Avrupa'dan hak hukuk beklemeyiniz...
Avrupa Parlamentosu AP Hukuk İşleri Komisyonu’nun Strasbourg’da 18 Ekim akşamı yaptığı oturumda ‘Doğrudan Ticaret Tüzüğü’ görüşüldü.
AP Hukuk İşleri Komisyonu Rumların tüzük ile ilgili Protokol 10 çerçevesinde, Lizbon Anlaşmasıyla çelişmesine rağmen,veto hakları olduğu yönünde karar aldı. Rum Yunan lobisi ve AP’deki Türkiye karşıtlarının tüzük ile ilgili yaptıkları çalışmalar neticesinde alınan bu karar, daha önce alınan kararlar gibi, bir kez daha Türk düşmanlığını yansıtmaktadır. Avrupalı ne Anavatan Türkiye’yi AB’ye tam üye yapmak istemekte, ne de Kıbrıs Türkünü Kıbrıs’ta adanın iki eşit ortağından biri olarak görüp en az Rumlar kadar yaşam hakkı vermektedir. Avrupalı ekonomik baskılarla, ambargo ve izolasyonlarla Kıbrıs Türkünün akıllarınca yola gelip Rum’a teslim olacağı gibi yanlış bir hesap yapmaktadır. Aslında esas hedef Anavatan Türkiye’dir. Resmin bütününde hedefte Anavatan Türkiye’nin olduğunu görmemiz zor değildir. Bunu aklı başında Avrupalılar da ikrar etmektedirler.
Avrupa Parlamentosu Sosyalist grup üyesi bir parlamenterin tüzüğün AP Hukuk İşleri Komisyonu’nda Rumların isteği doğrultusunda kabul edilmesini ABHaber’e değerlendiği açıklama ibret vericidir ve Türk düşmanlığının esas öncülüğünü yapanların maskelerini düşürmektedir. AP Sosyalist grup üyesinin tüzük kararı ile ilgili değerlendirmesi şöyledir:
“Türkiye’nin AB üyeliğine Merkel ve Sarkozy (Almanya-Fransa) kesinlikle karşı çıktığı için, üyelik önündeki en büyük engel olarak duran Kıbrıs’ta, Türkiye’nin önünü açması muhtemel olumlu gelişme istemiyorlar. Yani Kıbrıs’ta çözüm sürecinde ilerleme şu sıralar AB’deki bu iki büyük ülkenin arzu ettiği bir şey değil. Rum tarafı da bu yönde kendilerine katkı koyuyor. Rum tarafının bu kadar çözüme isteksiz davranmasının bir nedeni de budur. Bu iki ülkeden cesaret buluyorlar. Yoksa Almanya ve Fransa gerçekten çözüm yönünde katkı koymak isteseler, Rum tarafını çözüme zorlayıcı veya motive edici adımlar atmasını sağlayabilirler. Bizler bu görüşlerimizi Kıbrıslı Türk meslektaşlarımıza aktardık. Kimse birbirini kandırmasın. Kıbrıslı Rumlar tek başlarına AB’de kıllarını dahi kıpırdatamaz.
Gerek Almanya gerekse Fransa, Türkiye’nin AB’ye girmesine engel olmak için Kıbrıs’ı kullanıyor. Yani Kıbrıs’ta işler iyi giderse, Türkiye’nin önündeki engeller kalkacak. İşte işin özü bu. Bunu istemiyorlar, istermiş gibi görünüyorlar sadece. AP Hukuk Servisi ve AP Hukuk İşleri Komisyonu’nun kararını bu bilgiler ışığı altında değerlendirmek gerekiyor. AP’de Rumların ve Yunanlıların tek başlarına bu kararları çıkartacaklarını sanmak AB gerçeklerini inkar etmek olur. Sonuçta AB’yi Kıbrıs sorununa bulaştıranlar ve bu duruma getirenler AB’ye büyük haksızlık yaptılar. Merkel ve Sarkozy Türkiye’ye tam üyelik dışında bir öneri sunmak istiyorlarsa AB Konseyi’ne başvurmaları gerekiyor. Rumların arkasına saklanarak bu işin daha fazla götürülmesi imkansız, bunu Paris ve Berlin’in görmesi gerekiyor.”
Durum bu kadar açıktır. AP’de alınan karar sonrası Avrupa Komisyonundan yapılan açıklama ise tam bir kepazeliktir. AB Genişleme Komiseri Stefan Füle’nin sözcüsü Angela Filote, AP Hukuk Komisyonu’nun aldığı olumsuz karar sonrası yaptığı açıklamada, “Doğrudan Ticaret Tüzüğü’nün tek amacının (KKTC’ye) ticari imtiyazlar getirmek olduğunu ve bu nedenle önerilerinin arkasında durduklarını” vurguladı. Buraya kadar iyi güzel, ancak Filote’nin, en iyi çözümün Doğrudan Ticaret Tüzüğü’nü de gereksiz kılacak şekilde Kıbrıs sorununa kapsamlı çözüm bulunması olduğunu ifade etmesi çirkin-ahlaksız niyetlerini göstermektedir. 2004 yılından beri Tüzük kararını uygulamaya sokamayan AB biz Kıbrıs Türklerinin kurtuluşunu(!) Kıbrıs sorununun çözümüne bağlamaktadır. Yani Rum’un istediği bir anlaşmaya razı olmamızı, Rum’a teslim olmamızı buyuruyorlar. Avrupalı’nın hak hukuk anlayışı işte budur.