MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Türk milleti” yerine “Türkiye milleti” ifadelerini kullandı.
Hatırlar mısınız bilmem, Devlet Bahçeli geçtiğimiz sene yeni anayasayla ilgili aynen şu ifadeleri kullanmıştı:
Bizim Anayasa hazırlığı ekseninde aradığımız uzlaşma ve diyalog zemini ancak milli ve manevi ilkelere saygı ve riayetle mümkündür.
MHP’nin ayrılıkta, bölünmede, çözülmede, dağılmada mutabakat araması asla ve asla mümkün değildir.
1 senede ne değişti de Bahçeli böyle bir söylem değişimine yöneldi pek çok insan anlam veremedi.
Ben size açıklayayım.
CHP’nin zafer sarhoşu genel başkanı Özgür Özel ile Cumhurbaşkanı Erdoğan arasındaki son zamanlarda yaşanan diyalog hepinizin malumu.
Ülkenin birlik ve bütünlüğünü sağlayan kurucu partisinin genel başkanının ümmetçi politikalar güden AKP’den pek de farkının olmadığını hemen hemen herkes görüyordur.
Mesela adeta “istila politikasıyla” ülkemize dolan Suriyeliler başta olmak üzere yabancılar ve Arapça ile ilgili söylemlerini hatırlayın lütfen!
Ne diyordu Özgür Özel?
“Arapça tabelalara karışmayın. Arapça Kur’an dilidir, halk incinir”!
“tavuk döner, bakkal, hırdavatçı” vs. yazan tabelalardaki Arapçanın kutsal olduğunu düşünüyor Özel!
Kutsal tavuk döner, kutsal bakkal, kutsal hırdavatçı!
Bir ülkenin en temel dinamiklerinden dil birliğinden bihaber Özgür bey, böyle de “yeni CHP’liler” farklı mı acaba?
Mesela Ekrem İmamoğlu!
23 Nisan’da bile bile kasten gidip yabancı uyruklu çocukla pozlar vermedi mi?
Bu tartışmaların ayyuka çıktığı bir ortamda neyin nesiydi bu?
2 yıl önce "Yabancılaşmanın ve Arapça tabelalaşmanın kesinlikle önüne geçeceğiz" diyen İmamoğlu "İngilizce tabelaları yasaklayalım, Arapça tabelaları yasaklayalım” diyenleri popülizmle suçlamadı mı?
Halbuki kendileri yaptığı popülizm!
AKP’nin 24 yıldır yaptığını şimdi yapmaya başladılar!
Yeni CHP’de Kılıçdaroğlu ile başlayan süreç halen devam ediyor, isimler değişti sadece zihniyet aynı 2.cumhuriyetçiler, “Atatürk demeyi tercih etmiyorum” diyenler halen partide hakim!
Halkın yumuşak karnını buldular, vuruyorlar popülizmin dibine çoğunluğun gönlünü okşuyorlar!
Tekrar tekrar soruyorum:
Çoğunluğun dediğinin olduğu demokrasilerde siyasal iletişim açısından, iktidara yürüme açısından bu doğru bir strateji olabilir elbet,
Ancak….
Çoğunluğun çıkarları, cumhuriyetin çıkarlarıyla ters düşüyorsa ne olacak?
Çoğunluğun, cumhuriyetin temel ilke ve değerleriyle problemi varsa ne olacak?
Sadece amaç, iktidar olabilmek midir?
Neyse biz konumuza geri dönelim.
Erdoğan ile Özel arasında yaşanan bu “yumuşama dönemi”nde yaşanan bir gelişmeyi biliyorsunuz.
Erdoğan, 28 Şubat davasında ağır hasta olmalarına rağmen cezaevinde tutularak mağdur edilmeye devam edilen generalleri “affetti”!
Bunu Özgür Özel sürekli dile getiriyordu biliyorsunuz.
Erdoğan bir taraftan İmamoğlu’na karşı Özel’i kendisine rakip hale getirerek bir yandan seçim zaferi kazanmayı, diğer taraftan da anayasada gereken desteğin sağlanmasını planlıyor!
Bunda Bahçeli’nin anayasanın ilk 4 maddesi vurgusu da etkiliydi muhakkak!
AKP, Bahçeli’nin bu açıklamaları sonrası yeni destek arayışlarına girerken çok önemli bir gelişme de yaşandı biliyorsunuz.
Sinan Ateş’i öldüren tetikçinin kaçırıldığı aracın ülkü ocakları genel başkanının makam aracı olduğunu gösterir mobese görüntüleri medyaya servis edildi!
Allah Allah, 1 buçuk senedir ortaya çıkmayan görüntüler pat diye ortaya çıkıverdi!
MHP’ye ve Bahçeli’ye aba altından da değil, açık açık sopa gösterildi. Ya bizi desteklersin ya da ….
Sanırım Bahçeli’de mesajı almış olmalı ki, “Türkiye milleti” falan demeye başladı!
Olcay Kılavuz’un görevden alınması da bu bağlamda değerlendirilmeli!
Bir ülkenin geleceği, birliği ve beraberliği birkaç kişinin çıkar ilişkilerine feda ediliyor!
