Hollandalı Hıristiyan Demokrat Ria Oomen- Ruijten’in kaleme aldığı Türkiye Raporu Avrupa Parlamentosunda kabul edildi. Raporun 27 Ocak’ta Dış İlişkiler Komitesinde kabul edilmesinin ardından “Avrupa Parlamentosu Rum Parlamentosu gibi...” yazımda tepkimi sizlerle paylaşmıştım. Raporun yenilir yutulur hiçbir tarafı yoktur ve düşmanca duygularla kabul edildiği ortadadır. Haçlı zihniyeti bir kez daha tüm çirkinliğiyle kendini göstermiştir. Sadece Kıbrıs’la ilgili değil Raporun 53 maddesinin hemen hemen tamamında Anavatan Türkiye’ye saldırılmaktadır. Yapılması istenen düzenlemelerle adeta Türkiye’nin düzeninin yeniden yaratılmasına girişilmiştir. Akılları sıra Yüce Atatürk’ün kurduğu ve bizlere emanet ettiği Laik ve Demokratik Türkiye Cumhuriyeti yıkılacak ve Avrupalının istediği Avrupai 2. Cumhuriyet kurulacaktır. 2. Cumhuriyet’in anayasasını, kanunlarını ve sınırlarını da Avrupa belirleyecektir. Türkiye’de bugüne kadar bir bütün olarak yaşayan çeşitli etnik gruplara mensup vatandaşlar kışkırtılarak Türkiye’nin bölünmesinin sağlanmasına çalışıldığı tüm açıklığıyla Rapor’da görülmektedir. Türkiye’nin Lozan’daki kazanımlarına göz koyan Avrupa’nın, uzunca bir süredir, ürettiği çeşitli senaryolarla ülkemizi bölüp parçalamak istediğini artık gizlemeden ortaya koymaya başlaması yüzsüzlüğün daniskasıdır ve buna büyük tepki gösterilmesi şarttır. Uniter yapımızla oynamalarına müsaade etmeyeceğimiz onlara bildirilmeli ve AB’a üye olmaktan da vazgeçtiğimiz hemen duyurulmalıdır. Bizi içlerine almayacaklarını bile bile onursuzca Avrupa’nın eşiğinde beklemeye artık bir son verilmelidir. Avrupa’ya sömürgeleri olmadığımız ve olmayacağımız iyi bir dille akıllarından çıkmayacak bir şekilde anlatılmalıdır. Avrupa’nın önemli bir bölümünün dost olmadığını artık anlayamayanımız kalmış mıdır? Bize düşmanca davranan ülkelere gereken tavır konmalı; dostluklarında samimi olan ülkelerle de ikili ilişkilerimiz -işbirliklerimiz geliştirilmelidir.
Raporun Kıbrıs ile ilgili bölümünde Anavatan Türkiye’den derhal asker çekmesi, Ada’ya yerleştirilen Türkler sorununun çözülmesi, Maraş’ın “meşru sahiplerine” iade edilmesi ve Rumların Doğu Akdeniz’de petrol aramasının engellenmemesi talep edilmektedir. Türkiye Cumhuriyetini bölüp-yıkmayı hedefleyen şer raporu her Türk vatandaşının muhakkak okuması şarttır.
Anavatan Türkiye Başbakanı Tayyip Erdoğan’ın AB Büyükelçileri’ne verdiği yemekte Avrupa Parlamentosu’nun kararına sert bir şekilde tepki göstererek “AP raporu esas itibariyle tek taraflı, gerçeklerle bağdaşmayan ve tarafımızdan kabulü mümkün olmayan metinlerin yer aldığı bir metindir. Kıbrıs’ta devam eden müzakereler ve Türk tarafının yapıcı gayretleri hiçe sayılmış ve sorunla ilgili gerçekler görmezden gelinmiştir. Bu müzakerelerde kaçan taraf her zaman Güney Kıbrıs Rum yönetimi olmuştur. Referandumda Annan Planına Türk tarafının çoğu destek vermiştir. AP’nin gözü kör müdür? Biraz gözlerini açsınlar. Bu adaleti bunlar görmezden gelirlerse bu adalet bir gün onlara da lazım olacaktır. Bu tavır büyük bir hayal kırıklığı yaratmıştır” söylemi olumludur, memnuniyet vericidir ancak yeterli değildir. AB aklını başına almadan, Anavatan Türkiye’ye ve Kıbrıs Türklerine hak ettiğimiz değer verilmeden, tüm müzakereler
durdurulmalıdır...
Her Türkiye raporunda olduğu gibi AP’nin paçavra belgesi de Avrupa’nın Türk düşmanlığını bir kez daha tescillemiştir. Sevr’i hortlatmak isteyenler işte bu küstah Avrupalılardır. Yapılacak tek şey yukarıda da belirttiğim gibi Avrupa Birliği rüyasına son vermektir. Atatürk’ün bize hedef koyduğu muasır medeniyet seviyesine çıkmak için Avrupalının aklına ve yol göstericiliğine ihtiyacımız yoktur.
