunuz “etten duvar”larla başka insanların, seçmen adaylarınızın sevmesini engelliyorsunuz! İki dakika açılın, bırakın Edirneli de görsün, Kütahyalı da konuşsun, Samsunlu da kucaklaşsın ki onca dağlar, tepeler, dereler, yollar boşa aşılmasın. Her şeyi geçtim, insanüstü bir gayretle verilen emeğe yazık!
3) Konvoy görkemlidir, gösterişlidir, motive edicidir... Eyvallah! Ama bir de tehlikelidir. Hiçbiriniz F1 pilotu değilsiniz. Hoş, olsanız ne olacak? Siyasi parti liderlerinin, bu iş için özel olarak eğitilmiş, tam teçhizatlı koruma ekipleri geri çekilip, buyur sen koru demeyeceklerine göre, bu ısrar niye? Bir lideri kendi korumalarından korumaya kalkışmak mantıklı geliyor mu size?
4) O kadar alkış, kıyamet, ilgi, sevgi, coşku ve sonra konuşma başladığında, çoğunuz otobüsün/sahnenin arkasında dinliyorsunuz. Nereye gitsem konuşmanın yapıldığı alanın arkasında biriken kalabalık öndekinden hep daha fazla. İmaj her şeydir oysa. Tamam AKP gibi “montaj”la, “taşıma alkışçı”yla olmayanı var gibi gösterin demiyorum da, olanı, mevcut potansiyelinizi doğru yansıtın bari algıyı oluşturma aracı olan fotoğraflara ve ekranlara. Hadi bakalım öne buyurun da endamınızı görelim!