Azerbaycan’dan “Suriye batağı”!
Cumhurbaşkanlığı seçimini izlemek ve gözlemek üzere bulunduğumuz Azerbaycan’da, ülkemizin içine düştüğü “Suriye tuzağı” konuşuluyor ve tartışılıyor.
Başkent Bakü’de görüştüğümüz herkes, ısrarla, Türkiye’nin ne zaman Suriye bataklığından kurtulacağını hem soruyor, hem de tedirginlikle bekliyor.
Azerbaycanlılar, özellikle, sığınmacıların ileride Türkiye’ye baş belası ve kargaşaya sebep olabileceğini de öne sürüyor.
Bu arada, Türkiye ile ilgili yayınlanan Suriye haberleri ve iddiaları Azerbaycan’da kaygı ve üzüntüyle karşılanıyor.
Bilindiği gibi, İnsan Hakları İzleme Örgütü HRW, yayımladığı 105 sayfalık raporda komşu ülkelerden özellikle Türkiye’ye seslenerek, sistematik olarak insan hakkı ihlalleri işledikleri, güvenilir kaynaklardan öğrenilen gruplara, sınırlarından silah ve savaşçı desteği yapılmasını engellemesini istiyor.
Yeri gelmişken, raporun “dehşet” verici iddialarını da yer vermemiz gerekiyor;
HRW, katliamla suçladığı muhalif gruplara finansman yardımının ise bazı Körfez ülkelerinden geldiğini söylüyor.
Suriye muhalefetini oluşturan farklı gruplar arasında el-Kaide bağlantılı militanların da yer aldığı iddia ediliyor.
HRW, Suriyeli muhaliflerin Ağustos ayında düzenledikleri operasyonda, sayıları 190’a varan sivili öldürdüğünü ve 200’ü aşkın kişiyi de rehin aldığını bildiriyor.
New York merkezli insan hakları örgütü, ölümlerin Lazkiye yakınlarında Beşşar Esad’ı destekleyen Alevi köylerinde meydana geldiğini açıklıyor.
HRW, operasyona yaklaşık 20 muhalif grubun katıldığını ve bunlardan beşinin sivillere yönelik saldırılarda yer aldığını iddia ediyor.
Beş örgüt; El Nusra Cephesi, Irak Şam İslam Devleti (İŞİD), Ceyş’ül Muhacirin Vel Ensar, Ahrar el-Şam ve Sükur el-İzz olarak sıralanıyor.
Gerek, Suriye ile olan yanlış tutumumuz ve gerek sık sık yayınlanan bu tür “dehşet” verici raporlar gerçekten de Türkiye’yi şimdiden zor durumda bırakıyor.
Öte yandan, Cumhurbaşkanlığı seçimi ile ilgili olarak, gerek ABD’nin, gerek AGİT’in bazı
itirazları, Azerbaycanlı kardeşlerimizi üzmüş bulunuyor.
İddiaları kesinlikle kabul etmeyen resmi çevreler; seçimlerin, Avrupa Parlamentosu, Avrupa Konseyi, Bağımsız Devletler Topluluğu, İslam İşbirliği Teşkilatı ve başka uluslararası kurumlara bağlı gözlemciler tarafından izlendiğini hatırlatıyor.
Bu kurumların hepsinin seçimlerin şeffaf, adaletli ve tam demokratik yapıldığına dair görüş bildirdiğini öne süren, Azerbaycan Cumhurbaşkanlığı Basın Sözcüsü Azer Gasımov, Azerbaycan’ın 20 yıldır bağımsız olduğunu ve bu kısa sürede demokratikleşme adına birçok ilerlemelerin kaydedildiğini belirtiyor.
Gasımov, demokratikleşme yolunda 200 yıldan fazla tecrübesi olan ABD’de ise seçim sistemi ve seçim süreci konusunda ciddi sorunların olduğunu, seçim sistemine yönelik yasama mekanizmasının bugüne kadar tam olarak hazırlanmadığını vurguluyor.
ABD’de yapılan 2004 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde çok sayıda uluslararası gözlemcinin olumsuz görüş bildirdiğini söyleyen Gasımov, 2002’de başlatılan seçim reformları sürecinin bugün bile tamamlanmadığını dile getiriyor.
9 Ekim’de yapılan ve Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in oyların yüzde 85’ini alarak zafer kazandığı seçimle ilgili ABD Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada birtakım eleştirilerde bulunulmuş, seçimlerin uluslararası standartlara uygun gerçekleştirilmediği yönünde görüş bildirilmişti.
Bir yandan, Türkiye’nin içinde olduğu Suriye çıkmazının her an hatırlatıldığı öbür yandan Cumhurbaşkanı seçiminin “heyecan” dolu ilk günleri Azerbaycan’ın başkenti Bakü’yü daha da “gizemli” hale getiriyor.
Seçimden sonra, ziyaret ettiğimiz bazı yüksek düzeydeki yönetici ve Bakanların tümünün, bir yandan sevinç ve mutlulukları fark edilirken öte yandan Türkiye’ye karşı gösterilen sevgi ve saygının alenen dile getirilmesi, “gazeteci” olsa da insana “kıvanç” veriyor.
Bakü-Tiflis-Ceyhan Boru Hattı ile taçlanan Türkiye-Azerbaycan ilişkilerinin “dostane” bir şekilde devam etmesinin yanı sıra, daha çok uzun yıllar süreceği şimdiden gözleniyor.
Cumhurbaşkanı Gül’ün Başbakan olarak politikaya devam edeceğine dair haber ve bilgilerinin de Azerbaycan’da, yayıldığını belirtmemiz icap ediyor.