Aysbergin görünen yüzü...
Cumhuriyet tarihimizin en kritik YAŞ toplantısı başkentte devam ederken, tasfiyenin sergilendiği İzmir’deki Casusluk Davası sürüyor. Türk ordusunda son beş yılda tarihinin en büyük kıyımını yaşıyor. Ankara’daki YAŞ öncesi kuvvet komutanlarının tamamının değişeceği, bazı isimlerin hükümet tarafından tasvip edilmediği gibi haberler okuyoruz. Yıllar önce bu sütunlardan Necdet Özel’in özelliklerini yazmıştım. Henüz ordu komutanı iken beklenildiği gibi sıranın gelmeyeceğini Özel’in özel olarak Genelkurmay Başkanlığı’na taşınacağını ifade etmiştim. Bu Şura’da ise ikinci başkan Hulusi Akar’ın yolu açılacak. Üstelik artık orduda kalmayan teamüllerin dışına çıkılacak. Normal koşullarda 2017 yılında Genelkurmay Başkanı olması hesaplanan Akar için olağanüstü formüller geliştirilerek kazaya uğramaması için bütün yollar açılıyor. Denizde kaptan, havada pilot kalmamış kimsenin umurunda bile değil. Varsa yoksa Hulusi Akar.. Bakalım su akıp mecrasını bulacak mı?
İstanbul ve İzmir Casusluk davalarındaki benzerliklerden örnekler vermiştim. İstanbul’da TÜBİTAK mensubu iki personel de tutuklanmıştı. Bir nevi bilirkişi raporlarını iyi yazmaları hatırlatılmıştı. Kimisi iki yıl yatıp çıktı. Sonuçta yerel mahkeme “casusluk, fuhuş ve şantaj yok ama örgüt üyeliği kanaati var” diyerek 7,5 ile 9 yıl arası ceza kesip dosyayı Yargıtay’a göndermişti. Gidiş o gidiş, henüz ses seda yok. Yöneticisi belli olmayan o davanın örgüt üyelerinin mağdurlarının çoğu emeklilik dilekçesini verip, haysiyet cellatlarının itibarsızlaştırma operasyonunun kurbanı olarak köşelerine çekildiler. İzmir’de16. ayını dolduranların yanında tutukluğunun 13. ayına girenler var. 15 de eskort kız var boşu boşuna yatan.. İstanbul’da yargılananlar için amirlerinden bazıları “istifa edin, başka kurumlara geçişinizde yardımcı oluruz” telkinlerinde bulunmuşlardı. Senaryo aynı olunca İzmir’de yenisi sahneleniyor. Beş bine yaklaşan ismin çoğunluğu sessiz sedasız görevlerinden ayrıldı. Tutuklanma ihtimaline karşı “emekli olup kurtulayım” diyenler yargısız itibarsızlaştırma infazında kurtulma yolunu seçtiler.
Balyoz Davası’nda olduğu gibi en ağır cezaların verildiğini, birinden kurtulsa diğerinden tutuklanma ihtimaline karşı binlerce personel üniformalarıyla erken vedalaştı. Aralarında önümüzdeki yılların Genelkurmay Başkanı, kuvvet, ordu ve kolordu komutanlarının bulunduğu seçkin personelin ayrılmasıyla kimlerin yollarının açıldığı ayrı konu. Söz konusu tasfiyenin subay kadrolarıyla yetinilmeyip Harp Okulları ve Askeri Liselere kadar sirayet ettiğini bilmeyen yok. Kamuoyunda ordu mensuplarının yargılandıkları Ergenekon, Balyoz, Poyrazköy, Casusluk adıyla bilinen toplu davalar aysbergin görülen kısmı. Buzdağının altında daha neler var neler.. Bireysel olarak yargılananlar basına hiç yansımıyor. Emekli ya da muvazzaf yüzlerce personel geçmişte yaptıkları görevler yüzünden yargılanıyor, hapsediliyor ya da başlarında hapis kılıcı sallanarak emekliliğe zorlanıyor. Bu konuda CHP ve MHP milletvekillerinin TBMM’de verdikleri soru önergelerine hükümet ve Milli Savunma Bakanlığı kaçamak cevaplar vererek gerçekleri gizliyor.
Sonunda asker aileleri isyan etti. Tarihte ilk kez Genelkurmay Karargahı önünde “personeline sahip çık!” gösterileri yapılarak komuta kademesine silah arkadaşlığı hukuku ve sorumluluk hatırlatıldı. Orgeneral Özel, özel iftar sofralarında YAŞ dosyasına son şeklini vermekle meşgul. Gösteri yapan ya da bu doğrultuda yazıları kaleme alanları “tahrikçi” olarak nitelendirmeye devam ediyor. Mahkemenin kadıya mülk olmadığını bilenler makamların da sonsuza kadar baki kalmayacağının farkındadır. Hilmi Özkök İzmir, Aytaç Yalman İstanbul orduevlerinde yapayalnız. Masalarına uğrayan, selam veren yok. İzmir notları ve YAŞ sonuçlarını yorumlamaya devam edeceğiz.